İLAÇ TAKİP SİSTEMİ SANAL OLDU, STOK BİLDİRİMİ YAPMIYORUZ!

İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğünün resmi internet sitesinde ’Eczacılarımızın ve Eczane Yazılımcılarımızın Dikkatine’ başlıklı duyuruda, Eczanelerce Mal alım bildirimleri yapılması, Mal alım bildirimi yapılırken ecza deposunun GLN numarasının bildirilmesinin zorunlu olduğu ancak ecza deposunun bilinmediği durumlarda sisteme YİNE SANAL olarak belirlenen bir numaranın girilmesi duyurulmuştur.

Sanal son kullanma tarihi ve sanal parti numarasından sonra şimdi de sanal ecza deposu GLN numarası ortaya çıkmıştır. Üstelik meslek örgütlerimizin ısrarına rağmen depoları sisteme dahil etmeyen Sayın Bakanlık,  şimdi de sanal GLN numaraları ile sisteme giriş yapılmasını talep edebilmektedir.

Sahte ilacı takip etmek iddiasında olan İlaç Takip Sistemi’nde kaos derinleşmekte olup sanal bir biçimde işlediği varsayılmakta, sanal bildirimler ve numaralarla çeşitli bildirimler yapılması istenmektedir. Üstelik İlaç Takip Sisteminde sürekli sorunlarla karşılaşıldığından, her gün birbirini tutmayan ve rasyonel olmayan tüm taleplere de yine biz eczacılar muhatap olmaktayız.

TÜM SORUMLULARI UYARIYORUZ!

SANAL OLAN İLAÇ TAKİP SİSTEMİNE İLİŞKİN GERÇEK OLAN TEK HUSUS; SİSTEMİN HİÇBİR ALTYAPISI OLMADIĞI, İŞLEMEDİĞİ VE HER GÜN KAMU ZARARINA NEDEN OLDUĞUDUR.

Bu güne kadar yayınladığı tüm genelge ve duyurulara rağmen İlaç Firmalarına ve Ecza Depolarına söz geçiremeyen İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü, ilacı takip etme işini sadece eczacının üzerinden yürütmeyi amaçlamaktadır. Eczacılarımızın ise böyle bir yükü kaldırması mümkün değildir.

İlaç Dağıtım Kanallarının sistemde yer almaları, İTS’ye ürün alış ve satış bildirimi yapmaları sağlanmadan hiçbir meslektaşımız, sisteme ilaç alım bildirimi yapmayacaktır.

İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğünü sanal çözümler üretmekten, firmaların ve dağıtım kanallarının sorumluluğunda olan uygulamaları eczacıya yüklemekten vazgeçmeye çağırıyoruz.

GEÇİCİ KAREKODLAMA VE STOK BİLDİRİMİ HAKKINDA ÖNEMLİ AÇIKLAMA

Türk Eczacıları Birliği, meslektaşlarımızın ellerinde bulunan karekodsuz ürünlere ait bilgilerin ecza depolarına ulaştırılması ve böylece 2010/39 sayılı genelge uyarınca geçici karekodlama işleminin tamamlanacağı yönünde bir duyuru yapmıştır.

Türk Eczacıları Birliği daha önce de fiyat düşüşleri konusunda bir çalışma başlatmış ve stoklarımızı kendi hazırladığı programa bildirmemizi talep etmiş ve maalesef hiçbir olumlu sonuca ulaşılmamıştı. Daha sonra dağıtım kanalları devreye girmiş ve kendi ürettikleri yöntemle geriye dönük olarak raf zararlarımızın karşılanması hususunda ilaç firmaları ile mutabakat sağlamıştı.Türk Eczacıları Birliği tarafından da kabul gören ve desteklenen bu yöntemle meslektaşlarımızın raf zararları karşılanma yoluna gidilmiş ancak dağıtım kanallarının ve Firmaların gerekli hassasiyeti göstermemeleri nedeni ile raf zararlarımızın büyük bir kısmı karşılanmamıştır.

Bugün itibarı ile karekodsuz ürünler bakımından Türk Eczacıları Birliğince üretilen çözümün yeni bir çözümsüzlük getireceğini tahmin etmek zor değildir.

Diğer yandan daha önce karekodsuz ürünlerin iadesi gerekeceği yönünde duyuru yapan  Birliğimizin yine karar değiştirmiş olduğu da görülmektedir. Birlik tarafından yapılan bu duyuruya yönelik eleştirilerimizi de sunmakta yarar görmekteyiz.

Geçici karekod uygulaması ile ilacın üzerinde biri sanal biri gerçek iki parti  numarası ve biri sanal biri gerçek iki son kullanma tarihi  bulunması nedeni ile GMP koşulları ihlal edilmiştir. 2010/24 sayılı ve 2010/39 sayılı genelgelerle ayrıntıları düzenlenmiş bu uygulamaya karşı Odamızca yasal yollara başvurulmuştur. Bu başvurularla Odamızın eczacıları, mesleğimizin hak hukuk ve menfaatlerini ve aynı zaman da ilacı da koruyan bir davranış sergilediği açıktır. Türk Eczacıları Birliğinin geçici karekod uygulamasına yönelik böyle bir aracılık faaliyetini sürdürmesinden rahatsızlık duyuyoruz. GEÇİCİ KAREKOD UYGULAMASI GİBİ ÇÖZÜM ÜRETİYORMUŞ GÖRÜNTÜSÜNDE ESASEN HİÇBİR ÇÖZÜM ÜRETMEYEN DÜZENLEMELER KARŞISINDA TAVIR ALMAK YERİNE BUNLARA ARACILIK ETMEK; BU DÜZENLEMELERİ MEŞRULAŞTIRMAK ANLAMINA GELMEKTEDİR.

Soruyoruz; eğer ilaçların geçici karekodlanması Firmaların sorumluluğunda ise ve Firmalar bu konuda Birliğimizin duyuruda belirttiği gibi üzerlerine düşen görevi yapmadılarsa bu görevi biz eczacılar mı üstleneceğiz? Birliğimiz bu konuda verdiğimiz hukuksal mücadelenin yanında neden yer almamakta, en azından açılan davalara müdahil olma yolunu neden seçmemektedir? Birliğimiz niçin Firmalara sorumluluklarını ihtarnamelerle hatırlatmak yerine, Firmaların sorumluluğunu bizlerin yerine getirmesini talep etmektedir? Eğer Firmalar mevzuat gereği kendilerine düşen geçici karekodlama işlemini, kendilerine tanınan sürede tamamlamazlarsa sonuçlarına da biz eczacılar değil Firmalar katlanmak zorunda kalacaklardır.

Diğer yandan başarı ile neticelendirilmesi pek muhtemel görünmeyen bazı projelerle ortaya çıkan Birliğimiz,  çözüm üretiyor görüntüsü ile aslında çözümsüzlük üretmektedir.

Sağlık Bakanlığının 2010/12 ve 2010/24 sayılı genelgeler hakkında verilen yürütmeyi durdurma kararlarına rağmen Beşeri tıbbi ürünlerin ambalajlanması ve etiketlenmesi yönetmeliğinde yapılan değişiklikle belirlenen  1.7.2010 tarihinin gerçekçi olmadığını savunan Birliğimiz,bu yönetmeliğe karşı şu ana kadar hangi hukuksal yola başvurmuştur? Odamız, ilaçların son kullanma tarihine kadar  piyasada dolaşımının mümkün olduğuna dair argümanlarla  1.7.2010 tarihinin ve geçici 2.maddenin iptali ve yürütmeyi durdurma talebi ile dava açmıştır.Bu davaları açtığını da web sitesinde duyurmuştur.Türk Eczacıları Birliği niçin bu davalarda yanımızda yer almamaktadır?

Bugün için tek çözüm karekodsuz ilaçların son kullanma tarihine kadar dolaşımına olanak sağlayan her türlü mücadelenin gerek hukuki ve gerekse yasal demokratik zeminde sürdürülmesidir.Çünkü uygulama bu şekilde sürerse daha uzun kullanım süresi olan ilaçların 31.12.2010 da miadı dolacak, daha yakın tarihte miatları sona erecek ilaçların ise yıl sonuna kadar hastaya ulaşması tehlikesi ortaya çıkacaktır.  Bu nedenle geçici karekod uygulaması;  halk sağlığını tehdit eden, kamu zararı oluşturan ve eczanelerde önemli ölçüde ekonomik kayba neden olan bir uygulama olacaktır.

Özellikle belirtmek isteriz ki bizlere yapılan haksızlıklar ve hukuk dışı uygulamalar karşısında ilgili Kurumlara yazı yazmak veya şikayetçi ve dertli üsluplarla  basın açıklaması yapmak gibi yöntemler bugün için etkili olmamaktadır.  Türk Eczacıları Birliğinin sunduğu çözüm, maalesef ki yine çözümsüzlüktür.

İTS nin artık kangren olmuş bir yapıya dönüştüğü, Türk Eczacıları Birliğinin sürece daha aktif müdahalesinin gerekliliği açıktır. Sistemin; sadece biz eczacılar açısından değil ilaç açısından da kaos ürettiği sektörün tüm bileşenlerinin malumudur. Bu anlamda Birliğimizin kaosu geçiştirecek geçici çözümlerin bir parçası ve uygulayıcısı olmasını kabul etmemiz mümkün değildir.

 Tüm bu tespitler ışığında İstanbul Eczacı Odası, 1 Temmuz’da başlayacak uygulamaya karşı aşağıdaki yöntemleri benimsemiştir

1-Karekodsuz İlaçların son kullanma tarihine kadar dolaşımını, tek çözüm olarak görüyoruz. Bu hususta her türlü yasal yola başvurulmuştur.

 

2-Mevzuat gereği geçici karekodlama işleminin tamamlanmasından Firmalar sorumludur. Firmalara bu sorumluluklarını hatırlatan ihtarnameler noter kanalı ile gönderilmiştir. (İlaç firmalarına gönderdiğimiz ihtarname örneği için tıklayınız.)

 

3-Bu ihtarların gereğinin yerine getirilmemesi halinde geçici karekodlama işlemlerini tamamlamayan ve ihmali davranış gösteren Firmalar ve yetkilileri hakkında yasal şikayet yollarına başvurulacaktır. Ayrıca uğranılan zararların da Firmaların sorumluluğunda olması nedeni ile yasal yollara başvurmak açısından gerekli istatistiki çalışmaların başlatılması kararlaştırılmıştır.

 

4-Buna göre meslektaşlarımız geçici karekodlama işlemlerini tamamlamada ihmali davranış içinde olan Firmalarla ilgili her türlü sözlü ve yazılı şikayetlerini 25.06.2010 tarihinden itibaren Odamıza bildireceklerdir.

(Odamızın 212 217 61 91 nolu telefonundan Dahili: 137-190-140 Ecz. Ebru ORAN ve Ecz. Murat GÜMÜŞ’le irtibata geçebilir, yazılı şikayet ve bildirimlerini de yukarıda isimleri yer alan eczacılarımızın dikkatine 212 212 24 71 nolu faksa gönderebilirler)

5-Meslektaşlarımızın, Firmalara Yapılan tüm uyarılara rağmen 1.7.2010 tarihinde geçici karekodlama yapılmadığı için ellerinde kalan ürünlerle ilgili olarak uğrayacakları zararları  her türlü belge,delil ve hazırlanacak tutanakla  tespit etmeleri gerekecektir.   Odamızca, eczanelerimizde bulunan karekodsuz ilaçların tespiti için  Bölge Temsilcilerimiz görevlendirilecek ve bu görevli Bölge Temsilcilerimizle birlikte eczanelerimizde bulunan karekodsuz ilaçlar sayılacak ve tutanakla imza altına alınacaktır.

Tespit edilen bu ürünlerin ilgili İlaç Firmalarınca karekodlu ilaçlarla değişimi yapılmadığı takdirde gerekli hukuk sürecinin başlatılması sağlanacaktır.

6-Son olarak Türk Eczacıları Birliği tarafından ilaç takip sistemine stok bildirimi yapılmamasına dair alınan ve eczacı kamuoyuna açıklanan karar tarafımızca da desteklenen ve sonuna kadar arkasında durulması gereken bir girişimdir.Bu girişim Odamız tarafından ilaç hizmetinde büyük kaos yaratan İlaç Takip Sistemine karşı alınmış bugüne kadarki  en etkili eylem kararı olarak değerlendirilmektedir.Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti bu kararın arkasında sonuna kadar kararlılıkla durmalı ve tüm Türkiye genelinde eksiksiz ve etkili biçimde uygulanması için gerekli hassasiyeti göstermelidir.

İstanbul Eczacı Odası İlaç Takip Sistemine stok bildirmeme eyleminin sonuna kadar arkasında yer alacak ve destekleyecektir.  

Meslektaşlarımızdan sisteme bildirilen stoklarla ilgili ileride hiçbir düzeltme yapmalarının mümkün olmayacağını da dikkate alarak kesinlikle stok bildirimi yapmamalarını ve bizlerden gelecek bilgilendirme doğrultusunda hareket etmelerini rica ediyoruz.

Saygılarımızla.