Ecz. Mustafa AL

 

PLATFORM

En büyük eksik platformlar kurabilmek… Biz bir araya gelemeyince birileri buna talipli elbette. İki yol var.  Bir araya geleceğiz ya da getirileceğiz. Birçok odak bizi sahiplenip pazarlanacak güruh olarak görüyor ve üzerimizden güç elde etmeye çalışıyor. Biz o kadar ortada ve serbest salınım halindeyiz ki; bizi gören herkes otları biçilecek duruma gelmiş çayır görüyor ve “Ah o otları ben biçebilsem” diyor.

Marşı basmayan aracı “vurdurarak” çalıştırmak için çevreden insanlara ittirtir idik.

Bu dönem birileri bizleri adeta kendi araçlarını ittirtmek için bir araya getirmeye hevesleniyor ve bizlere de elmaşekeri sunuyor sanki. 

Orta düzey teknoloji bilgileri ile bizleri bir araya getirip bizlere küçük ortaklıkları kendi üzerlerinden öğretiyorlar.

Artık bizler yapay zekâ destekli gruplaşmalara gitmeliyiz. Bu kadar iş yükü içinde acil yapay zekâ destekli ortak yönetim sistemlerini kurmalıyız. Sistemlerimiz her eczacıya peyderpey istediği kadar katkıyı bilişim teknik unsurlar ve vizyon açısından sunabiliyor olmalı. Basit ve sade başlayan ve birliktelik arttıkça büyüyecek sistem ve oluşumlar kurulmalıdır.

Depo iletişim desteği, personel takip desteği, eczacıyı sekrete edecek destekler ve daha farklı ihtiyaçları karşılayan yapılar ile bütünleşmeyi sağlamlaştırmalı ve arttırmalıyız. Aksi taktirde bu çok parçalı yapının içinden koparılacak unsurlarla birçok meslek dışı unsurlar meslektaşlarımızla oluşturdukları küçük yapılar sayesinde söz sahibi olacak, mesleğin gerçek sahibi olan eczacılar sözlerini daha zor duyuracaklar ve etkinlikleri süreç içinde azalacak.

Bir inşaat şirketi sloganında “Kum tanesinden… diye bahsediyor idi. Bizler o kadar kum tanesi durumundayız ki; bizlerden bina yapmak isteyen mimar inşaat mühendisi sermaye sahibi vs. birçok odak var iken daha yeni inşaat işçisi olmuş kişiler bile bize talipli durumda. Biz, kumu görünce beton yapmak isteyen ustanın oyuncağı durumuna yakınız. Bu kendimizi gözden geçirmemiz için çok önemli bir tespit diye düşünüyorum.

Çıkış yollarından birinin, orta büyük eczacı gruplarının oluşturacağı ve mevcut depolarımız ile yollarımıza devam ederken onlarla aramıza kendimize ait ara depoyu almak olduğunu düşünüyorum. Evet hepimizin sahibi olduğu ve dağıtım amaçlı ara depo. 

Eczanesine mevcut depo üzerinden ürün temin eden meslektaşımız ürünün fazlasını daha o an ara depoya aktarmalıdır. Böylece parçası olduğu ekibin diğer üyeleri de ihtiyaçlarını yeni alım yapmadan oradan giderebilmelidir.

Yani fazlasının eczanede değil de ortak ara alanda bekletilmesine dayalı bir sistem. Bugün birçok meslektaşımız adını vermeye gerek görmeyeceğimiz birçok internet üzeri bizleri buluşturan yapı ile günü kurtardığını düşünüyor.  Oysa orada sadece bir oyuncu olmanın ötesine geçemiyor. Teknik direktör eczacı dahi değil.

Mesleğin geldiği noktada Türk Eczacılar Birliği ve eczacı odaları, yeni mezun meslektaşlarımız ile daha aktif bir araya gelmeli ve bunu daha da görünür kılmalıdır. Bu görünürlük meslekle ilgisi olmayan farklı odakların iştahlarının artmasına engel olacaktır.

Hoş bir örnek olmasa da değnekçilerin kaldırım kenarlarını boş bulunca sahiplendiklerini asla unutmamalıyız. Başlangıçta sahipsiz bırakılmazsa problemler büyütülmemiş olur.

Sonuç olarak Türk Eczacılar Birliği ve eczacı odalarının, meslektaşlarımız üzerindeki etkinliği ve sevgisinin daha üst perdeden ve güçlü hissedilir duruma gelmesi gerekiyor.

Burada meslektaşlarımızın da bireysel olarak daha ortak aklı sahiplenir tercihlerde bulunmaları ve kendilerine uzatılan eli güçlü tutmaları çok önemli.

Bu bütünlük sağlanırsa mesleğiniz üzerinde, bizler açısından negatif amaçlı odaklar gürültüden çekinip karşı dağa kaçan boz ayı olacaktır.

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat