İlaç fiyatları üzerinden ilaç-eczacılık alanına müdahale edildiği gerçeği bazı kesimlerce bilinmekte, bazı kesimlerce hissedilmekte, bazı kesimlerce de görmezden gelinmektedir. İşleyişin nasıl olduğu konusunda bilinçlenme sürecinin ise eksik olduğu görülüyor.
Anlamak ve anlamlandırmak için, politika üretebilmek için, bugünkü yapay fiyatlara yol açan ilaç fiyatlandırma sistemindeki sabit kur uygulaması ile 2015 yılında yapılan değişikliklerin tane tane izahı gerekiyor.
2004 yılından beri yürürlükteki “referans fiyat uygulamasının” en baskıcı ve etkin kalemi “Dönemsel Avro Değeri” uygulamasıdır. Referans fiyatlar, Avro(Euro) cinsinden olduğu için Dönemsel Avro Değeri kullanılarak Türk Lirasına dönüştürülmektedir. Bu dönüştürme sürecinde siyasal iktidar, ilaç fiyatlarını, Avro’nun TL cinsinden piyasada oluşan değeri üzerinden değil, kendisinin belirlediği (bir süre) sabit bir TL değeri üzerinden saptamaktadır.
Sadece ilaç için dövize(Euro) ayrı bir kambiyo değeri yükleyen bu uygulama, aynı zamanda ülkemizde ilaçların bulunamamasına, el altından satılmasına, karaborsaya düşmesine, hatta sahtelerinin yapılmasına kadar uzayan geniş bir halk sağlığı sorunu yaratmıştır. Çünkü kamu otoritesi, referans fiyatların belirlenmesinde TL cinsinden Avro’ya istediği değeri vermiş, dilediği zaman güncellemiştir.
Referans (kaynak) fiyat uygulamasında, ilk olarak 2004 yılında ilaç fiyatlarının belirlenmesinde kullanılan Dönemsel Avro Değeri, 1 € ꞊ 1.689574.TL şeklinde saptanmıştır. Dönemsel Avro Değeri, 2009 Nisan ayından 18.05.2015 tarihine kadar, Avro Türk Lirası karşısında piyasada ne kadar değer kazanırsa kazansın, değiştirilmeden 1,9595.TL düzeyinde tutulmuş, 18.05.2015 tarihinde 2,00.-TL’ye çıkarılmıştır.
15.06.2015 tarih ve 2015/7752 sayılı “Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılmasına Dair Karar”ın 10 Temmuz 2015 tarih ve 29415 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanması sonrasında da 20.07.2015 tarihli Fiyat Değerlendirme Komisyonu tarafından 2015 yılı sonuna kadar Beşeri Tıbbi İlaçların Fiyatlandırılmasında kullanılan 1 Avro değeri, 2,0787 TL olarak belirlenmiştir.
Ancak 15.06.2015 tarih ve 2015/7752 sayılı Karar’la ilaç fiyatlandırma sisteminde 2016 yılından itibaren değişikliğe gidilmiştir. Buna göre yeni fiyatlandırma, bir önceki yılda kaydedilen Euro/TL kuru ortalamasının yüzde 70’i esas alınarak gerçekleştirilecektir.
Başka bir deyişle ilaç fiyatlandırması için kullanılacak Türk Lirası cinsinden 1 Avro değeri; bir önceki yılın Resmî Gazete’de ilan edilen gösterge niteliğindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının günlük Avro döviz satış kuru gerçekleşmeleri esas alınarak hesaplanacak olan yıllık ortalama Avro değerinin yüzde 70’i olarak belirlenen uyarlama katsayısı ile çarpılması suretiyle belirlenecektir.
2016’dan itibaren Fiyat Değerlendirme Komisyonu, her yılın Ocak ayının ilk 5 işgünü içerisinde toplanarak beşeri tıbbi ürünlerin fiyatlandırılmasında kullanılacak 1 Avro değerini ilan edecek. Uygulamanın ayrıntıları 11.12.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan “Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılması Hakkında Tebliğ” ile belirlenmiştir.
Böylece 2009’da Fiyat Değerleme Komisyonu’nun ilaç fiyatlarının belirlenmesinde kullanılan Avro döviz kurunu 1,9595’e sabitlemesi sonucu ortaya çıkan sabit fiyatlandırma ve güncelleme uygulaması değişmiştir.
Siyasal iktidar, Dönemsel Avro Değeri’ni olabildiğince sabit tutarak ilaç fiyatlarının artışına engel olmak istemiş, 2009-2015 arası Avro kurunu sabitleyerek bunu başarmıştır. Buna karşın ilaç fiyatlandırma usulündeki değişikliği de, 2015 yılında gerçekleşen iki güncellemeyi de isteyerek yapmamış; ilaç üreticilerinin açtıkları davaları kazanmaları sonucu ilaç fiyatlandırmasında kullanılan Avro kuru artırılmak zorunda kalmıştır. Başlangıçta ilaç üreticilerinin öve öve bitiremediği Sağlıkta Dönüşüm Programı’ndaki hükümet ve ilaç üreticileri arasındaki uzlaşı, böylece sona ermiştir.
2016’dan itibaren uygulanacak olan “bir önceki yıl Avro ortalamasının yüzde 70’i üzerinden” fiyatları belirlemek ise kur değişikliğine kısmen duyarlı, ancak neticede oransal olarak yine bir kur sabitleme mekanizmasıdır.
Görüleceği üzere, yeni sağlık ve sosyal sigorta düzeninde ilacın kamu finansmanı üzerinde yarattığı baskı, ilaç fiyatının gerçekçi ve kalıcı olmayan manipülasyonlarla belirlenmesine yol açmaktadır. Yoksa ilacın ucuzlaması herkesin istediği birşeydir. Geçmişte ilaç fiyatlarının gerçekçi olmayacak biçimde arttığı da doğrudur. Öyleyse ortada bir sorun vardır ve bu sorunun çözümü için yapılanlara, yani içerik ve uygulamaya daha dikkatli bakılmalıdır. Başka bir deyişle çözüm diye sunulan programın; tozları halının altına mı süpürdüğünü, yoksa yerleşik ve kurumsal bir yapı mı kurduğunu iyi anlamak gerekir.
Böyle bakınca, Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın ilaç fiyatlandırma politikasının fiyasko olduğu, çözüm diye yapılanların yeni ve sayısız soruna yol açtığı görülmektedir. Bu çözüm modeli esas itibariyle finansal baskılama modelidir ve bugün gelinen noktada kurumsal ve kalıcı olmadığı ortaya çıkmıştır. İlaca kolay erişime değil, tam tersine erişememeye zemin hazırlamaktadır. Yapay fiyat baskısı kalktığı anda herşey başa dönecek ve uygulamanın, ilaç ekonomisinin reel(üretim) kısmına dönük olmadığı anlaşılacaktır. Giderek artan, bulunamayan ilaçlar ise bu sistemin yarattığı en büyük defolardan birisi olarak halen orta yerde durmaktadır. Finansal yöntemlerle baskılanan ilaç fiyatlarına rağmen reel ilaç ekonomisinde bir değişim olmamış, ilaç üretim politikalarıyla kalıcı bir ilaç fiyat dengesi sağlanamamış, sürekli rafından ilaç eksilen eczacılar ve vatandaşlar zarar görmüştür.
Türkiye’de son on yıldır ilaç fiyatlarının belirlenmesinde eczacıların etkisi yok ama sonuçlarından zararları çoktur. Dönemsel Avro Değeri uygulaması, bir ülkede herşeyin fiyatı yükselirken ilaç fiyatlarının düşmesinin ve üretime dönük hiçbir tedbir alınmadan sadece finansal baskı ile bunun sürdürülmeye çalışılmasının somut örneklerinden birisidir.
https://twitter.com/_FevziCakmak_