Bu köşede son yazımı 19 Şubat 2022’de yazmışım. Üzerinden neredeyse 2,5 yıl geçmiş. Uzun bir ara olmuş. Bunun en büyük nedeni bu süreçte Türk Eczacıları Birliği’nin (TEB) 43. Dönem Merkez Heyeti üyesi olmamdı.  Bu süreçte TEB’in nasıl yönetildiğini daha yakından görme fırsatım oldu. Bir sivil toplum örgütünde olmaması gereken bazı alışkanlıkları değiştirmek, günü kurtaran değil geleceğe yatırım yapan yeni projeler oluşturmak ve tartışarak, hatta çatışarak uzlaşma kültürünü canlandırmak için çalıştım. An itibarı ile bu konularda başarılı olduğum söylenemez. Bunun çeşitli nedenleri var. Görevimin özellikle son bir yılında tek başıma yaptığım mücadelenin ve eleştirilerimin şiddeti arttı.  Konuları buraya taşıyarak sizlerle paylaşmayı etik bulmadım. Merkez heyetinin aktif bir üyesi olarak oradaki tartışmaları buraya taşımak örgütün kurumsal kimliğine de zarar verirdi. Farklı düşünenler olabilir, ancak benim görüşlerim bu yönde.

43. dönem özelinde yapmaya çalıştıklarımı, bunları hayata geçirmek için verdiğim mücadeleyi ve sisteme yönelik eleştirilerimi hem beni delege yaparak TEB merkez heyetine taşıyan İstanbul Eczacı Odası Meclisi’ne hem de olağan 44. Büyük Kongre’de kürsü alarak tüm delegelere net bir dille aktardım. Büyük kongrede heyete ve başkana bazı sorular yönelttim. Bunların bazılarına yanıt alamadığım gibi bazıları da çarpıtılarak yanıtlandı ve yeni sorulara yol açtı. Bunları da geçtiğimiz hafta Diyarbakır’da gerçekleşen 44. dönem 1. bölgelerarası toplantısında kürsü alarak yanıtlamaya çalıştım ve yanıtsız bırakılan sorularımı tekrarladım.  Kanaatimce, TEB eczacıların rutin sorunları ve takip edilmesi gereken işler dışında, eczacı ve eczane enflasyonu, eğitimin niteliğindeki düşüş ve giderek bilimsel normlardan uzaklaşma, kamu eczacılarının sıkıntıları, eczacıların birbirleri ile olan ilişkileri, iştiraklerin daha verimli ve liyakate dayalı olarak yönetilmesi, ilaç araştırmalarına yönelik güncel bilimsel yatırımların yapılması gibi birçok konuda somut, sorunların kök nedenini kavrayarak çözüm odaklı, gerekirse uzun soluklu projelerin geliştirilmesi konusunda duyarsız. Öte yandan yapıcı eleştiriler veya projeler muhalif kanattan geliyorsa duyarsızlık katı bir tutuculuğa dönüşüyor.

Mutlaka yapılan iyi bir şeyler de var, ancak oraya seçilerek gelenler zaten bunları yapmak zorunda. Bugün her toplantıda, her platformda sürekli olarak dillendirilen ve bir kısmı artık kangren haline gelmiş olan sorunlara yaklaşım yeterli değil. O nedenle, taban rahatsız ve tepkiler var. Yönetim tabana dokunamıyor. Sorunlar katlanarak artarken asıl hedef iki yılda bir yapılan seçimlerde durumu muhafaza etmek ya da artık eczacılık siyasetinin odağı olan koltuk kapma stratejileri geliştirmek. Her seçimde listeler buna göre hazırlanıyor, ittifaklar kuruluyor. Seçildikten sonra da durum idare edilip yeni seçim bekleniyor. Makus talih ise değişmiyor. Bu çok sürdürülebilir bir durum değil. Üzgünüm ama uzun vadede örgüte büyük zarar verecek. Dost acı söyler.

Eleştirilerimde mutlaka haklıyım gibi bir iddiam da yok. Hem 43. olağan genel kurulda hem de 44. dönem birinci bölgelerarasında yaptığım konuşmaların tamamımın videoları mevcut. Bunları izleyip ayrıntılı fikir edinebilirsiniz. Belki de ben yanılıyorum; mahallenin delisi gibi sürekli ve çok açık konuşarak bir şeyler anlatmaya çalışıyorum, ancak bunlar sistemde bir karşılık bulmuyor. Öyle olduğunu 44. dönem seçimlerinde gördük. Delege hak verseydi, tekrar görev de verirdi. Vermediğine göre benimle aynı fikirde değil. Belki de eczacıların benim çözebileceğim bir sorunu da yok. Bu doğru ise zaten su akıp yolunu bulacaktır. Unutmadan, birilerinin düşündüğü gibi herhangi bir mevkide veya makamda gözüm de yok. Kasaba siyaseti için harcayacak zamanım da yok.  Beni delege yapan ve seçerek heyete gönderenleri mahcup etmemek adına elimden geleni yaptım. Bu konuda vicdanım rahat. Niyetim sadece mesleğin ve meslek örgütünün daha etkili ve hak ettiği değeri gören bir kimliğe ulaşması ya da var olan kimliğinin daha da güçlendirilmesidir.

Sadece meslek siyasetini değil, farklı konuları da kapsayacak olan izleyen yazılarda buluşmak üzere şimdilik hepinize, sevgiler, iyi bayramlar ve iyi tatiller.



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat