Değerli Basın Mensupları,
Biz eczacılar, Türkiye’nin dört bir yanına yayılmış, başka hiçbir sağlık profesyonelinin olmadığı en ücra bölgelere kadar sağlık hizmeti veren kişileriz. Bu hizmeti Eczacılık Yemini doğrultusunda, kanunlar çerçevesinde, toplumsal barışı, evrensel insan haklarını ve toplumun çıkarlarını gözeterek yapmaktayız.
Son günlerde gerek yazılı gerekse görsel basında, Diyarbakır, Batman, Bingöl, Siirt ve Şanlıurfa illerinde hizmet veren eczacı meslektaşlarımızın “Sahte reçete düzenleyerek bölücü terör örgütü PKK’ya ilaç gönderdiği” iddiası haber konusu edilmektedir. Tüm bölgeyi kapsayan ve mesleğini onuruyla yerine getiren tüm meslektaşlarımızı töhmet altında bırakan ve adeta linç kültürünü besleyen bu tür haberlerin sistemli bir şekilde artış gösteriyor olması bizleri endişelendirmektedir.
Bizler Türk Eczacıları Birliği olarak, mesleki disiplini korumak için gerekli tüm müdahaleleri gerçekleştirmekteyiz. Bu bakımdan suçlu olduğu kanun karşısında ispatlananlar meslek örgütlerinden de meslekten mene kadar uzanan en ağır cezayı alacaklardır. Gerek halk sağlığını koruyan ve gerekse kamunun yararını aynı değerde gözeten Türk Eczacıları Birliği yönetimi olarak, asla suçluyu ya da suçu savunmak gibi bir tavrımız yoktur. Ancak bilinmelidir ki, suçu ispatlanana kadar kişileri suçlu olarak görmek ve göstermek hukuk kurallarına da aykırıdır.
Tecrübelerimiz göstermektedir ki, bu tip olaylara karışanlar genellikle, yasaya karşı gizli bir işbirliği ile açılmış yani muvazaalı eczanelerdir. Sahibinin eczacı olmadığı böylesi yerlerde, bu tür usulsüzlüklerin ve ilaç suiistimallerinin yapılması mümkün olabilmektedir. Bölge eczacı odalarımızla birlikte muvazaalı eczaneleri tespit ederek, yeni eczanelerin açılmaması için bir dedektif titizliğiyle çaba sarf etmemize rağmen, ne yazık ki yasal yetkilerimiz sınırlandırıldığından tümüne engel olmamız mümkün olamamaktadır.
Değerli basın mensupları,
Henüz soruşturma aşamasında olan ve gerçekliği kanıtlanmamış bu iddiaların basına yansıması karşısında çok ciddi kaygılarımız ortaya çıkmaktadır. Birincisi, bu tür asılsız ve tam olarak araştırılmadan yapılan haberler her şeyden önce, mesleğimizin hem itibarını, hem adını kötülemekte, hem de saygınlığını zedelemektedir. İkinci kaygımız ise, hastalarımızın tedavi sürecinden etkilenecek olmalarıdır. Çünkü, bilinmelidir ki, hastaların tedavi aşamasında en güvendiği kişiler olan eczacıların ve hekimlerin böylesi kirli bir oyunun parçası haline getirilmesi, en fazla hastalarımızı tedirgin edecektir.
Sadece belli bir grup tarafından gerçekleştirilen böylesi bir fiilin tüm eczacılara mal edilmesi kabul edebileceğimiz bir durum değildir. Kaldı ki; ortada böyle bir suçun olup olmadığı da belli değildir. Bir ihbar mektubundan ibaret olan bütün bu iddiaları mesleğimiz adına kesinlikle reddediyoruz. Birlik olarak, eğer ortada gerçekten bir suçlu varsa, yakalanması için her türlü işbirliğine hazır olduğumuzu belirtiyor, yetkililerden bu kişileri kamuoyu önünde en ağır biçimde cezalandırmalarını talep ediyoruz. Bizler de ilaç sahteciliğine karışan herkese karşı bundan önce olduğu gibi bundan sonra da hiçbir müsamaha göstermeyeceğimizi açıkça beyan ediyor, bütün bu sorunların önüne geçilmek isteniyorsa, muvazaalı eczane açılışını engellemek için eczacı odalarımızın yetkilerinin artırılmasının birinci koşul olduğunu yeniden hatırlatıyoruz.
Basına ve kamuoyuna saygıyla duyurulur.