Eczacı Ahmet Nezihi Pekcan, majistral ilaçları inatla savunmakta ve isminden de ilhamla ustalığın göstergesi saymaktadır. Bu sözde bir savunu olmayıp, eylemlidir; hem çok çalışarak ve yazarak, hem her platformda, üniversitelerde dahi anlatarak ve hem de eczanesinde bıkmadan majistral formül ilaçları yaparak gerçekleşmektedir.
Bütün bu gayrete karşın majistral ilaçlarla ilgili uygulamaların giderek geriye gitmesi üzerine bu sitede verdiği majistral formülleri bir hafta (kimbilir belki daha da fazla) erteleyerek geçen hafta, “Majistral Formüller Sıralı Dağıtıma Niçin Girdi” başlıklı etkileyici bir yazı yazdı. Ve başlıkta sorduğu soruyu yazısında yanıtladı.
Bıraktığı yerden, sıcağı sıcağına devam etmek bir zorunluluk haline geldi…
Bilindiği üzere, “majistral formül ihtiva eden reçeteler” 2013 Ek Protokolü ile sıralı dağıtım sistemine dahil edilmiştir.
Sıralı dağıtım uygulaması, Protokol’ün 3.7 maddesinde düzenlemiştir. Madde sözleşme eki olan EK-4 listesine atıf yapmaktadır. Protokol’ün ekinde yer alan EK-4, sadece liste halinde hangi ilaç gruplarının uygulamaya dahil olduğunu saymamakta, uygulamanın esas ve usulleri, hatta işin sınırları zorlanarak TEB’in parasal yaptırımlarını dahi düzenlemektedir.
Sıralı dağıtım uygulaması, başlangıçta belli ve sınırlı bazı ilaç gruplarında kontrollü fatura mekanizmasını kurmak için başlamış, ancak doğrudan ilaç teminine ilişkin uygulama, giderek sözleşme ile ilaç piyasasının düzenlenmesinin araçlarından birisi haline dönüştürülmüştür.
Böylece genişledikçe sorunları da beraberinde gelmiştir. Bu uygulamanın kimine göre adaleti ve eşit paylaşımı sağladığı, kimine göre tam tersine adaletsiz uygulandığı, kayırma yapıldığı yönünde tartışma ve eleştiriler vardır.
Sıralı dağıtım uygulaması, “merkezden ve doğrudan yönetilen eczane” izlenimini güçlendirmektedir. Eczacılar SGK-TEB Protokolü’ne dayanarak imzaladıkları sözleşmenin içinde, hükümlerine uyulmadığı takdirde 5000.-TL para cezası(EK:4/13.fıkra) dahi barındıran dolaylı ve örtük bir altsözleşme yapmaktadır.
Son olarak majistral formül ihtiva eden reçetelerin de sıralı dağıtıma dahil edilmesiyle işin doğasından kaynaklanan sorunlar iyice su yüzüne çıkmaya başladı.
Majistral formül ihtiva eden reçetelerin “sıralı dağıtım” kapsamına alınmasını gerektirecek bir durum yoktur.
Bunlarla ilgili kimi sorunlar vardır. Hata yapıldığı, kimi tartışmalı faturalandırma işlemine yol açıldığı doğrudur; ancak bu hangi reçete grubunda böyle değildir ki… Öte yandan hata, eksiklik ve usulsüzlükler, işlemi yapanı ilgilendirip, sıralı dağıtımla aşılacak hususlar değildir.
Bulunduğum bir toplantıda bir serbest eczacı, “nüfusu epeyce yüksek bir yerde tek majistral ilaç yapanın kendisi olduğunu ve yıllardır ilaçlarını hazırladığı hastaları bulunduğunu, bu uygulamanın eczacılara yarar sağlamadığı gibi hastaları da mağdur edeceğini” belirtmiştir.
Kaldı ki majistral ilaçlar, toplam ilaç piyasası içinde yönlendirme yapılabilecek, eczacılar arasında dengesizlik yaratacak büyüklüğe sahip değildir. Eczacıların tamamı bunu yapmaya da talip değildir… Bir kısmı yapmak istemediği gibi, bir kısmı da eczacılık kitabının tam ortasını ifade eden bu işlemden kopmuştur. Bunu Eczacının Sesi Forum’undaki kimi sorulara ve verilen yanıtlara bakarak anlamak zor değildir.
Majistral formül içeren ilaçların en önemli niteliğinin, “sıralı dağıtım” uygulamasının da en çok ihtiyaç duyduğu şey olduğu ortaya çıkıyor: Ölçü…
Doğrusu sürekli eczacıya bir kazanım olarak sunulmakla birlikte, son analizde, bir çeşit merkezi, resmi yönlendirme olan bu uygulamanın daha nereye kadar genişleyeceği merak ve tartışma konusudur.
Sıralı dağıtım uygulaması genişledikçe zincir eczane idmanı gibi bir şey olmaya başladı… Finansal, zihinsel, teknik altyapısı nerdeyse hazır.