Türkiye için seçim kargaşası bitti.

Sandıklar açıldı, oylar ortaya çıktı. Tahminlerin bir önemi kalmadı. Artık herşey daha net.

Mevcut iktidar, bakanlar ve bürokratlar ile devam edeceğimiz belli oldu.

 

Hayatta herkesin bireysel öncelikleri ve tercihleri olacaktır.

Biz şimdi mesleğimizde iyileştirme çabalarında neler yapılabilir ona bakalım.

 

Doğru iletişebilmek ve çözüm odaklı uzlaşabilmek önceliğimiz olmalı.

Devletin tüm kurumları ve yönetim organları toplumla iletişim kurma becerisini bir şekilde geliştirmek zorundadır. Sadece birşeyler söyleyen ama iletişim kurmayan, iletişime açık olmayan bir siyaset ülkede hiç kimseye fayda sağlamayacaktır.

Alınan oyların sorumluluğunu taşıyan ve önüne daha uzun yılları hedef koyan bir iktidarın; toplumla yalnızca yasalar, alınan kararların duyurulması, uyarı-emir, talimat yoluyla konuşan bir devlet yapısını sürdürmesi geleceğe bakışı ile örtüşmeyecektir.

 

Değişmeyen tek şey değişimdir. Bir nehirde iki defa yıkanamazsınız.

İlişkiler ve sistemler değişiyor. Eczanelerimiz dönüşüyor.

Biz bu değişimleri neresinden yakalamalıyız?

 

Çuvaldız kendimize misali, üzülerek ve vahlanarak söylemek zorundayım ki; bizi, varlık nedenlerimizi, haklarımızı, yaşam ve çalışma şartlarımızı savunması gereken örgütümüz ve örgütümüzün organları tekliyor, savruluyor.

Bizim önümüzde de bu yıl seçimler var.

Tüm organların tek tek elden geçmesi, sorumlu ve bilinçli bir kadro oluşturmak bizlerin görevidir.

 

Bizlerin ve örgüt yöneticilerimizin de devletle iletişim kurma yöntemleri değişmeli, geliştirilmeli. Bilimsel ve akılcı yaklaşılabilmeli.

Tam teslimiyetçi bir yaklaşım doğru olmadığı gibi sadece muhalefet olsun diye söylenen sözler veya yapılan eylemlerle karşı çıkan bir tavır da hiç doğru sonuçlar vermiyor. Özellikle  derdini anlatmak için yapılan bir eylemin arkasından özür dilemenin hiç kimseye hiç bir faydası olmadığını yaşayarak hep birlikte gördük.

 

Çözüme odaklanmalı, ortak paydalar bulunmalı, ortak çıkarlar çoğaltılmalı ve uzlaşmacı bir tavır ile el sıkışılabilmeli. Böyle olmalı.

Şimdi; doğa kanunlarındaki gibi sadece güç gösteren değil, zeki ve uyum sağlayanlar ayakta kalabiliyor.

 

Anlatmamız gereken önemli bir nokta daha var!

Hasta olun ya da olmayın yani toplumun herhangi bir bireyi için en yakın ve en ekonomik sağlık danışmanı bizleriz.

En yakın, en ekonomik, en toplumcu.

Sağlık hizmeti alanında “gerçek” birinci basamak.

 

Eczanelerimizin var olma gerçekleri bir yana, bizler gerçek toplumcu işletmeleriz.

Bunu tüm çevrelere doğru vurgulayarak, kendimizi ve var olma zorunluluğumuzu doğru anlatarak, daha iyi sonuçlar alınabileceğine inanıyorum.

 

Konu devlet- birey ve toplum arasında ise mutlaka ortak bir çözüm geliştirilmeli.

Bizler bu ülkenin bireyleriyiz.

Bu devleti biz kurduk.

Bu devlet bizler için de var.

Verimli ve ortak paydalı çalışmanın önünü açması gereken bizleriz.

 

 

Aydınlık günler dilerim.

 

 

 

İLETİŞİM

o.demir@eczacininsesi.com

Tel: 0216 5534444

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat