Ülkemizde eczacı kooperatifleri denince hep akla temin, tedarik ve üretim gelmektedir. Türk Eczacılık Kooperatifleri yazılı olmayan tarihine bakıldığında temin, tedarik ve dağıtımın üretime nazaran çok daha fazla yer aldığını görmekteyiz. Temin, tedarik ve dağıtım kooperatiflerimizin başarılı örnekleri olmasına rağmen bazılarının ünlü batış hikayeleri de unutulmazdır. Üretim üzerine kurulan kooperatiflerimiz olsa da elle tutulabilen ciddi bir başarıyı maalesef yakalayamamışlardır. Türk Eczacıları Kooperatiflerinin yaşamış oldukları tecrübeler ve sonrasında almış olduğumuz dersler üzerinde tüm verileri objektif olarak değerlendirerek kayıt altına almalı, yazılı bir hale getirilerek, yapılmaması ve yapılması gerekenler tespit edilmelidir. Yaşadığımız olumsuz örneklerin gelecekteki dönemlerde tekrar etmesini istemediğimiz gibi, başarılı örneklerin de gelecek nesillere doğru bir şekilde aktarılması gerekmektedir. Başarılı ve başarısız tüm kooperatiflerimizin her biri ayrı ayrı tecrübeler barındırmaktadır ve bu tecrübeler kayıt altına alınarak gelecek dönem ki girişimlerimiz de kullanılmalıdır.
Mesleğimizde bu zamana kadar tek tip kooperatif kurulmuştur. Bu kooperatiflerimiz ağırlıklı olarak ilaç temin ve tedariği sağlamışlardır. Kooperatiflerimizin amacı, meslektaşlarımızı özel ecza depolarının olası tekelleşme, fiyat ve daha başka olabilmesi muhtemel olumsuzluklara karşı korumak, ilaç piyasasını çift taraflı regüle etmek (Üretici, ithalatçı- Eczacı) amaçlı olmuştur. Ama özellikle son 12 yılda eczanelerimizin en büyük sorunu ucuz finansman bulma sorunudur. Ucuz finansman bulma konusunda, bir dönem TEB Yardımlaşma Sandığı sınırlı ve kısmi bir çözüm yaratsa bile tam anlamı ile çözüm yaratamamıştır. Daha büyük ve daha profesyonel finansman sisteminin oluşturulması gerekmekte olduğunu hissetmekteyiz.
Bu konuda bu salgın süreci ve öncesinde çeşitli tanıdıklarımızdan Esnaf Kredi veya Tarım Kredi Kooperatiflerinin varlığını bir şekilde duymuşuzdur. Bu kooperatifler üyelerinin ucuz ve yeterli finansmana ulaşmaları konusunda yardımcı olmaktadırlar. Hatta Kredi Garanti Fonu´ndan daha yüksek miktarda yararlanılmasına da yardımcı olabilmişlerdir. Peki biz eczacılar olarak neden bir Eczacı Kredi Kooperatifi oluşturmuyoruz? Şu ana kadar sadece temin, tedarik ve çok düşük bir şekilde üretimde bulundu kooperatiflerimiz. Bu da finansmanımıza direkt olmayan katkılar verdi. Şimdi ise neden direkt finansmanımıza etki edecek bir kooperatif kurmuyoruz? Bu sorunun cevabını hep birlikte konuşma zamanımız gelmedi mi sizce?
Yardımlaşma Sandığının amaçları olan;
a) Sandık üyelerinin tasarrufta bulunmasını sağlamak,
b) Sandık üyesi olan eczacıların, sosyal ve ekonomik çıkarlarını koruyup, geliştirici çalışmalarda bulunmak,
c) Ölüm, hastalık, muhtaçlık, afet ve benzeri hallerde üyelerine yardımda bulunmak,
d) Sandık üyesi eczacılar arasında sosyal ve ekonomik dayanışmayı güçlendirmek.
neden bir eczacı kredi kooperatifinin de amaçları olmasın?
Ayrıca bu tip Eczacı Kredi Kooperatifinin operasyonel olarak masrafları kesinlikle bir temin, tedarik ve üretim kooperatifinden çok daha az. Üstelik finansman operasyonlarını yaparken vergisel avantajdan yararlanarak, üyelerimize o avantajını bir kısmını da aktararak neden daha ucuz bir finansman desteği sağlanmasın?
Ayrıca gelecekte kooperatifler ile ilgili yönetmelik değişikliği olduğunda, bu yapı neden bir kooperatif bankasına dönmesin? Yani neden bunun bir altyapısını da oluşturmuş olmayalım? Bir Eczacı Kooperatif bankası. KKTC çeşitli kooperatif bankaları var ama şu anda ülkemizde böyle bir banka bulunmamakta. Ama gelecekte böyle bir banka oluşmayacağı anlamına gelmez. Belki de ilk bizler oluruz.
Dünyada eczacılara yönelik olarak kurulmuş ve arkasından tüm sağlık çalışanlarını içeren bir banka bulunmakta: Deutsche Apotheker und Ärztebank (Apobank). Alman Eczacılar ve Doktorlar Bankası. İlk defa bundan 5 yıl önce eczanemden alışveriş yapan bir oftalmolog ödemesini bu bankanın kredi kartı ile yapmıştı. O zaman merak edip internet sitelerine girip bankayı biraz inceleme şansım olmuştu. İnternet sayfaları açıldığında şöyle bir slogan ile karşılaşıyorsunuz: DAHA İYİSİNİ YAPMAK. Apobank´a hoşgeldiniz... Sağlık mesleği mensupları için ve bir banka olarak, doktorları, eczacıları, diş hekimlerini ve veterinerleri profesyonel ve özel yaşamlarının her aşamasında destekliyoruz. Sağlık pazarında derinlemesine uzmanlık ve evrensel bir bankanın tüm hizmetleri ile. Üniversiteden emekliliğe…
Biz eczacılar ile başlayan bu bankanın tarihi kısaca şöyle;1902 yılında 18 eczacı tarafından "Alman Eczacılar Kredi Sandığı" (der Kredit-Verein Deutscher Apotheker (KREDA)) adıyla Danzig´te kurulmuş, ardından 1938 yılında bu Kredi Sandığı,
Alman Eczacılar Bankası Ltd. (Deutsche Apothekerbank e.G.m.b.H) olarak yeniden adlandırılmış ve 1939 yılında Sınırlı Sorumlu Alman Eczacıları Tasarruf ve Kredi Sandığı (Spar- und Kreditverein Deutscher Apotheker m.b.H. (SPARDA)) ile birleştirilmiş.1945 yılında kapanmış ama 1948 yılında tekrar faaliyete geçmiş. Ardından doktorlar ve diğer sağlık mensuplarını da bu bankada toplamayı başarmışlar. Şu anda bu banka, toplam varlık açısından bakıldığında Almanya´nın en büyük Katılım Bankası durumundadır.2015 verilerine göre bu banka,; Düsseldorf merkezli,toplam varlığı 35,1 milyar Avro,mevduat büyüklüğü 27.1 milyar Avro,müşteri kredi büyüklüğü 27 milyar avro,81 şubesi, 2486 çalışanı,105864 üyesi veya ortağı ile cidden çok büyük bir yapı.
Eğer dikkat ettiyseniz "Katılım Bankası" ibaresini göreceksiniz. Türkiye´de katılım bankası denince hemen akla İslami sermayeye ait bankalar gelmektedir.Örneğin Al-Baraka Türk,Türkiye Finans,Kuveyt Türk.Ama son zamanlarda bunun dışında Katılım bankalarının da açıldığını görebiliyoruz.Örneğin Ziraat Katılım Bankası gibi.
Yukarıda size Bahsettiğim Alman Eczacılar Ve Doktorlar Bankası bir katılım bankası örneğidir. Bu bankanın katılımcıları akademik sağlık mesleği organizasyonlarına (oda,meslek birliği) bağlı doktorlar,diş hekimleri,eczacılar, veterinerler ve diğer sağlık çalışanlarıdır.
Aynen Apobank´ta olduğu gibi, bir banka veya kredi kooperatifi olarak başlayarak ardından zamanla daha büyük bir finansal birlikteliğe varıp çok daha etkin bir güç olabiliriz. Zamanla onların yaptığı gibi diğer sağlık meslek gruplarını da katarak büyük bir yapıya varabiliriz.
Ekonomik olarak bağımsız ve güçlü olmak çok önemlidir. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK te bir sözünde şu şekilde belirtmiştir:Bugünkü mücadelemizin amacı tam bağımsızlıktır. Bağımsızlığın bütünlüğü ise ancak mali bağımsızlık ile mümkündür. Bir devletin maliyesi bağımsızlıktan yoksun olunca o devletin bütün hayati kuruluşlarında bağımsızlık felç olur. Çünkü her devlet organı ancak malî kuvvetle yaşar. Mali bağımsızlığın korunması için ilk şart, bütçenin ekonomik bünye ile orantılı ve denk olmasıdır. Bundan ötürü, devlet bünyesini yaşatmak için dışarıya başvurmaksızın memleketin gelir kaynaklarıyla idareyi sağlama çare ve tedbirlerini bulmak lazımdır ve bu mümkündür… Azami tasarruf milli prensibimiz olmalıdır.
Son 12 yıldan beri eczanelerimiz ciddi anlamda mali olarak erozyona uğramış bir durumdadır. Bundan dolayı mesleğimizde bu erozyonun daha da artarak başka yönlere kayılmaması (muvaaza ve SGK ile eczane bazlı sözleşmeler gibi tehditler) için tasarruf edilmesi ve tasarrufların doğru ve profesyonel insanlar tarafından yönetilmesi gerekmektedir.Bu gerek bireysel anlamda gerekse de meslek örgütümüzün kuvvetli kalması anlamında çok büyük bir önem taşımaktadır.
YAPABİLİRİZ...