Ecz. Tuncay SAYILKAN

Son iki yılda yaşanabilecek tüm felaketleri yaşadık. Dünyayı etkileyen coronavirüs salgını hız kesmeden devam ederken, hepimizi derinden sarsan depremleri, ülkemizin ciğerlerinin yok olduğu orman yangınlarını ve sel felaketlerini de yaşadık.

Sevdiklerimizi kaybettik, büyük acılar, endişeler ve korkular yaşadık.

Bugüne geldiğimizde ise aşı uygulamaları ile umutlarımızı artırıyor, covid-19 ile mücadelede ayakta kalmaya çalışıyoruz.

Aşı konusunda karşıt görüş bildirenlerin çözüm olarak ne önerdiklerini bilemiyoruz, ancak salgına karşı en güçlü silahın aşı olduğunun hiç unutulmaması gerekiyor.

Bizler bu denli yoğun bir gündem içerisinde özveri ile sağlık hizmeti sunmaya devam ederken, yeterli akademik kadrosu ve uygun fiziki koşulların varlığına bakılmadan sessiz sedasız yeni eczacılık fakülteleri de açılmaya devam ediyor. Son açılan fakülteler ile Eczacılık Fakültesi sayısı 57’ye ulaştı.

Bir yandan eczane açılışlarına nüfusa dayalı kısıtlama getirilirken, diğer yandan her yıl binlerce eczacıyı mezun etmek anlaşılır gibi değil…

Mesleğimizin geleceğini olumsuz etkileyeceği çok açıkken bu kadar önemli bir konuda “karşıyız“, “onaylamıyoruz” tarzı sloganları içeren açıklamaların yanı sıra çok daha ciddi hamleler yapılması gerekiyor.

Fakülte sayılarının ve kontenjanların gelişmiş ülkelerde olduğu gibi doğru bir planlama ile ihtiyaca göre ciddiyetle belirlenmesi gerekiyor.

Aksi halde mesleğin değersizleştirilmesi ve istihdam sorunu artarak devam edecektir.

Bu zor dönemde mesleki geleceğimizi şekillendirecek akılcı hamlelere ve kalıcı çözümlere ihtiyacımız var.

Bazı mesleki sorunlarımız için tek başımıza mücadeleyi sürdürsek de, kimi sorunların çözümü için benzer durumdaki meslek grupları ile birlikte hareket etmemiz gerekiyor.

Meslek örgütlerinin tüm itirazlarına ve bilimsel yaklaşımlara karşın,

Son yıllarda alt yapı ve akademik kadro eksikliklerine rağmen sayısı hızla artan ve ağırlıklı olarak özel ve vakıf üniversiteleri bünyesinde açılan fakülteler sonrasında;

* Diş Hekimliği Fakültelerinin sayısı 95’e,

* Hukuk Fakültesi sayısı 85’e,

* Tıp Fakültesi sayısı ise 140’a ulaştı.

Ülkemizde her meslek grubu için yıllar içinde ne kadar ihtiyaç duyulacağını belirlemeden ve herhangi bir planlama olmaksızın açılan yeni fakülteler geleceğe yönelik tehdit oluşturmaya devam ediyor.

Yani mesleğin değersizleştirilmesi ve istihdam sorunu sadece biz eczacıların mücadele etmemiz gereken bir durum değil.

Oldukça ağır ve pahalı eğitimler gerektiren bu meslek gruplarının geleceğe yönelik kaygıları her geçen gün artmaktadır. Bu önemli soruna yönelik olarak Ülkenin önemli meslek örgütleri birlikte hareket etmek ve birlikte çözüm üretilmesi zorunludur.

Aksi halde binbir emekle kazanılan o fakültelerden mezun olan işsiz gençlerimizin sayısı katlanarak artacak, Ülkemizin kaynakları ve emekler de boşa gidecektir.

Saygılarımla,

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat