Bir süredir ilaç firmaları temsilcileri ile siyasi otoritenin bürokratları arasında yürüyen hummalı görüşme trafiği bitti.
İlaç fiyatlarında; avro kuru artışı, kamu kurumu iskontoları düşüşü ve psf si 10 Tl nin altındaki ilaçlara yapılan kademeli zamlar ile ’küçük ölçekli’ bir artış sağlandı.
Sanayicilerin yaklaşımı; ’yetmez ama evet’ biçiminde.
Bunun bir fiyat artışı olmadığını, sürdürülebilir ilaç üretimi için minik bir ’yaşam öpücüğü’ olduğunu düşünüyorlar.
***
Peki, eczacılar açısından reel olarak ne oldu?
İşin ekonomisi açısından yuvarlatılmış rakamlarla şöyle bir hesap yapalım...
SGK, 2016 yılında ilaca 21 Milyar TL civarında bir para ödeyeceğini planlıyor.
Sözü edilen artışlarla sanayicilere üretici fiyatları üzerinden 500 Milyon TL lik bir para verildiği hesaplanıyor.
Bu parayı eczaneden çıkış rakamlarına çevirip, total bütçe açısından eczane cirolarına ve kârlılıklarına yansımasını siz buluverin artık.
Ben şöyle kabaca bir rakam vereyim...
Cirosal olarak yüzde 5 mi? 7 mi?
Galiba ikisinin arasında bir yerde.
Yalnız burada eczane ekonomileri açısından altı çizilmesi gereken bir yalın gerçeklik var...
Perakende satış fiyatları üzerinden 10 TL altı ilaçlarda KKİ düşüşleri yapılacak ya!..
Ki bu kalem ilaçlar kutu bazında tüketimin yüzde 60 ına tekabül ediyor...
O KKİ düşüşleri, doğrudan ya da bildik tanımıyla ’elden’ ilaç satışlarında, eczane ekonomilerine artıdan eksi olarak geçecek.
Parasal karşılığı ne kadardır, onu bilmiyorum.
***
Diğer yandan; vergiler başta olmak üzere yalnızca yılbaşından bu yana tükettiğimiz her şeye ortalama yüzde 20 zam gelmiş. Tabi bu zamlar doğrudan eczane işletme giderlerine de yansıyor.
Ben söylemiyorum. Uzmanlar böyle söylüyor.
Yalnızca asgari ücret artışından kaynaklanan ek yükü muhasebecinize bir sorun isterseniz.
Bundan sonra gelecekleri hiç söylemiyorum.
***
Sonuçta; sanayiciler ’yetmez ama evet’ deseler de şimdilik taleplerini aldılar.
Bakalım bundan sonrası ne olacak?
Geçelim...
***
İçimi bilin istedim...
Hayatımda son günlerdeki kadar hiç isteksiz yazmadım.
Bu yazı da öyle...
Yönetici bir dostum dedi ki, ’’memleket bu haldeyken meslek haklarımızı savunmaya utanıyorum’’.
Doğrusu ben de utanıyorum...
Ülkemin bu halinde, ölümün, öldürmenin hiç yakışmadığı gençlerimiz toprağı yüklendikçe ’’kan damlıyor yüreğime’’...
Nasıl utanmayayım?
İLETİŞİM İÇİN:
https://www.facebook.com/HakanGencosmanoglu
h.gencosmanoglu@eczacininsesi.com
gencosmanogluhakan@gmail.com