Bölüm-2

Sağlık politikalarının oluşturulmasında rol istemeliyiz...

Ö.Demir: Nasıl bir planlama ya da nasıl bir konumlandırma ile gelecek daha güzel olabilir?

A.Yıldız: Eczanelerimizin geleceğini, ulusal ve küresel olarak ‘sağlığın’ geleceğinden bağımsız da planlayamayız. Bizler halkın ilaca, bakıma, bilgiye ulaşma talebinin tam da merkezinde durarak, bu hakkı savunarak, bunun gerektirdiği bilimsel donanımı edinerek ve toplu halde sisteme yaratabileceğimiz ölçülebilir katma değeri ortaya koyacak projeler geliştirerek sağlık politikalarının oluşturulmasında rol istemeliyiz, eczacının ve eczanenin yeniden bu doğrultuda konumlandırılması için çalışmalıyız.

Eczacının, başta koruyucu sağlık olmak üzere, hastalığın erken teşhisine ve hastanın ilaç tedavisine verebileceği katkının ve bunun sağlık sistemine yaratabileceği katma değerin farkına varılmasını sağlamalıyız

Gördüğünüz gibi iki alanda da eczacı bu işin altından tek başına kalkamaz, işbirliği, örgüt gücü gerekmekte.

Gerek eczanenin işletme fonksiyonlarının yönetimi, gerekse çeşitlenmiş eczane hizmetlerinin yönetimi için bir destek merkezine ihtiyacı var.

Bunu sağlayabilirsek yani sistemde yeniden konumlandırılırsak;

İlacı hazırlayan/ sunan geleneksel rolümüzün yanı sıra, eğiten, farkındalık sağlayan, koruyan, erken teşhise yardımcı olan ve ilaç tedavisini yöneten eczacı rolüne geçeriz, ticari olarak da geleneksel kazancın yanısıra

kutu ve reçete başına alınacak meslek hakkı ve sunulacak farklı eczane hizmetlerinin ücretlendirilmesini bekleyebiliriz.

 

OTC Pazarı...

Ö.Demir: OTC Hakkında ne düşünüyorsunuz?

A.Yıldız: Türkiye büyüyen bir pazar olan kabul ediliyor ve ekonomisinin nereye gideceği belli olmasa da kentli nüfusu artıyor, bunun 2020’de 60 milyona erişeceği var sayılıyor. IMS verilerine göre gerek ilaç, gerek tüketici sağlığı pazarı da büyüyor. Internet kullanımının nüfusun %50 sini aştığı da düşünülürse tüketicinin gerek koruyucu sağlıkta gerekse basit hastalık semptomlarında kendi ihtiyacını kendi belirlemesi için sonsuz– ancak ne kadar güvenilir olduğu şüpheli, bilgi kaynağı var. Bu ürünlere tüketici talebi artacak doğal olarak, bu da eczanelerde bu ürünlerin pazarının büyüme potansiyelini göstermekte. Ancak fırsat olarak önümüze sürülecek bu durumun çok iyi yönetilmesi gerekiyor. Reklamlarla desteklenmek istenecek bu düzenlemelerin ülke koşulları göz önüne alındığında tüketici sağlığı için ciddi tehdit oluşturma riski göz ardı edilmemeli.

OTC Yasası...

Ö.Demir: OTC yasası gündemde... Gelen haberlere göre yasa çıkacak gibi... Bu konuda 2 görüş ağırlık kazanıyor. Birincisi; hiç gündeme getirmeyelim diyenler. İkincisi; OTC yasası çıksın, yalnızca eczaneden satılsın diyenler... Siz ne düşünüyorsunuz?

A.Yıldız: OTC uygulamasıyla ilgili belirsizlik sürüyor, ben kişisel olarak muhakkak bir düzenleme yapılacağına inanıyorum ama kısa vadede gündeme gelmeyecek gibi görünüyor. 

Herkesin kafasında bir OTC senaryosu var. Ancak kamuoyunda münferit yaklaşımların dile getirilmesindense, bu konuda Türk Eczacıları Birliği’nin, farklı yaklaşımları olan ve katkı verebilecek tüm eczacı örgütlerinin, organizasyonlarının da görüşünü alarak, tek bir stratejik yaklaşım oluşturmasının en doğrusu olacağına inanıyorum.

 

Ö.Demir: Sizce OTC yasasında neler olmalı?

A.Yıldız: Düzenleme yapılırken, zaten ağırlıklı olarak AB düzenlemesi referans alınarak yapılacaktır, oradaki parametreler aşağı yukarı aynı olacaktır. Bence en çok üzerinde durulması gereken konu, bazı ülkelerde olduğu gibi bu ürünlerin düzenleme sonrasında eczane dışına çıkarılmasının halk sağlığında yaratabileceği büyük riski somut sonuçlarıyla ortaya koymak olmalıdır. Bazı OTC kriterlerini düşünürsek; ‘hasta hastalığını kendisi tanıyabilir mi?’, ‘semptomları ayırd edebilir mi?’, ‘kendi kendine tedavide altta yatan bir durum maskelenmiş olabilir mi? ‘, ‘ilgili ürünün kullanımı bağımlılık yapabilir mi?’  gibi soruların yanıtı, söz konusu ürünün sunulduğu pazardaki gelişmişlik durumu da gözönüne alınarak verilmelidir.

Ö.Demir:Son bir soru sorayım, hepimiz kaç yıldır eczacılık yapıyoruz. Reçetesiz ilaç-özellikle antibiyotik- satılmaması konusunda yıllar sonra ilk kez bu kadar yoğun denetim yapılıyor. Bu uygulama çıkarılacak OTC yasası için kamuoyunu hazırlama gayreti olarak görülebilir mi? Hem Eczacılar üzerinde baskı yaratarak hem de halk arasında reçeteli ilaca ulaşımı zorlaştırarak; reçetesiz satılacak ilaçların kapsamının geniş tutulmasına ikna etme yöntemi olabilir mi?

A.Yıldız: OTC yasası için gizli bir ajandalarının olup olmadığını açıkçası bilemem. Ancak bugüne kadar yaptıkları düzenlemelere baktığımızda böyle bir şeye ihtiyaç duymayacakları da ortada bana göre, daha önce de söylediğim gibi Türk Eczacıları Birliği bu olası düzenlemenin takipçisi olmalı. Çok olağanüstü bir yöntem geliştirmezlerse sağlık komisyonundan geçmesi gerekecektir. TEB’in tüm iletişim kanallarını kullanıyor olması kaçınılmaz. Antibiyotik konusu ise Sağlık Bakanlığı’nın 2014- 2023 sağlık stratejisinin temel hedeflerinden biri olan ve ne yazık ki içinde eczacının yer almadığı farkındalık ve koruyucu sağlık uygulamalarının önemli bir ayağı gibi duruyor.

Antibiyotik direncini ve sisteme maliyetini hedefliyorlar, reçetesiz verilmesinin yanısıra, reçete kaynağını da denetlemeyi hedefliyorlar sanırım (2011 yılının Reçete Bilgi Sistemi verisine göre antibiyotikler reçetelenen ilaç kutusunun % 13 ünü, maliyetinin ise yaklaşık % 15 ini oluşturuyor).

Ö.Demir: Bu bilgilendirici ve keyifli sohbet için çok teşekkürler...

Ve, "Söyleşi Arkası"...

 

-SON-



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat