Eczacı Disiplin Hukuku ve Anayasa Mahkemesinin İptal Kararı

Anayasa Mahkemesi 21.10.2021 tarih ve 31635 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 22.09.2021 tarih ve E.:2021/16 ve K.:2021/62 sayılı kararı ile eczacılar hakkında uygulanabilecek disiplin cezalarını düzenleyen 6643 sayılı Türk Eczacıları Birliği Kanunu’nun 30. maddesini iptal etti.

Ancak Mahkeme, eczacı disiplin hukukunun dayanak maddesi olan 30. maddeyi iptal etmekle birlikte, kararın yayımından dokuz ay sonra yani 21.07.2022 tarihinde yürürlüğe gireceğini hüküm altına aldı.

Anayasa’nın 153. maddesine göre Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir, bağlayıcıdır ve geriye yürümez. Şu halde Anayasa Mahkemesinin 21.07.2022 tarihinde yürürlüğe gireceğini hükme bağladığı disiplin cezalarına ilişkin iptal kararı geriye yürümeyecek ve bu konuda düzenleme yapılıncaya kadar eski madde hükmü yürürlükte kalacak.

Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümemesi nedeniyle ortaya çıkacak hak ihlallerinin giderilmesi bakımından buradaki askıda/belirsiz durum genel olarak anayasa hukukunun önemli tartışma konularından birisidir.

6643 sayılı TEB Kanunu’nun bu maddesi, disiplin ceza hukukunun uygulamalarından birisi ve ancak kanunla düzenlenebilen temel hak ve özgürlüklere ilişkindir. Dolayısıyla TEB ve Eczacı Odalarının fili bir çözüm olarak kararın herkesi bağladığı ilkesinden hareketle 30. madde ile ilgili tüm disiplin işlemlerini durdurmaları ve kanunun 30. maddesi yeniden düzenlenene kadar herhangi bir işlem yapmamaları hukuki güvenlik ve hak ihlallerini önleme bakımından önemli olmaktadır.

Bu fiili durum nedeniyle yeni yasal düzenlemenin eskisine göre hak ihlallerine yol açma olasılığı da her zaman bulunmaktadır. Buna karşın, 30. maddenin yeniden düzenlenmesi sonucunda “9 ay sonra başlayan yürürlük” nedeniyle sonradan yargıya yansıyan durumlarda ortaya çıkan olumsuzlukların, lehe olan hükmün uygulanması ile çözümlenmesi mümkün olabilecektir.

Öte yandan Anayasa Mahkemesinin eczacı disiplin hukukuna ilişkin 6643 sayılı yasanın 30. maddesini iptal etmesi son derece isabetlidir.

Bu köşede, tarafımdan yazılan 17.06.2013 tarihli 6643 sayılı yasanın disiplin cezalarına ilişkin 30. maddesi ile maddenin uygulanmasındaki tutarsızlık ve eksikliklerin belirtildiği “Eczacı!.. Sonsuza Dek Cezalısın” başlıklı yazıdaki disiplin cezalarına ilişkin hususlar, Anayasa Mahkemesinin 22.09.2021 tarihli kararı ile nerdeyse birebir örtüşmektedir (https://eczacininsesi.com/sis-cani-detay.php?id=14)

Anılan yazıda eleştiriler şu şekildeydi:

30. madde ise “Haysiyet Divanı” tarafından uygulanan disiplin hükümlerini düzenliyor. Bunlar; yazılı uyarı, para cezası, sanat icrasından men, mıntıkada çalışmaktan men. Ne cezaların tam olarak içeriği belli, ne hangi fiilleri kapsayacağı, tekerrürü (sanat icrasından men cezası hariç), indirimi, birleşmesi, cezaların altlık-üstlük sıralaması, tebligat ve çağrı usulü, zamanaşımı, incelenmesi, hiçbirinde açıklık yok…

Türk Eczacıları Birliği Kanunu ve Yönetmeliği çerçevesinde uygulanacak disiplin işlemleri evlere şenlik. Üstelik bir hükmü var ki, bütün bir disiplin ve ceza hukuku literatürünü altüst edecek tarzda… 30. maddede cezalardan sonra “Haysiyet divanları bu cezaların verilmesinde sıra gözetmeksizin takdir hakkını kullanırlar” diyor. Yani fiillerde bir ağırlık sıralaması yok, Haysiyet Divanı aynı fiile üç gün önce başka, 20 gün sonra başka, Hasan’a başka Osman’a başka ceza verebilecek; bunun adı da sıra gözetmeksizin takdir hakkı olacak. Bütün bunlar bir yana, ortada birörneklik yok… Yani aynı olay ve aynı veriler için bir eczacı odası başka, diğer eczacı başka sonuca varabilir. Bu da hukukun en kritik yerlerinden biridir

Öte yandan uygulamada eczacı disiplin uygulamalarına, “kesinleşmemiş kamu kurumu (SGK, Sağlık Bakanlığı vs) bildirimine göre kestirmeden uygulama yapıldığı, sonradan kamu kurumu bildirimine konu işlem iptal edilse bile eczacı odasının işlemine karşı idari yargı yerlerinde ayrıca dava açılmadığı için cezaların kesinleştiği, Eczacı odasının kendi araştırmalarının yetersiz olduğu, başka yerler tarafından yapılan inceleme neticesinde bazen eksik yapılan işlemlerin aynen kabul edildiği, bazen eczacı oda yönetimlerinin kasıtlı davrandığı, objektif olmadığı, yönetim kadrolarına geçişi engellemenin aracı olarak kullanıldığı” şeklinde çok yönlü ve çeşitli eleştiriler gelmektedir…”

Ayrıntısı daha sonra başka bir yazıda değerlendirilecek olan Anayasa Mahkemesinin 22.09.2021 tarihli kararında belirtilen iptal nedenleri ile yazımızdaki hususlar aynı içeriktedir.

Öte yandan genel hatlarıyla Anayasa Mahkemesi kararında, …disiplin uygulamalarıyla ilgili hiçbir ilkenin belirlenmediği, hangi disiplin fiillerine ne tür cezaların uygulanacağının ayrıntılı şekilde düzenlenmediği, öte yandan haysiyet divanlarının sıra gözetmeksizin bu cezaların verilmesinde takdir hakkı kullanabileceklerine yönelik düzenlemenin idareye belirtilen cezalar kapsamında sınırsız bir yetki tanıdığı, bu hükme göre aynı fiil nedeniyle en hafif ceza uygulanabileceği gibi en ağır cezanın da uygulanmasının mümkün olduğu, bu hâliyle disiplin suçları ve cezaları konusunda kanuni güvencenin sağlanmadığı, bireylerin hangi somut fiil ve olguya hangi hukuki yaptırımın veya sonucun bağlandığını belirli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine yasal çerçevede imkân tanınmadığı, bu nedenle hukuki belirlilik ile suçta ve cezada kanunilik ilkelerinin ihlal edildiği... şeklindeki itirazın kabul edilerek 6643 sayılı TEB Kanunu’nun 30. maddesinin iptal edildiği görülmektedir.

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat