Düzenli aralıklarla SGK bazı ilaçları ödeme listesinden çıkarıyor. Geçtiğimiz günlerde, SGK yine aldığı yeni kararla daha önce reçetelere yazılan, yıllarca hastaların ücretsiz alabildiği 52 ilacı daha ödemeyecek. Bunlar arasında kas gevşeticiden ağrı kesicilere kadar birçok ilaç bulunuyor. Bu uygulama zaten alım gücü düşük olan vatandaşın birçoğunun ilaca ulaşmasını zorlaştırıyor.

TİCARET GAZETESİ/ Sağlık Gündemi’ne sürece ilişkin değerlendirmelerde bulunan Tüm Eczacı İşverenleri Sendikası(TEİS) Başkanı Nurten Saydan, 15 Ekim 2021 tarihi itibariyle 52 ilacın geri ödeme listesinden çıkarılması nedeniyle pahalı ilaca göç sürecinin yaşanabileceğini söyledi. Saydan, “52 ilaç geri ödeme listesinden çıkarıldı.  Geri ödemeden pahalı olmayan ilaçları çıkardılar. Ondan ne kadar bir tasarruf olabilir ki… Bu ilaçları da 15 Ekim’e sonra birer kutu ödeyecek. Bu nedenle pahalı ilaca göç yaşanacak. Para pahalı ilaca gidecek.  Biz bunu daha önceki yıllarda da yaşadık. Öksürük şuruplarında bu durumu gördük. Doktor hastası geldiği zaman maddi seviyesini görebiliyor. Cebinden ödeyemeyeceği için ödeme listesindeki ilacı yazıyor. Bu alınan kararlar pahalı ilaca göçü tetikleyecek. İlaçların fiyatları da yükselecek. Bunun önüne geçilmesi için gereken tedbirlerin alınması gerekiyor” dedi.

BAŞKA İLAÇ GRUPLARI DA ÖDEME KAPSAMINDAN ÇIKABİLİR

Bu düzenlemenin bir başlangıç olduğunu başka ilaç gruplarının da yavaş yavaş ödeme kapsamından çıkacağını düşündüklerini belirten Saydan, “Bu şekilde olan kısıtlama asla tasarruf getirmeyecek, sağlık sistemini hastaların defalarca kullanması suretiyle beklenenin aksine başvuru sayısında ve sağlık harcamalarında artışa neden olacak. Nihayetinde ise vatandaşın ilaçlara ulaşımı engellenmiş ve cebinden ilaç için çıkacak olan ücret fazlalaşmış olacak.  Kurum olarak önceki senelerde bu tasarruf modeli öksürük şuruplarında denenmiş olup, uygulamanın sonucunda daha pahalı ilaçların reçetelendiği ve tasarruf değil bir artışın olduğu görülmüştür. Bu yeni ödenmeyecek listesinde yer alan 52 ilaç da pahalı olmayan, birinci ve ikinci kademede fiyatlandırılan ilaçlar olup denenmiş bir yöntemin tekrarında kamunun yararı olmadığını belirtmek istiyoruz” diye konuştu.

“AŞI OLMASI GEREKENLER SAĞLIK BAKANLIĞI SİSTEMİNDE HALA TANIMLANMADI!”

Eczanelere gelmeye başlayan ve SGK ödeme listesinde olmayan grip aşısının fiyatı 85,12 TL olup eczanelerden ücretli olarak verilmeye başlandığına değinen Saydan, devletin karşıladığı grip aşılarının geç geldiğini ve beraberinde önemli sorunlar da yaşandığını kaydetti. Saydan, “Aile Hekimlerinin yaklaşık 100 grip aşısı reçetesi yazma girişiminden ancak 2’si sistem tarafından onaylanıyor. Sistemden dolayı vatandaşlar mağdur oluyor. TEİS olarak belirtmek istiyoruz ki, Sağlık Bakanlığı’nın bir an önce sistemdeki kısıtlamaları kaldırarak her yıl olduğu gibi 65 yaş üstü hastaların tamamına ve kronik hastalığı olan vatandaşlarımıza ücretsiz grip aşısının reçetelenmesini sağlayacak sistemi kurgulayarak sorunu çözmesi gerekiyor. Aşılarını olmak isteyen çoğu yaşlı ve kronik hastalığı olan vatandaşlarımız bu pandemi ortamında aile hekimi ve eczaneler arasında gereksiz yere mekik dokuyor. Bu durum hem salgın riskini artırıyor hem de vatandaşları yorarak zaman kaybetmelerine yol açıyor. Bu belirsiz durum halk sağlığı açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor. DSÖ verilerine göre dünya genelinde her yıl 5 milyon civarında grip vakası ortaya çıkıyor ve bundan kaynaklı ölümlerin sayısı 650 bini buluyor. Bu veriler gösteriyor ki, grip ciddi bir hastalıktır ve risk grubu içerisinde yer alan bireyler yakalandığında ciddi komplikasyonlar gerçekleşebiliyor” diye konuştu.

PANDEMİ DÖNEMİNDE VİTAMİNLERE OLAN TALEP ARTTI

Pandemiyle birlikte gıda takviyelerinin kullanılmasının artmasıyla bu ürünlerin yanlış yerlerden temin edilmesi başta olmak üzere yanlış kullanımına kadar birçok sorunla karşılaşıldığına dikkat çeken Saydan, “Sağlığa ilişkin olan, eczanede olması gereken, eczacı danışmanlığı isteyen ürünler, uluorta

her yerde satılıyor.  Yanlış gıda takviyesi kullanımından dolayı zehirlenmelerden tutun da ölümcül birçok sağlık sorunu yaşayan vatandaşlarımız sık sık basında gündeme geliyor. Dolayısıyla bu ürünlerin hangi koşullarda, hangi ilaçlarla ve hangi dozlarda alınması gerektiğini uzmanların; yani hekimler ve eczacıların kontrolünde kullanılması zorunluluğu artık yadsınamaz bir gerçek” dedi.

“GIDA TAKVİYELERİ GIDA DEĞİLDİR”

Tarım Bakanlığı’nca ruhsatlandırılan ve reklamı yapılarak internet, TV, market ve hatta benzin istasyonları gibi yerlerde hangi koşullarda muhafaza edildiği belli olmayan ve kontrolsüzce satışına izin verilen vitaminlerin bilinçsiz kullanımının büyük riskleri barındırdığını ifade eden Saydan, bu konuda şu değerlendirmelerde bulundu:

“Gıda takviyelerinin gıda gibi değerlendirilip saklanma ve kullanım için özel uyarıların bulunmadığını ifade etmek doğru bir yaklaşım değildir. Örneğin, son dönemlerin sıklıkla kullanılan C ve D vitamini içeren gıda takviyeleri için özel saklanma koşulları ve uyarılar mevcuttur. C vitamini içeren gıda takviyeleri mutlaka 25 derecenin altında bir sıcaklıkta muhafaza edilmeli, buzdolabına koyulmamalıdır. Oysa ki C vitamini içeren gıda takviyesinin C vitamini deposu portakal gibi buzdolabında saklanması suda çözünen efervesan tabletlerde çözünme ve dağılma problemlerine yok açabilir. Kapsül ve tablet formundaki yutulabilir formlarda ise dağılım ve yutma problemlerine sebebiyet verebilir. Unutulmamalıdır ki, C vitamini hem 25 derecenin üzerindeki sıcaklıklarda hem de buzdolabı ısısı olan 2-8 derece sıcaklıkta kontrolsüz saklanırsa yapısında bozulmalar meydana gelir. D vitamini de tıpkı C vitamini gibi son dönemde gıda takviyesi olarak sıklıkla vatandaşlarımızca rağbet görüyor. D vitamini de vücuttaki kan değerinin ölçümü yapılarak kullanılması gerekiyor. Gıda takviyesi olarak vatandaşımızın D vitamin seviyesinin ölçümünü yapmadan, hekim ve eczacısına danışmadan bu tip ürünlerin kontrolsüzce kullanımı uygun değildir. Bu vitaminin gıda takviyesi olsa bile saklanma koşullarına riayet edilmeden eczane dışında satışı fayda yerine zarar getirir ve zehirlenme riskini arttırır. Pandemi sürecinde gıda takviyelerine olan talebin artmasının sahte ürün üretimini tetikleyerek ülkemizde sahte gıda takviyesi satışı da 3 kat arttı. İnternet ve sosyal mecralarda satılan ürünlerin çoğunluğunun sahte ve içeriği bilinmiyor ve bu ürünler insanlarda ciddi sağlık problemlerine yol açıyor. Takviye edici gıda başlığı altında sınıflandırılan vitamin ve mineralleri içine alan bu tür ilaçların Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılarak, kontrol altına alınması gerekir. Bunlar gıda değil ilaçtır ve bulunması gereken yerler eczanelerimizdir ve de eczacı kontrolünde verilmesi gerekir. ”

DEĞER BAZINDA ARTIŞ, KUTU BAZINDA GERİLEME

Türkiye ilaç pazarının 2020’de değerde 30,7 milyar TL’den 47,9 milyar TL’ye yükseldiğini belirten Saydan, kutu ölçeğinde ise yüzde 7 küçülerek 2,2 milyar hacme gerilediğini kaydetti.

Onkoloji ilaçlarının yüzde 14,5 pay ile 2020 yılında pazarda değer bazında en çok satışa sahip olan tedavi grubu olduğunu belirten Saydan, kutu bazında soğuk algınlığı ilaç pazarının yüzde 14, antibiyotik ilaç pazarının yüzde 18, kardiyovasküler ilaç pazarı yüzde 17, ağrı kesici ilaç pazarının yüzde 7, sindirim sistemi ilaç pazarının yüzde 8 artış gösterdiğini bildirdi.

http://www.ticaretgazetesi.com.tr/pahali-ilaca-goc-uyarisi



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat