Ecz. Gaye KARAATA

Merhaba Covid-an Abla,

                İki senedir kendi adımdan çok senin adını duyduğum için samimiyetimi mazur gör lütfen.

“An” ı yaşamanın önemini uygulamalı öğrettiğin için “Covid-an Abla” diyorum sana. Annem bile bu kadarını öğretememişti. Seninle dertleşmek istedim 14 Mart’a bir gün kalmışken. Zoom’dan kahveye çağırırdım ama mektup yazmak kolayıma geldi.

                Yarasa yaramasa derken, 315 katlı maskeler, deri aşındıran dezenfektanlar, aylarca evde kapanmalar, ölümler, ölümden kıl payı dönüşler, ölümüne korkudan salatalıkları bile çamaşır suyunda bekletişler… Hepsini ve fazlasını yaşadık. –ki sen de hepsini biliyorsun- İyi korkuttun hepimizi, vesselam.

Ama yine biliyorsun ki senden korkmayan, korksa bile korkusuna kapılma lüksü olmayanlarımız var bizim de; doktor, eczacı, hemşire ve diğer tüm sağlık çalışanlarımız.

                Senin yüzünden aylarca evinden ailesinden izole yaşayan, bilinmezliğin içinde bile bile Covid olan hastasına müdahale ederken Covid olup hayata gözlerini yuman, 24 saatin 36 saatinde bir hasta daha iyileştirmek için kendisini paralayan sağlık çalışanları hani; insanoğlunun devamlılığını sağlaması için çalışan beyin, beden ve ruh topluluğu.

                “Bana ne bunlardan” deme lütfen. Hele, dinle beni.

Senin bu bütün mutasyonların, varyantların da aslında senin devamlılığını sağlamayan çalışan beyin, beden ve ruh topluluğun değil mi? Yani, senin daha çok insana zarar vermen için onların daha çok çalışması gerekmiyor mu? Bizim sağlık çalışanlarımızın ayna izomeri oluyor senin mutasyonlar, başka bir deyişle.

Mesela senin ilk mutasyonuna tüm dünya sağlık çalışanları bir araya gelip zarar vermeye çalıştı. Sen ne yaptın? Senin devamlılığını sağlayan mutasyonlarına zarar verenlere hiç acımadan kendince ceza verdin. Birçok doktor, eczacı, hemşire ve diğer sağlık çalışanlarımız öldü. Ama yetmedi sana. Çünkü anladın ki tecrübeli mutasyonlar gerekiyordu senin geleceğin için. Hemen o mutasyonun çalışma şartlarını iyileştirdin, ona yeni imkânlar sağladın, hak ettikleri değeri verdin onlara. Korudun kolladın hepsini.

Merak ediyorum senin mutasyonlarına zarar verenler sizin camiadan olsaydı, onlara da ceza verir miydin?

Anlamamış gibi birkaç defa okuyacaksın bu cümleyi. Şöyle açıklayayım; sizin virüs camiası nasıl bilemem ama biz insanoğlu biraz çiğ süt emmişiz. Özellikle Türkiye’de son dönemde sağlık çalışanlarına kendimiz şiddet gösteriyoruz çoğu zaman. Hiç dinlendirmeden çalıştırıyor da haklarını istedikleri zaman kafamızı kuma gömüyoruz.

Benim kızım 11 yaşında Covid-an Abla, 6 yıldır cerrah olmak istiyor. Geçen gün “Anne, yurt dışında doktora şiddet uygulayana ceza verirler değil mi?” diye sordu. Belliydi aklında başka konularla bağlamıştı bu soruyu.

“Vermezlerse sonuçları ne olabilir sence?” diye sordum.

Sustu ve gözlerini odasındaki Atatürk tablosuna dikerek, “ben yine de cerrah olacağım” dedi.

Yani Covid-an Abla,

Henüz doktor olmamış ama olmayı hayal eden bile direniyor, gitmiyor. O yüzden sen çok da heveslenme. Var git yoluna.

Başta doktorlarımız olmak üzere, toplum sağlığı için ömrünü adayan ve gerektiğinde o ömrü gözünü bile kırpmadan yok sayan tüm sağlık çalışanlarını minnet ve saygıyla anıyorum.

14 Mart Tıp Bayramı kutlu olsun.

Ecz. Gaye KARAATA



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat