Memlekette yer yerinden oynarken...
Eczacı meslek örgütlerine düşen görev, susmak, sinmek, görmezden gelmek değildir...
Eczacı meslek örgütlerine düşen görev; kendilerine yaraşan sözü, yüksek sesle söylemektir.
Eczacı meslek örgütlerine düşen görev; saygınlık ve "ağırlık" iddiasında olan -ki, bana göre de öyle olmalıdır- sivil toplum/meslek kuruluşları olarak, hiçbir "ama" taşımadan, yolsuzlukların açıklığa çıkartılmasını dillendirmek, suçluların cezalandırılmasını istemek, temiz toplum, toplumsal saydamlık, "hukuk" ve adalet talep etmektir.
Bütün meslek örgütleri gibi...
Hukuk ve adalet aramayan mesleğinin hakkını nasıl arayacak?
Bu arayışı hangi zemine oturtacak?
*
Eğer sıradan yurttaşlar olarak, ülkemizde hukukun ve adaletin güvencesinde değilsek...
Eczacılar olarak, meslek haklarımızı nasıl savunabiliriz, meslek haklarımız için nasıl mücadele edebiliriz...
Tut ki, ettik... Etmeye çalıştık...
Bu mücadelenin ne anlamı olur?..
*
Aslında son yıllarda meslek örgütlerinin ülkemizde yaşadığı "ağırlık eksilmesi" nin temelinde de bu yatıyor.
Ülkenin genel gündemine dair sözü olmayan, söz söylemeyen meslek örgütlerinin kendi alanlarına dair sözleri de dinlenmez oldu.
Yaşanan depolitizasyon meslek örgütlerinin içini boşaltıyor.
Sivil toplum örgütleri, gücünü, eleştirel durmasından, sorgulama gücünden ve tabi ki örgütlülüğünden alır.
Demokrasilerde, siyasi iktidarlar, meslek örgütlerinin söz söyleme ve örgütlü bir biçimde sandıkta hesap sorma kudretinden çekinir. Bunun için onları dikkate alır... Almak zorunda kalır.
Çok kabaca "meslek örgütlerimize siyaset bulaştırmayalım" söylemi, örgütlerimizi sisteme entegre etmek isteyenlerin, egemen görüşe koltuk değneği yapmak isteyenlerin görünür söylemidir.
Yanlış anlaşılmamak için altını çizmek isterim...
Elbette bizim söylediğimiz, söylemek istediğimiz, hangisi olursa olsun, bir ideolojinin, bir siyasi partinin arka bahçesini oluşturmuş meslek örgütleri değildir.
Önyargısız bakanlar ne dediğimizi çok iyi anlıyorlardır.
*
Konuya dair son sözüm...
Ülkesinde olup bitene gözünü kulağını kapatanlar, kendi dışlarında kendilerine biçilen kadere razı olmak zorundadırlar.
O kaderin onları götüreceği yer ise yalnızca kederdir.
Ali Atıf Bir Meselesi...
Bir süredir Ali Atıf Bir ile TEB Merkez Heyeti arasında yaşanan tartışmayı izliyoruz...
TEB Merkez Heyeti açısından çok gereksiz bir tartışma olduğunu düşünüyorum.
İlgili herkes bilir ki, sözü geçen insan, ta eskilerden biri OTCciler’in, İlaçta Reklamcılar’ın en cazgır tetikçisidir. Şimdi bir de İnternet İlaçcıları’ nın sözcülüğüne soyunmuş.
O nedenle laf yetiştirmeye çalışmak boş bir çabadır.
Bir kalemde geçilmesini öneririm.
İLETİŞİM İÇİN:
https://www.facebook.com/HakanGencosmanoglu
h.gencosmanoglu@eczacininsesi.com
gencosmanogluhakan@gmail.com
Faks: 0216 574 72 69