Duy da inanma…
Yeni Yönetmeliğin “Eczane Açılmasına İlişkin Kriterler” başlıklı 8. maddesinin 4. fıkrası “Eczane açılmasına ilişkin kriterler belirlenirken, Kalkınma Bakanlığından alınan verilere göre belirlenen ilçelerin sosyo-ekonomik gelişmişlik sıralamasına göre sınıflandırma yapılır. Bu sınıflandırmaya göre ilçelere ilçe katsayısı verilir…” şeklindedir.
Anlaşılan o ki T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Kalkınma Bakanlığından alacağı sosyoekonomik gelişmişlik verileri ve sıralamasına göre, kendisi, “eczaneleri sınıflandıracak” ve sonra yine kendisi bu sınıflandırmaya göre ilçelere katsayı verecek.
Buraya kadar biçimsel bir bakış açısıyla baktığınızda herşey güzel geliyor kulağa değil mi?..
Sınıflandırma, katsayı verme, buna göre hizmet puanı hesaplama, hizmet puanından hareketle yerleştirme puanı, sonra hoop senede iki defa boş eczane yeri ilanı ve en sonunda da eczacılar üniversite yerleştirme sınavı sonuçları gibi alacakları puanlara göre boş eczanelere yerleştirilecekler… Daha sonra da el bebek gül bebek eczacılık yapacaklar(!)
Nüfusa göre eczane sınırlamasının doğru ve iyi bir şey olup olmadığı kısmını ayrı bir tartışmaya bırakıp; madem bir iş yapılmış, kanun değişikliği olmuş, düzenlemeye teknik olarak bakıp, sadece iki şey söyleyerek işin vehameti hakkında bir girizgah yapmak isterim:
Birincisi Kalkınma Bakanlığı’nda o dediğiniz ilçelere göre sosyoekonomik gelişme sıralamasına göre veriler maalesef yok!.. Çünkü en son yapılan ilçelere göre sosyoekonomik gelişmişlik endeksi araştırmasında “üç büyük şehrin(İstanbul, Ankara, İzmir) büyükşehir belediyesine” bağlı ilçeleriyle ilgili veri bulunmamaktadır.”
Nasıl olur demeyin…Evet yok.
Peki siz o zaman hangi veriye göre, hangi sınıflandırma yapacaksınız da; 2 senedir yürürlükte olan ve bir türlü uygulanamayan; üstelik Yönetmeliği de 2 yılda zar zor çıkarılan bir kanunun getirdiği hükmü uygulayacaksınız?
Kanun veya üzerinden 2 yıl geçtikten sonra çıkarılan Yönetmelik hazırlanırken, bu araştırmalar nedir, veriler nelerdir diye bakılsaydı en son yapılan 2004 yılı DPT(Kalkınma Bakanlığı) araştırmasında aynen şu ibarenin olduğu çıplak gözle görülebilirdi: “İstanbul Büyükşehir, Ankara Büyükşehir, İzmir Büyükşehir: Bu kapsamdaki ilçeler, gelişmiş merkezler olarak kabul edilip, araştırmanın kapsamı dışında bırakılmıştır”
Nerden baksanız, TEB’in yayınladığı nüfus-eczane sayıları verilerine göre kötümser bir tahminle en az 8000-9000 eczane değerlendirme dışı kalıyor.
İkincisi daha vahim; Kalkınma Bakanlığının ilçeler hakkındaki en güncel verisi bundan tam on yıl öncesine ait bir araştırmaya dayanmaktadır.
2004 yılında yapılmış olan araştırmanın adı, DPT (Kalkınma Bakanlığı) “İlçelerin Sosyoekonomik Gelişmişlik Sıralaması Araştırması (2004)”dır. Bu araştırmada “İlçelerin Sosyoekonomik Gelişmişlik Sıralaması” şeklinde sınıflandırma yapılmış ve ilçe katsayıları belirlenmiş.
31 Mayıs 2012 yasa değişikliğinin, 12 Nisan 2014 ise Yönetmeliğin çıkarıldığı tarihtir. Ama hâlâ nüfusa göre eczane sınırlamasının adı var, kendi yok. Bunu savunmak savunmamak bir yana, ama bir şey ya yapılır ya yapılmaz ve normal olanın iki sene beklenirken kılavuz mu, ayrı yönetmelik mi ne düzenlenecekse onun da hazırlığının yapılması ve uygulamanın başlatılmasıdır.
Ya da kimsenin niyeti yoksa bu kadar yorgunu (bunlar eczacılar oluyor) yokuşa sürmeye ne gerek var, kaldırırsınız olur biter… Unutulmasın ki daha uygulama başlamadan en önemli konusu olan “puanlama usulünde” torba kanunla değişiklik yapılan bir kanundan ve alt mevzuatından söz ediyoruz.
Anlayacağınız sanki bu işe kimsenin gönlü yok gibi… yoksa başka birşey mi var? O kadarını bilemem.
Ama bildiğim bir şey var, o da yeni uygulamanın bugün, kanunun üzerinden iki yıl geçmesine karşın, teknik olarak halen uygulanabilir olmadığıdır; altyapısı kurulmamıştır, puanlama usulü evlere şenlik, kazanılmış haklar konusunu bilen varsa ve uygulayabilecekse beri gelsin.
Fakat baktığınız da sanırsınız ki herşey tamam, güllük gülistanlık, başladı başlayacak…
Yersen tabi.. Yersen rafta zeytinyağlı yaprak sarması var!..