Son dönemde eczacıyla ve eczanesiyle bağlantısı olmadığı halde, şekil yönünden tam ancak içerik yönünden gerçek dışı rapor ve reçeteler eczacıların başını ağrıtmaya devam ediyor.

Bu nedenle çok sayıda eczacı kesintiye, cezai şarta, feshe ve suç duyurusuna muhatap oluyor.

Bu yazıda olayın nasıl olduğunu anlattıktan sonra, arkasından gelecek başka bir yazı ile sonuçlar üzerinden değerlendirmenin nasıl olması gerektiği, yargı kararları ve yapılması gerekenleri tartışmaya çalışacağız.

Yaygın olay şu şekilde ortaya çıkmaktadır…

Eczacı kendisine gelen hastaya, ekindeki e-rapora göre düzenlenmiş reçetede(basılı ya da elektronik) belirtilen ilaçları gerekli incelemeyi yaparak vermektedir. Reçete usulüne uygun tanzim edilmiştir. Ekindeki rapor incelendiğinde raporun da usulüne uygun düzenlendiği, şekil olarak tamam olduğu gözükmektedir. Hasta kimlik bilgileri sisteme girilmiş, sistem onay vermiş ve ilaçlar sözleşmeye uygun olarak hastaya ya da yakını olduğunu belirten kişiye teslim edilmiştir.

Reçete ya da raporun genel görüntüsüne bakıldığında sahte olduğuna dair hiçbir iz, işaret, şüphe bulunmamaktadır. Kaldı ki eczacıdan ilk bakışta görülen şekli hususlar dışında böyle bir sonuca ulaşması da beklenmemelidir. Dolayısıyla reçete içeriği yönünden varsa bir sahtecilik, bunun basılı ya da elektronik reçete ve rapor üzerinden anlaşılması mümkün değildir.

Ancak sonradan ilgili yerler tarafından yapılan ayrıntılı incelemede, rapor ya da reçete sahte çıkmıştır. Eczacı, reçetedeki ilacı vermek dışında başka bir şey yapmadığı halde sahteciliğe ilişkin işlemlere muhatap olmaktadır artık.

Oysa reçete ya da rapor sahteyse bu sahtecilikten hiçbir şekilde haberi olmadığı gibi kamuyu zarar uğratmak amacıyla kasıtlı olarak Kurum’a sahte reçete ya da sahte rapora dayalı reçete fatura etmemiştir. Kendisi dışında oluşan ve bilmesinin asla mümkün olamayacağı bir fiilden dolayı sorumlu tutulmuş, hatta faiziyle fatura ettiği reçete bedeli tahsil edilmiş, sözleşmeye göre hakkında cezai şart uygulandığı bile olmuştur.

Örneklendirelim… E-reçete, bir hastane çalışanının veya duruma göre hekimin üçüncü bir kişiyle anlaşarak çeşitli yollarla gerçekleştiği bir fiildir. Hastanın kimlik numarası ele geçirilmiş(ki bu hiç zor bir şey değildir), bilgisi dışında ve gıyabında hiçbir rahatsızlığı olmadığı halde rapor çıkarılmış ve reçete düzenlenmiştir.

Rapor ve reçete her yönüyle usulüne uygundur ve şekil yönünden eksiksizdir. Sadece derinlemesine bir incelemeyle; hastaya sorularak veya hasta kontrol ettirilerek, sağlık kuruluşu kayıtları araştırılarak, hekimle görüşülerek vb. yollarla raporun ve içeriğinin sahte olduğu anlaşılabilir durumdadır. Aldatma kabiliyeti olan bir belge niteliğindedir.

Sahte reçeteler ya da sahte olduğu bilinmeyen sahte rapora dayanarak düzenlenen gerçek reçeteler dönemi geldikçe şehirdeki eczanelerde dolaştırılmakta ve pahalı ilaçları alınmakta, aynı eczaneye çok kere bir daha gidilmemektedir. Eğer sahte rapora dayalı reçeteler değişik tarihlerde 5 eczaneye verilmişse 5 eczane, 8 eczaneye götürülmüşse sekiz eczane sadece ilacı verdiği için yaptırıma uğramaktadır. Yaygın olay budur.

Peki,düzenlenmesinde uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece kendisine gelmiş reçetedeki ilaçları usulüne göre vermekle yetinen ve işini yapan bir eczacı,yukarıda anılansüreç sonucu düzenlenen “sahte reçete ve sahte rapor” nedeniyle neden sorumlu tutulmakta ya da muhatap alınmakta ve hakkında işlem yapılmaktadır.

Bu konuda, çok kere yargı kararlarının gösterdiği yön dikkate alınmaksızın eksik değerlendirme yapıldığı ve sapla samanın karıştırıldığı bir süreç sonunda hiçbir kusuru olmayan eczacının bir ya da birkaç reçeteyle mağdur olduğunu görüyoruz.

 

f.cakmak@eczacininsesi.com

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat