Eczanelerimizde günlerdir kelimenin tam anlamı ile karmaşa ve kaos ortamı yaşanıyor.İlaç takip sisteminin uygulamaya konduğu tarih olan 16 Mayıs 2010 ile 1 Temmuz 2010 tarihleri arasındaki 45 günlük sürede kare kodsuz ilaçlarımızı olabildiğince tüketmeye çalıştık.Ancak beklendiği gibi oldu yani eczanelerdeki bu ilaçlar bitmedi.Sonra firmalara bu ilaçları bildirip gelen geçici kare kodlarla ilaçlarımızın bir kısmını kurtarmaya çabaladık.Firmaların çoğunluğu  45 günlük geçiş süresinde eczanelerdeki ürünlerinin kare kodlanması işlemini ( belki de yeni bir erteleme beklentisi ile ) pek ciddiye almadılar.

Aslında bu gün yaşadıklarımızın benzerini 4 Aralık 2009 sürecinde de yaşamıştık. Raflarımızdaki fiyatı düşen veya kamu kurum ıskontosu artan  ilaçlarımızı dağıtım kuruluşlarına iade ederek kayıplarımızı azaltma hazırlıkları yaparken bilgisayar ortamında yayınlanan listeler üzerinden  bildirim yapmamız istendi.Bin bir emek ve koşuşturma sonrasında bu işlemler umutla tamamlandı. Sonrası malum ,o ilaçlardan doğan kayıpların büyük bölümü zarar hanemizde yazılı kaldı.

Şimdi de depocular derneği ve kooperatiflerimizin aldığı karar gereğince kare kodsuz ilaçlarımızı bilgisayar ortamında hızla  bildirmemiz istendi.

1 Temmuz 2010 tarihinden bu güne bizler bu işlemleri tamamlamaya çalışırken firmalar da eczanelere geçici kare kod servisini hızlandırdılar. Özellikle Temmuz ayının ilk on gününde gerek firma çalışanları , gerekse posta aracılığı ile eczanelere geçici kare kod yağdı.

Firmaların iade ve birebir takas işlemlerine çok sıcak bakmadıkları bu süreçteki çalışma aşklarından(!) açıkça anlaşılıyor.Asıl sıkıntı bildirim işlemlerinin tamamlanmasından sonra başlayacak.Çünkü bir çok meslektaşımız dağıtım kuruluşlarına bildirdikleri kare kodsuz ilaçlarının birkaç gün içinde kare kodlu olanları ile takas edileceği fikrinde.Ancak, dağıtım kuruluşları adı geçen ilaçların takas işlemlerini mevcut stokları ölçüsünde ve belli bir süre sonrasında karşılayabilecek.

Umarız haklı çıkmayız ama görünen o ki , birebir takas işlemlerinin  gerçekleşebilmesi tüm iyi niyetli yaklaşımlara ve özverili çabalara karşın en iyi ihtimalle 15-20 günden önce olamayacak.Yani 1 Temmuz 2010 dan bu güne olduğu gibi bizler elimizde var olan kare kodsuz ilaçları veremeyecek , yenisini almak durumunda kalacağız.Dağıtım kuruluşlarının sunduğu 15 günlük ek vadeler sorunu ne kadar çözer bilinmez, ama  takas süreci tamamlanana kadar yeni alınan ilaçlar için ödenecek bedel, bir nevi zorunlu sermaye artırımı olarak eczane ekonomilerine yansıyacak .

Gelen haberler uzun zamandır konuşulan “stok affı’’ ile ilgili belli bir noktaya gelindiği yönünde.Aslında bizim eczanelerimizdeki durumu anlatan doğru tanım ‘’stok düzeltme hakkı’’dır. Oysa eczanelerimizde ortaya çıkan bu farklar hepimizin bildiği gibi yıllardır süregelen fiyat düşüşlerinden ve kamu kurum ıskontosu artışlarından kaynaklanmaktadır. İşte bu nedenle de belgesiz satış yaparak stok şişkinliği yaşayanlarla aynı kefeye konmamamız gerekmektedir.
Eğer envanter stokumuz ile gerçek stok arasındaki fark için bir vergilendirme (% 5’ lik bir rakamdan söz ediliyor) ve farkın KDV ‘sinin maliyeye ödenmesi istenecek ise,eczaneler yine bedel ödeyecek ve bunun adı da düzeltme değil diğer meslek gruplarına uygulanan af anlamına gelecektir.

Bu günden bakıldığında 31 Aralık 2010 tarihi uzak gibi görülse de geçici kare kodların geçerlilik süresi nedeniyle yeni bir sıkıntı ve yeni kayıplar gündemimizde olacaktır.

Son dönemde yaşadığımız sıkıntılara baktığımızda bazı sorular yanıt beklemektedir.

Örneğin , İTS ’nin her aşamasında bulunan ve çeşitli gerekçeleri öne çıkararak ama son derece mahcup ifadelerle desteklediğini ifade eden üst örgütümüz ; 2010 yılı başında ‘’kare kodlu ilaçları almayın , iade edin’’, ‘’biz onay vermeden İTS başlamaz ‘’ türü söylemlerde bulunmasaydı ,ya da söylemlerinin arkasında durabilseydi (o tarihlerde bir çok firma kare kodlu ilaçları geri çekip eski barkotlu ilaçları üretmeye başlamışlardı) bu gün eczanelerdeki kare kodsuz ilaçların oranı ve yaşanan kayıplar bu denli yüksek olur muydu ?

Ya da , 1 Haziran 2010 ile 1 Temmuz 2010 tarihleri arasındaki bir aylık uzatma süresinde ilaç firmalarına durumun ciddiyeti anlatılsa ve kare kodlama işleri Temmuz ayı içinde gerçekleşse veya depolardaki birebir takas işlemleri Haziran ayı sonunda planlansaydı eczanelerdeki sıkıntının dozu daha az olabilir miydi ?
Bu tür soruları çoğaltmak,çeşitlendirmek olası ,ama artık kayıplarımızı telafi edebilmek değil,  yaşananlardan ders çıkarmak noktasındayız ne yazık ki…

Son yılların en yakıcı sorunlarının yaşandığı ,ancak hiç de hak etmediğimiz zorlu bir süreçten geçiyoruz.Yedi Eczacı Odamızın 19 Temmuz 2010 tarihli ortak deklarasyonunda da vurgu yaptıkları gibi; artık  üst örgütümüzün  sorunların çözümü noktasında üyelerinin beklentilerine uygun tavır geliştirilmesi zorunludur.Ayrıca daha fazla zaman yitirmeden   mevcut durum ve geleceğe ilişkin ciddi politikalara gerek duyulmaktadır.

Sonuç olarak ; toplumlar hak ettikleri gibi yönetilirlermiş, ancak örgütlü yapısı ile tüm kesimlere örnek olan biz eczacılar çok daha iyisini hak ediyoruz.

Saygılarımla…

 

İZMİR ECZACI ODASI BAŞKANI



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat