SAYIN GENEL BAŞKANIM ERDOĞAN ÇOLAK
|
|
|
|
|
|
15.06.2010
|
|
|
Balıkesir’de yapılan 37. Dönem Bölgelerarası toplantısındaki kapanış konuşmanızda, yaptığınız bir açıklama, sizin açınızdan çok talihsiz bir açıklama olmuş, şahsımı ve eczacı odamızı ise rencide etmiştir. Sanırım, meselenin mahiyetinin anlaşılması açısından biraz geriye gitmek gerekiyor.
Diyarbakır eczacı odasının başkanlığına yeni seçilmiş ve Ankara’daki 37. Dönem Olağan Genel kurulumuzda bir konuşma yapmıştım. Muvazaalı eczane sorununun Diyarbakır’ımızda farklı boyutlarda olduğunu ve ayrıca bazı eczacıların da muvazaalı eczaneler işlettiğini belirterek önceliğimizin bunlarla mücadele etmek olduğunu ifade etmiştim. Farklı görüşlerimizi de dile getirerek konuşmamı tamamlamıştım.
Konuşmamın içeriğinde söylediğim bazı cümleler, bir kısım meslektaşlarımız tarafından hoş karşılanmamış ve o meslektaşlarımız tepkilerini dile getirmişlerdi. Siz ise, yaptığım konuşmayı bir bütün olarak benimsediğinizi ifade ederek beni tebrik etmiştiniz.
Yaklaşık dokuz aydır Diyarbakır Eczacı Odası Başkanlığını yapmaktayım. Yönetim Kurullarımız ve Komisyonlarımızla beraber, muvazaa sorunu başta olmak üzere bir çok konuda çalışmalarımız oldu. Görev yaptığımız sürede, eczane sayısında artış olmadığı gibi azalma olmuştur. Diyarbakır merkezinde bulunan yaklaşık 51 muvazaalı eczaneyi sık-sık denetlemek suretiyle, bunların 47 tanesini eczane nöbetlerinden çıkardık. Nöbetten çıkaramadığımız 4 eczaneye ise birçok hizmeti vermemekteyiz. Gerçek dışı reçete ve sahte raporlu reçeteleri tespit ettirdik. Diyarbakır’da, bir ilk gerçekleşti ve bu reçeteler ilgili kurumlara bildirildi. Haksız kazanç elde ettiğini düşündüğümüz birçok eczanenin cirolarında büyük düşüşler oldu. Sıraya tabi reçeteler olmasına rağmen ve aylık ortalama 600 bin TL tutarındaki kan ürünü ve diyaliz reçetelerinin %90’nını 6 eczane paylaşmaktaydı. Bu eczaneler ya muvazaalı, ya da muvazaalı eczaneleri de olan eczacıların eczaneleriydi. Yaptığımız çalışmalar ve adaletli bölüşüm sayesinde, şuanda bu reçeteler, sırada bulunan eczacılarca karşılanmaktadır. Muvazaalı eczaneler işleten eczacılar, eczanelerine yeni muvazaalı eczaneler katamadılar.
Yaptığımız vesaire çalışmalar ve özellikle de Ankara’daki genel kurulumuzda muvazaalı eczanelerle ilgili söylediğim şeylerden sonra başımıza gelmedik şey kalmadı. Muvazaalı eczaneler işleten eczacılar Şahsım, yönetim kurullarım, denetçi eczacılarımız ve ayrıca bizlere yardımcı olarak emek veren eczacılarımıza her türlü saldırılarda bulundu. Şikayet edilmediğimiz yer kalmadı. Haklarımızda her türlü dedikodu ve iftiralar türetildi.
Mücadelemiz ve gelişmeler bu şekilde devam etmekteyken, Balıkesir’deki bölgelerarası toplantımıza katıldık. Diyarbakır Eczacı Odası adına bir konuşma yapmak üzere hazırlık yapmaktaydım. Tam da bu sırada eczacı odamız tarafından arandım ve bir haber aldım. Bir üyemizin, bazı eczacı odalarımıza ve Türk Eczacıları Birliğimize bir faks çektiğini öğrenmiş oldum. Bu faksın içeriği hiçbir gerçeği taşımamaktaydı. Faksı çeken şahıs bir önceki dönemin genel sekreteridir. Seçimden sonra, eczacı odamıza hiç uğramamıştır. Bizlerle herhangi bir konuyu paylaşmamıştır. Muvazaalı eczaneleri bizlere karşı kışkırtan bir şahsiyettir. Kendi eczanemi onun da bulunduğu muhite nakletmek istediğimde, birçok boş dükkâna kira vermiş ve bu dükkânların kepenklerini kapalı tutmuştur. Nitekim 500 TL kira ödeyeceğim bir yerde, beni 2000 TL kira vermek zorunda bıraktırmıştır. Özetle; size faksı gönderen şahıs, eczacı odamız ve özellikle de şahsımla husumet içerisindedir.
Nihayet kürsüye çıkarak Diyarbakır Eczacı Odası adına görüşlerimi açıkladım. Saygı çerçevesinin dışına çıkmadan eleştirilerimi yaptım. Konuşmamın son bölümünde bir sitemde bulundum. Kayıtlarda bulunan ve dile getirdiğim cümleler aynen şöyleydi: dedim ki; dün bir masada oturmuş olan birkaç meslektaşım, benden bahsediyorlardı. Şu Sinan ÖZÇELİK nerden çıktı diye… Kulak kabartıp daha fazla dinlemek istemedim. Çünkü bana, bir tartışma ortamı yaratmak yakışmazdı. O arkadaşlara buradan cevap veriyorum. Allah beni, sizleri de yarattığı için yarattı. Ayıplarınızı yüzlerinize vurayım diye.
Sayın genel başkanım: ertesi gün kapanış konuşmanızı yaptınız. Bahsi geçen cümlelerimle ilgili bir açıklamada bulundunuz. Dediniz ki; Sinan Başkan, ayıplarımızı yüzümüze vurmak için yaratıldığını söylüyor. Bak Sinan Başkan, başkaları da senin ayıplarını bize fakslıyor… Bizde bunları açıklayalım mı?
Sayın Başkanım: Açıklama yaparak cevap vermemin mümkün olmadığı ve eczacı odalarımızın başkanları başta olmak üzere bütün camiamızın olduğu bir ortamda böyle bir açıklamayı yapmak, size ve temsil ettiğiniz Türk Eczacıları Birliğimizin ciddiyet ve kurumsal kimliğine yakışmamıştır. Yaptığınız açıklama, benim yaptığım açıklamaya denk düşmemiştir.
1. Hakkımda konuşulan masada, siz ya da Türk Eczacıları Birliğimizin herhangi bir yöneticisi yoktu. Siz, onları kendi temsilciniz olarak mı kabul ettiniz? Onlara verdiğim cevabı kendinize söylenmiş gibi mi kabulleniyorsunuz?
2. Benim de ve sizin de, toplantıda olduğu bir zamanda, hakkımızda çekilen, planlı ve gerçeği yansıtmayan bir faksla ilgili, bir gün sonra kürsüde konuşmanız doğru bir davranış mıdır? Böyle bir yorum ve böyle bir açıklama Türk Eczacıları Birliğinin kurumsal kimliğine yakışıyor mu? Beyefendi ve aydın insan olarak tanımladığımız Erdoğan ÇOLAK’a yakıştı mı?
3. Çıkıp kürsüde açıkladığınız bir konu, daha önce araştırıp doğrulu yada yanlışlığı konusunda emin olmanız gereken konular olmamalı mıdır? Bir günde buna nasıl karar verdiniz? Hem de Ankara’da değil, Balıkesir’deyken. sizi görevinizi yapmaya davet ediyorum. Lütfen bahsini ettiğiniz faksın gereğini yapar mısınız?
Sayın Başkanım: Siz, tespitli bir ayıbım varmış gibi açıklamanızı yaparken, salondaki bir kaç meslektaşımız, adeta aranan suçlu yakalanmış gibi size alkış tuttular. Açıklamanızdan kısa bir süre sonra, iftira içerikli faksı çekenler çok sevindiler. Çünkü siz, faksın gereğini hemen yapmıştınız… Eczacılık mesleğimiz adına, 9 ayda muvazaa’yla mücadele başta olmak üzere bunca mücadeleyi vermiş olan ben ve yöneticilerimiz de açıklamanızla büyük bir moral bulduk (!)… çünkü Sayın Başkanımız, mesleğimiz için yaptıklarımızı ödüllendirmişti. (!) Sağ olun Sayın Başkanım.
Ancak ve lakin şahsım ve Diyarbakır Eczacı Odasını yönetenler iyi niyetlidirler. Hiçbir eczacı odamızın ve hele hele ki Diyarbakır Eczacı Odasının kendi meslek örgütleriyle polemik yaşamasını doğru bulmuyoruz. Sizi biliyor ve tanıyoruz. Bütün meslektaşlarımıza karşı saygılı olmakla beraber, Türk Eczacıları Birliğimizin genel başkanına karşı daha fazla saygılı olmak durumundayız. Art niyetli bir açıklama yapmadığınızdan kesinlikle eminiz. Dolaysıyla şahsınızı ve Türk Eczacılar Birliğimizi sıkıntıya sokacak yorumlarda bulunmak istemiyoruz. Siz sayın genel başkanımızın yaptığı açıklamayı sadece büyük bir talihsizlik olarak değerlendirmekteyiz.
Bilmeniz gerekir ki; Türk Eczacıları Birliğimizi yönetenlerin, bütün eczacı odalarımızın çalışmalarını ve bu çalışmaları yaparken ne tür saldırılarla karşılaşabileceklerini bilmeleri gerekmektedir. Aksi durumda, art niyetli insanlarla aynı paralelde açıklamalar yapmak kaçınılmaz olmaktadır.
Mesleğimiz zor bir süreçten geçiyor. Bunun sıkıntısını ve yoğunluğunu en fazla sizler çekmektesiniz. Her zamankinden daha çok omuz omuza mücadele etmeye ihtiyaç duymaktayız. Çalışma ve gayretlerinizin daha fazla olması gerektiğiyle ilgili yaptığımız eleştirilere daha fazla müsamaha göstermek durumundasınız. Eleştiriler yapıyor olmamız, emeklerinizi görmediğimiz anlamına gelmemektedir.
Diyarbakır Eczacı Odasının yöneticileri, kendi iradeleriyle hareket etmektedirler. Bizler sadece mesleğimizin adamlarıyız. Başkaları tarafından yönlendirilmediğimiz gibi, hiç kimse tarafından sindirilmemiz de mümkün değildir. Bizler için esas olan, eczacılık mesleğine katkı sunmaktır. Başka da hiçbir amacımız yoktur. Temel kriterimiz; Türk Eczacıları Birliğimizi kimlerin yönettiği değil, nasıl yönetildiğimizdir.
Şahsım ve Diyarbakır Eczacı Odanız, her zaman Türk Eczacıları Birliğimizin vereceği pozitif mücadeleyi destekleyecek ancak, eleştirilerini de yapacaktır. Zira, konuşulması gereken yerde susmak, susulması gereken yerde konuşmak kadar çirkindir.
İnancım odur ki; Türk Eczacıları Birliğimiz, sadece alkışlamayı bilen yöneticilerden ziyade, bizim tarzımızdaki yöneticilere daha çok ihtiyaç duymaktadır.
Selam eder, saygılar sunarım. 15.06.2010
Bilgi: Bölge Eczacı Odası
Ecz. Sinan ÖZÇELİK 11. Bölge Diyarbakır Eczacı Odası Başkanı |
|