Uzm.Ecz. Anooshirvan Miandji

 

 

 

 

Nikola Kopernik’in 1543 yılında “de revolutionibus orbium caelestium” adlı yapıtının yayınlanması gökbilim ve evrenbilim düşüncelerinde süre gelen 2000 senelik Aristoteles egemenliğe son verdi, devrim oldu, insan egosu (ben evrenin merkeziyim) büyük bir yenilgi aldı, yüz yıllarca kendisine gelemedi.

 

Sonra, İmmanuel Kant 1781 de “Kritik der reinen Vernunft(Saf Aklın Eleştirisi)" kitabıyla fizik ile metafiziği ayırarak (felsefeye yeni bir vizyon verip), gazali gibi bu konuları çorba yapanların düşüncelerine son verdi, kendi deyimiyle "Kopernik’in fizikte yaptığını ben felsefede yaptım"(Kant eleştirel felsefenin babası sayılır), insan egosu büyük bir yenilgi aldı, kendine atfettiği ruhani yönleri çöktü.

Bu yetmedi, Charles Darwin, 1859 da“on origin of species(türlerin kökeni)" eserinde insan egosuna fena çattı “…kardeş, gökten zembille indim diyorsun ama bu maymunda %90 sana benziyor, hayırdır?”, bir yenilgi daha, çok beter bir yenilgi, ego tarumar oldu.

 

1917 de Sigmund FreudVorlesungenzur Einführung in die Psychoanalyse ( psikanalize giriş)" kitabında özetle şunu dedi “birader, senin anlattıkların çok etkileyici ama kurgu olabilir…” dediğinde, yine insanın egosu fena çarpıldı.

Bu örnekleri ne için verdim, bilim tarihi okumazsanız, 2350 sene önce kimin ne dediğini, 500 sene önce kimin onu nasıl yıktığını, 300 sene önce düşünce tarihinin nasıl evrim geçirdiğini veya biyoloji felsefesinin nasıl sıçradığını bilemezsiniz. Okumazsanız bilemezseniz, şimdi ben yazdım okudunuz, bilmeyenler bildi, bilenler de tekrar etmiş oldu. Bu yüzden bilim yapmayan toplumların egosu büyük olur, o hızla o duvara çarptığında ne olacağını öngöremez ve destanları fizik kuraları ile son bulur.

 

Bakın, bilim tarihi okumayan bir toplum bilimin önemini bilemez idrak edemez, hatta bilim yapamaz. Dünyadaki bilimin yarısını, ABD tek başına üretiyor, ne ilginçtir ki dünyadaki “Bilim Tarihi ve Felsefesi” programların da yarısı (52 program) ABD üniversitelerinde okutuluyor, yani başarı tesadüf değildir.

Bilimsel devrimler aslında düşünsel devrimlerdir, çünkü ancak düşünen bir toplum sorgular ve bilim yapar. Emersson’un “Her eylemin atası bir düşüncedir” söylemi yerindedir.

Bol bol sorular sorun ve o soruların peşine düşün, bilgi size gelecektir.

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat