Bağ-Kur’u yendi, kansere yenildi.
Tedavisi yarım kalan kanser hastası Hurşit İbrahimağaoğlu'nun ilaç parasını ödemeyen Bağ-Kur'a açtığı dava, ölümünden sonra lehine sonuçlandı. Hurşit İbrahimağaoğlu'na 2003 yılında, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nce akciğer kanseri tanısı konur. Biopsi sonuçlarını değerlendiren hastanenin sağlık kurulu, hastanın "yüksek riskli" ve hastalığının "hayati öneme haiz" olduğu sonucuna vararak Teressa adlı ilacı kullanması gerektiğini bildirir. Bu teşhisle birlikte İbrahimağaoğlu'nun önünde yalnız hastalıkla değil, yıllarca prim ödediği Bağ-Kur'la da çetin bir mücadele dönemi açılır. Çünkü söz konusu ilaç, Türkiye'de üretilmediği gibi, ithal de edilmemektedir. Uygulamaya göre, Türkiye'de bulunmayan ve yurt dışından getirilmesi gereken ilaçları hasta, Türk Eczacıları Birliği (TEB) kanalıyla getirtmekte, parasını daha sonra Bağ-Kur'dan almaktadır. Hurşit İbrahimağaoğlu da borç bularak ilaçlarının parasını ödeyip getirtir, iki tertip kullanabildiği Teressa 250 mg tabletleri bir daha getirtemez. Çünkü sadece iki parti ilacın tutarı 15.880.000.000 liradır. Bağ-Kur'un ödemeyi reddettiği bu parayı kişisel olanaklarıyla karşılaması da mümkün olmayan İbrahimağaoğlu tedavisini sürdüremeyince, çareyi dava açmakta bulur. Hastanın avukatı Erdal Doğan, "yasal bir hak" olması ve durumun "aciliyeti" nedeniyle ilk olarak Bağ-Kur İstanbul İl Müdürlüğü aleyhinde Şişli 5. İcra Müdürlüğü'ne başvurarak icra takibi başlatır. Bağ-Kur İl Müdürlüğü borcu reddeder. Avukat Erdal Doğan, şimdi de İbrahimağaoğlu'nun karısı ve çocukları adına "görevi kötüye kullanmaktan" kuruma manevi tazminat davası açmaya hazırlanıyor. Ancak, İbrahimağaoğlu'nun işine yarayamayacak olan bu sonuçlar, varislerinin kısmen tesellisine ve aynı durumdaki hastalara emsal olmaya yarayacak. (BİRGÜN)