Tarihe pandemi yılı olarak da geçecek olan 2020’yi yaşattığı tüm acılar, kayıplar ve olumsuzluklarla birlikte geride bıraktık. Yaşam biçimlerimizi, alışkanlıklarımızı değiştirmek zorunda kaldık, hayallerimizi erteledik. Acılarımızı ve mutlu günlerimizi kısıtlamaların gölgesinde yaşadık.

Çin’in Wuhan eyaletinde başlayan ve 11 Mart 2020 tarihinde ülkemizde de görülen Covid-19 virüsü bir anda tüm yaşam tarzımızı ve alışkanlıklarımızı değiştirdi. Sağlık çalışanları bu zorlu sürecin kahramanları olarak tarihe geçti.

Önce anlamsızca gündeme taşınan covid testleri eczanelerde yapılsın mı tartışmaları, daha sonra iyi yönetilemeyen maske krizi ve son günlerde de aşı krizlerini birlikte yaşadık. Bu süreçte de doğudan batıya ülkemizin dört bir yanındaki meslektaşlarım tüm zorluklarına rağmen özveriyle sağlık hizmeti sunmaya devam etti. Kısıtlamaların hafifletildiği yaz aylarının devamında salgındaki boyutların artmasıyla durum daha ciddi bir noktaya taşındı…

Ekim ayından sonra dünyanın hemen her ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de hızla tırmanışa geçen vaka sayıları Aralık ayında uygulamaya konulan kısıtlamalar sonrasında kontrol altına alınabildi…

Bu süreçte çok sayıda meslektaşımızı ve eczane teknisyenimizi kaybettik. Virüs tüm dünyada kaygı ve korku oluşturup insanlığı esir almaya devam ederken aşı haberi umut saçtı Bir yıla yaklaşan pandemi sürecinin sonunda binlerce insanımızı kaybetmemize yol açan virüsten kurtuluş için umut haline gelen aşı tartışmaları ise kolayca biteceğe benzemiyor.

Daha iyi bir çözüm bulunana kadar başta sağlık çalışanları ve risk gruplarındakiler olmak üzere tüm vatandaşlarımıza aşıyı hızla uygulamak zorundayız. Aşı süreçleri doğru yönetilir, risk gruplarının tamamına ulaşarak tamamlanır ve aşıdan beklenen sonuçlar alınırsa en erken 2021 yılı sonunda tünelin ucundaki ışık görülebilecek.

2020 yılı giderayak ardında önemli bir felaket daha bıraktı. Yılın sonuna yaklaşırken kentimiz yakın ağır hasarlar bırakan bir deprem ile sarsıldı. Son yılların en şiddetli depreminde 117 vatandaşımız vefat ederken, bini aşkın vatandaşımız da yaralı olarak kurtuldular. Depremin ilk anlarından itibaren Türkiye’nin her yerinden meslektaşlarımız ve meslek örgütü yöneticilerimiz geçmiş olsun dileklerini ileterek nasıl destek olabileceklerini sordular.

Depremin ilk anından itibaren bölgede olmaya gayret ettik. Depremden zarar gören vatandaşlarımıza yardımcı olmaya ve deprem bölgesindeki meslektaşlarımıza katkı sağlamaya çalıştık.

İlk etapta çadırlarda kalmak zorunda kalan vatandaşlarımıza bin adet battaniyeyi ulaştırdık. İlgili kurumlarla işbirliği yaparak depremzedelerin yıkılan veya hasar gören evlerinde kalan ilaçları nedeniyle oluşan mağduriyetlerinin giderilmesini sağladık.

İzmir Eczacı Odası olarak afet bölgesindeki ihtiyaç duyulan malzemeler noktasında meslektaşlarımızdan yardım talebinde bulunduk. İki gün içerisinde sadece İzmir’den değil Türkiye’nin dört bir yanından yardım kolileri yağdı. Bize ulaşan yaklaşık beş kamyon malzemeyi deprem bölgesindeki vatandaşlarımıza ulaştırılması için ilgili belediye ekiplerine teslim ettik.

Depremde evi ya da eczanesi hasar gören, komşu binalardaki yıkım çalışmaları nedeniyle eczanesine girmesine izin verilmeyen meslektaşlarımız için düzenlediğimiz kampanya ile ve hep birlikte gösterdiğimiz örnek dayanışma ile maddi katkı sağladık. Yaraları hızla sarabilmek için düzenlediğimiz yardım kampanyamıza yoğun ilgi gösteren, yaptığımız çağrıya destek vererek büyük bir aile olduğumuz bir kez daha kanıtlayan tüm meslektaşlarımıza şükranlarımızı sunuyoruz.

Covid-19 salgını ve deprem felaketini 2020’de bırakmak ve yeni yıla umutla başlamak hepimizin ortak dileği. Ancak eczacılık mesleğini sürdürülebilir hale getirecek çözümleri bekleyen birçok mesleki sorunumuzun varlığı da bir gerçek. Sayısı hızla artan Eczacılık Fakültelerinden nitelikli personel eksikliğine ve eczane ekonomilerindeki olumsuzlukları giderecek İlaç Fiyat Kararnamesi değişikliğine kadar acil çözüm bekleyen çok sayıda sorunumuz var.

Ama öncelikli olarak halk sağlığı için ciddi tehdit oluşturan eczane dışında ve internetten ilaç satışının ivedilikle durdurulması gerekiyor. Son dönemde zincir marketlerin aslında ilaç olan ama Tarım Bakanlığı’ndan ruhsatlandırıldığı için “gıda takviyesi” ya da “besin takviyesi” diye anılan sağlık ürünlerine olan merakı hızla artıyor. İnsan sağlığını değil daha çok para kazanmayı hedefleyen kesimler öylesine kararlılar ki “bu ürünler eczacı danışmanlığında sunulmalı” söyleminden hemen sonra eczacı aranıyor ilanları da ortaya çıkıverdi…

Bu önemli sorunun çözümü ve halk sağlığı için oluşturduğu riskleri ortadan kaldırmak adına daha fazla zaman yitirmeden girişimlerde bulunmalıyız. İnsan sağlığını doğrudan ilgilendiren tüm ürünlerin Sağlık Bakanlığı’ndan ruhsatlandırılması ve sadece eczanelerden eczacı danışmanlığında sunulması içeren yasal düzenlemelerin ivedilikle yapılabilmesi için hep birlikte mücadele etmeliyiz.

Sevdiklerimize yeniden sarılabileceğimiz maskesiz, mesafesiz sağlık dolu bir yıl diliyorum. Dilerim ki, yeni yılla birlikte yaşadığımız sıkıntılı günleri geride bırakır ve özlenen güzel günlere hep birlikte kavuşuruz.

Saygılarımla…

Ecz. Tuncay SAYILKAN



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat