Sürekli tekrar ettirilerek, alıştırılmaya çalışılan  eczacılığın yılsonu çöküş hikâyeleri ile yine karşı karşıyayız. Kamu kurum ıskontosu (KKİ) ve SGK Protokolü gündemimizde. Kanaatimce, önerilerimizi ve çözüm yollarımızı, sorunları açıklayarak anlatmamız daha yararlı olacaktır.

•        Türkiye’de,  yıllardır düşen ilaç fiyatlarının etkileri; ilaç ucuz olmalıdır kavramına sıkıştırılarak geçiştirilemez.  Eczacılar, bu Ülkenin ekonomik dengelerinden; örneğin, litresi 4 TL’yi bulan benzin fiyatlarından, farklı bir bakış açısıyla değerlendirilemezler. Hükümet, alacağı vergiyi düşünerek, benzinde, sigarada vs. kalemlerde artışlar yaparken, sağlık giderlerini kısma adına, dengesiz bir ilaç indirimini gerçekleştiremez. Hele bunu “ ilaç ucuz olmalıdır diyordunuz, karşı çıkamazsınız” klişesine hapsedemez
Hükümet ilaç fiyat indirimlerinde referans aldığı ülkelerin sosyal, ekonomik, hayat standartlarının, ülkemiz ile olan uyuşmazlığını, göz ardı edemez.  
         
•        Ulusal basında çıkan bir habere göre, Dünyada deneysel ilaç pazarının (neredeyse laboratuarının) ilk sıralarında yer alan ülkemizde, ticari meta olarak kullanılan pahalı, güvenilir olmayan ilaçların tüketimine engel olamayan, domuz gribi aşısı olayında olduğu gibi, ekonomik kayıplara yol açan uygulamaların açığını, eczacıların cebinden karşılamak düşünce ve pratiğinden vazgeçilmelidir.

•        Her birimin, kontrol edildiği ilaç sektörüne geçişte, her eczanenin, örnek alınan ülkelerin ortalama gelirlerine denk düşen 4-5 bin Euro’luk gelir seviyesi sağlanabiliniyor mu?

•        İflasın eşiğinde, “sınır hattında” ki eczanelerin, son kki oranı yükselişi ile nasıl bir tablo ile karşı karşıya olacağı göz ardı edilerek, konunun, yalnızca ilaç endüstrisi ile müzakere edilmiş olması, baştan sona, umursamaz bir tavır ve yanlış bir tutumdur. Çünkü konunun direkt muhatabı Eczacılar Birliğidir.

•        Bu ülkede, kısa bir süre sonra gerçekleşecek olan seçimlerde, tüm siyasi partilerin, herkese güller dağıttığı bir ortamda, Eczacıları, çalışanlarını ve etkileyebilecekleri yüz binlerce insanı karşısına alacak gücü, kimler, nasıl almaktadır?

•        Eczacılar bu ülkede yalnızdırlar. Ve sebebi de maalesef yine kendileridir. Tabipler, Diş Hekimleri, Veterinerler,  Sağlık Emekçileri gibi sağlık sektörünün diğer bileşenleri ile bu güne kadar neden bir işlevsel platform oluşmamıştır.

         Özellikle yeni bir anayasa sürecindeki Ülkemizde Sağlık platformunun etkinleştirilmesi gereklidir. Uluslararası sermayenin, istek ve hedeflerine karşı, sağlık bileşenleri ortak bir yasa çalışması yapmalıdır. 
        Sağlık Platformunun çalışmaları, kendi sorunlarının yanında, yaşadıkları ülkenin diğer sorunlarıyla da ilgilenmeli, demokrasi mücadelesi vermelidir. Özellikle, İnsan hakları, Demokrasi, Kürt sorunu, Alevi sorunu, inançların önündeki engellerin kaldırılması gibi konularda görüş ve önerilerini taslak halinde sunmalı, Ülke vatandaşlarının her türlü desteklerini almaya çalışmalıdır.

•        KKİ denilen kamburu yasal zeminde, hukuksal boyutu ele alınarak bertaraf edilmelidir.  Meslek hakkı, yasal zemine yerleştirilmeli ve ortalama gelir olarak ( Kar marjı vs.), her eczanenin, Avrupa ortalamasında gelir elde edecek finansman çözümler yasallaştırılmalıdır.

•        Eczacı odalarının, güçlü yapılar haline dönüşmesine ihtiyacı vardır. Yerel mesleki örgütlülük birimleri olarak Eczacıya en yakın örgütsel birliktelikler, Eczacı Odalarıdır. Oda gelirlerinin arttırılması, yasal güç haline gelmesi, eczane ruhsatlarında imza yetkisi almaları mutlaka  sağlanmalıdır.

•       Mesleki konularda ortak birliktelikler sağlanmalıdır. Faklı İDEALLERİ, İNANÇLARI, ÜLKÜLERİ, olan  Eczacılar, odalar, her türlü Eczacı oluşumları birlikte mücadele yöntemi geliştirmelidir. Azami koşullar oluşturularak, bir “Eczacı ve Eczane Destek Programı” projesinde ortak, vazgeçilmez maddeler deklarasyonu hazırlanmalıdır. 
         İzlediğimiz filmlerden bir örnekle; düşman son kaleyi kuşattığında, bugüne kadar bir birileri ile didişen insanlar  dahi, son kalelerini savunma adına, ortak bir inançla yana-yana gelirler. Çünkü bilirler; bugüne kadar yaşadıkları çekişmeler, hayatın içinde kalabilecek mücadeleler idi. Şimdi ise sahip oldukları tek yer son kaleleri ve bu, ölüm ile kalım arasında bir seçenek olarak karşılarında durmaktadır. Verilen mücadelenin sonucu önemli olduğu kadar, yapılacak mücadelenin kendisi de önem arz eder. 

       Mesleki birlik ve örgütsellik güçsüzleşirse; bizleri tek tek “ yenilecek” küçük yerel ilaç satıcısı konumuna düşüreceklerdir. Adaletsiz bir kalkınmayı kabul etmemiz mümkün değildir. 

      Yaprak dökerken bir yanımız, bir yanımızın bahar bahçe olması bizi sevindiremez. Birleşen, zenginleşen, kalkındırılan, büyük, bütçelere karşı, ayakta zar zor durmaya çalışan eczacılarımızı, eczanelerimizi göz ardı edemeyiz.
 
Saygılarımla

                                                  11.  Bölge Diyarbakır Eczacı Odası
                                                       Yönetim Kurulu  Başkanı 
                                                            Ecz. Ahmet ALP

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat