Sağlık Beyanlı Ürünler ve Takviye Edici Gıdaların Durumu

 

05.12.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7151 sayılı sağlıkla ilgili torba kanunla 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununun 23. maddesine; “Gıda ve takviye edici gıdaların etiketinde, tanıtımında veya reklamında sağlık beyanı kullanılabilmesine, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunca izin verilir” şeklinde fıkra eklenmiştir.

Böylece bir gıda ya da takviye edici gıdanın tanıtımında veya reklamında sağlık beyanı kullanılacaksa 2018 Aralık ayından beri TİTCK’in devrede olması gerekiyor. Burada elbette eczacıları ilgilendiren taraf; gıda tarafı olmayıp, takviye edici gıda diye kanunda kavramsallaştırılan ve tanımlanan besin destekleridir.

Yakın zamanda da Sağlık Bakanlığı, Sağlık Beyanlı Ürünler Hakkında Yönetmelik Taslağı’nı tartışmaya açtı.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 02.05.2013 tarihinde “Takviye Edici Gıdaların İthalatı, Üretimi, İşlenmesi ve Piyasaya Arzına İlişkin Yönetmelik” çıkarmıştı. Bununla eczaneler için etkili bir düzenleme yapılamadı. Esas olarak bu Yönetmelik’ten önce 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun’da 2012 yılında alay-ı vâlâ ile yapılan değişiklik sırasında tren kaçmıştı.

Bildiğiniz gibi 6308 sayılı bu yasa, 1953 tarihinden beri yürürlükte olan 6197 sayılı kanunda en köklü değişiklikleri yapan yasadır. 31.05.2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Çok alkışlandı fakat uygulaması halen kör topal gitmektedir.

Şimdi geriye dönelim, sağlık beyanlı ürünlerle de bağlantılı olan ve temel eczacılık yasasında değişiklik yapan bu yasaya bakalım….

6308 sayılı yasa ile birçok değişiklik yanında, 6197 sayılı yasanın eczanede satılacak ürün yelpazesini tanımlayan 28. maddesi değiştirildi. Bu madde değiştirilirken takviye edici gıdalar ve diğer başka bazı ürünler için “sadece eczanede satılır” şeklinde hüküm konulmadığı, 2. fıkrasında “eczanede satılabilir” denildiği için eczacılar tam bu aşamada boşa düştüler.

28. maddenin birinci fıkrası “münhasıran” demek suretiyle, sadece eczanede satılacak ürünlerden söz ederken, ikinci fıkrası eczanede de satılabilecek ürünleri saymaktadır. Yani 2. fıkra, ürünlerin başka yerlerde satılabileceği gibi, eczanelerde de satılabileceğini belirtmektedir.

28. maddenin 2. fıkrası şöyledir: “..İlgili bakanlıktan izin, ruhsat veya fiyat alınarak üretilen veya ithal edilen gıda takviyeleri, eczacılık ve ziraatta kullanılan ilaç, kimyevi madde ve diğer sağlık ürünleri, veteriner biyolojik ürünler hariç veteriner tıbbi ürünleri, kozmetik ürünler, kapsamı Sağlık Bakanlığınca belirlenen tıbbi malzemeler, anne sütü ve beslenme yetersizliğinde kullanılan çocuk mamaları ile erişkinlerin metabolizma bozukluklarında kullanılan tüm destekleyici ürünler ve Türk Eczacıları Birliği tarafından çıkarılan bilimsel yayınlar eczanelerde satılabilir.

Tanıtım ve reklamlarda kullanılacak sağlık beyanı izninin TİTCK tarafından verileceği yönündeki kanun değişikliği ile 28.maddeyi öncelikle anmak, ardından da eczacılar için yarattığı zorluğu şu açık hükmünde aramak gerekir; “….İlgili bakanlıktan izin, ruhsat veya fiyat alınarak üretilen veya ithal edilen gıda takviyeleri… eczanelerde satılabilir.”

Dikkat edin; öncelikle “ilgili bakanlık” diyor, yani Sağlık Bakanlığı demiyor… Bu nedenle insan sağlığı ile ilgili bir ürünü Sağlık Bakanlığı değil Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ruhsatlandırıyor. İkincisi ise “eczanelerde satılabilir” diyor, satılır demiyor. Kesinlik yok. Dolayısıyla takviye edici gıda sadece eczanede değil belli sınırlılıklar içinde her yerde satılabilecek duruma geliyor. Zaten “Takviye Edici Gıdaların İthalatı, Üretimi, İşlenmesi ve Piyasaya Arzına İlişkin Yönetmelik”, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununa dayanılarak çıkarılmıştı.

Sağlık beyanlı ürünler tartışmasında bu süreç yeniden alevleniyor. Yazının girişinde belirttiğimiz gibi takviye edici gıdaların tanıtım ve reklamlarında sağlıkla ilgili hususlar beyan edilecekse, bunun, yani “sağlık beyanı izninin” TİTCK’ten alınması zorunluluğu getirildi. Peki düzenleme hangi kanunda yapılıyor: 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’nda.

Şimdi de ilgili yerlere, görüş için gönderilen Sağlık Beyanlı Ürünler Hakkında Yönetmelik Taslağı gündemde. Peki bunu kim çıkarıyor; tabi ki yasanın verdiği görevle Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu.

Düşünün, takviye edici gıdaya ruhsatı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı veriyor, ancak insan sağlığına aykırı diye piyasadan Sağlık Bakanlığı toplattırıyor. Yine tüm işlemlerini Tarım Bakanlığı yapıyor, tanıtım ve reklamlarda sağlık beyanı kullanacaksa buna Sağlık Bakanlığı izin veriyor.

Peki takviye edici gıdalar bu durumda nerede satılabiliyor? Sağlık beyanı içermiyorsa doğrudan, içeriyorsa TİTCK’ten izin alarak yağ, bal, şeker, un satılabilen her yerde. Satış yerinde bir değişiklik yok yani.

Buna “rol çalma” mı dersiniz, “davul bizim boynumuzda tokmak başkasının elinde” mi dersiniz bilmem... Takviye edici gıdayla ilgili 6197 sayılı yasanın 28. maddesi doğru düzgün düzenlenseydi, mevzuatı Sağlık Bakanlığı yönlendirebilecek, bunu yaparken kendi kanunları ile 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanuna dayanacaktı. Bütün bunlara karşın, hiç değilse şu sağlık beyanlı ürünler yönetmelik taslağına ilgi göstermek, üzerinde çalışmak gerekiyor.

Keşke, Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun 2012 yılında çıkarılan yasayla değiştirilirken, yardımcı eczacılık, ikinci eczacılık, nüfusa göre eczane sistemi gibi yapay istihdam yaratma teknikleri, yani var olanı paylaşma gibi göz boyamaya dönük hususlar yerine 6197 sayılı yasanın 28. maddesi gibi bugün eczacıları derinden etkileyen ve katma değer yaratacak alanlar üzerinde durulabilseydi.

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat