Görmezden gelerek yürüyemezsiniz...

Olmaz.

Onun için görelim ve gerçekleri söyleyelim...

TEB Kongresi’ ni baştan sona izledim.

Bizim asla çoğulcu olmayan, çoğulcu olmaya niyeti de olmayan, birbirini dinlemeyen, anlamaya çalışmayan, dahası; ağzını bile açmadan elinin tersiyle iten net bir biçimde ayrışmış bir meslek örgütü yapımız var artık.

Değil demokratik olgunluktan söz etmek birbirine tahammül bile tartışılır hale gelmiş. Öyle görünüyor.

Tüm ülke genelinde olduğu gibi "iktidarsallaşmış", iktidarın ezici gücü karşısında, güce yakın durmaya çalışan, otoriteden yana olan, otoriteye biat etmeye meyilli bir durumumuz var.

Meslek örgütümüz içinde siyasi iktidar (AKP) rüzgarlarının geçmişe göre çok daha güçlü estiği bir iklimimiz var.

Bizim net bir sağlık politikamız yok.

Bizim net bir ilaç politikamız yok.

Bizim net bir "eczacı" politikamız yok.

Geleceğe dair el yordamı ile yürümeye çalışıyoruz.

Bizim geçmişle, geleneklerimizle, ilkelerimizle olan bağımız artık son derece tartışmalı.

***

Her şey konuşuldu...

"Ortaya karışık" şeklinde.

Sistematik hak getire...

Heyecan yok.

Ruh yok.

İnanç yok.

Niyet yok.

***

Kürsüde ki konuşmacı senden değilse ne derse desin "alkış yok".

Yalnızca müstehzi bakışlar var. Konuşmanın başlamasından bitişine değin...

İnançla, samimiyetle kongreye katkı sunmak isteyen yönetici ve delegeler yok muydu? Elbette vardı.

Ancak o genel heyula içinde varlıkları görünemedi. Sesleri duyulamadı.

***

İktidar oldukça güçlenmiş, örgüt içi muhalefet ise oldukça güç kaybetmiş.

Muhalefet, iktidar tarafından artık "iyice takılmaz" olmuş.

Oysa o muhalefet içinde ilaç ve eczacılık adına, meslek örgütümüz adına çok ciddi bir birikim var.

O birikimin hiç "görülmemesi" muhalefetin önemli isimlerini "kırgın" hale getirmiş.

Yazık!

***

Evet...

Kongre, M. Kemal Atatürk’e, Cumhuriyetin değerlerine sahip çıktı.

Ama salonun hiç te küçümsenmeyecek bir kısmı duygunun tavan yaptığı o anlarda oldukça sessiz kaldı. Duruşlarıyla: "Yorum yok!" dediler.

"Her Yer Taksim Her Yer Direniş" sloganları yükseldiğinde de aynısı oldu.

Aynı delegeler yine "Yorum yok!" duruşuna geçtiler.

Kürt sorununa gönderme yapılan konuşmalarda da aynı tablo yaşandı.

Yani memleket gibi...

Ayrışmışız.

***

Adında "BİRLİK" yazması bir meslek örgütünü birlik yapmaz.

Bir meslek örgütünü birlik yapacak şeyler; örgüt içi demokrasi, çoğulculuk, katılımcılık, şeffaflık, farklılıkların sözde değil gerçekten zenginlik sayıldığı, ortak hedefler, ortak heyecanlar, birlikte üretebilmek becerisi ile birlikte üretmek, birbirini dinleyen, anlamaya ve diğerinden düşünsel olarak yararlanmaya çalışan saygın ilişkilerdir.

Peki…

Buradan ne çıkar?

Haydi cesur olalım ve söyleyelim...

İvedi akıllar başlarına toplanmazsa eğer...

Belki akşamdan sabaha değil ama...

Buradan farklı eczacı örgütlenmeleri çıkar.

Dışarıda ki mevcut farklı eczacı örgütlenmeleri de güçlenir.

Yani su akar yolunu bulur.

Gerçek bu.

***

Altını çizmek isterim...

Bu sorumluluk herkesin.

Çok mu köşeli bir yazı oldu?

İnanın...

Gerçekler bu yazıdan çok daha köşeli.

 

(*) Quo Vadis: "Nereye Gidiyorsun?" olarak Türkçeye çevrilen latince bir deyimdir.

 

AÇIK TEŞEKKÜR...

Kongrede beni mutlu eden tek şey, çok sayıda arkadaşım, dostum, meslektaşımla sohbet etmek ve yeni tanışmalar olanağı bulmuş olmamdı.

Üç gün boyunca bana ve yayın kurulu üyesi olan diğer arkadaşlarıma Eczacının Sesi ile ilgili çok güzel şeyler söyleyen, teşekkür eden, önceden tanıştığım, yeni tanıştığım bütün yönetici, delege ve katılımcı meslektaşlarıma bir kez de buradan teşekkür ediyorum. İnanın bizi çok mutlu ettiniz.

Sağolun...

İLETİŞİM İÇİN:

https://www.facebook.com/HakanGencosmanoglu

h.gencosmanoglu@eczacininsesi.com

gencosmanogluhakan@gmail.com

Faks: 0216 574 72 69

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat