Toplumun yaşadığı kutuplaşmayı biz eczacılar da başka bir şekilde yaşıyoruz.

Ve giderek, yaşanan kutuplaşmanın verdiği yara derinleşiyor.

 

6 Aralık’ ta İstanbul Ecza Koop.un 25. Yıl Etkinliği’ ne katıldım.

 
Açılış konuşmalarında söz alan İstanbul Eczacı Odası Başkanı Ecz. Semih Güngör dedi ki:
 
"- Biz istesek de istemesek de, eli kulağında, OTC bağıra çağıra geliyor. Bu durumda tartışıp, ortak bir meslek politikasını ortaya koymamız lazım. Yarın çok geç olacak..."
 
Daha sonrasında Türk Eczacıları Birliği Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak söz aldı, dedi ki:
 
"- OTC’ yi ağzınıza bile almayın. Konuşmayın, yazmayın. Gündeme getirmeyin. OTC gelir... Sonra bizi Yunan’lı eczacılardan beter ederler..."
 
Birisi 7000 üyeli 1 no lu Eczacı Odası’nın Başkanı, diğeri TEB Başkanı.
 
Meslekte iki önemli isim.
 
OTC gibi, eczacılık açısından çok önemli ve gündemde olan bir meselede temelden farklı bakışlar sergilediler.
 
 
İstanbul Eczacı Odası Yönetimi ile Türk Eczacıları Birliği Yönetimi arasında iplerin iyice koptuğu artık bir sır değil. Herkes biliyor.
 
Öyle ki; İstanbul Eczacı Odası Yönetimi daha önce yaptığı açıklamanın arkasında durarak, geçtiğimiz günlerde, Eskişehir’ de yapılan Bölgelerarası Toplantı’ ya yine katılmadı.
 
Bilindiği gibi, İstanbul Eczacı Odası Yönetimi TEB Toplantıları’ na katılmayacağını açıklamıştı.
 
TEB Yönetimi’ ne eleştirilerimi saklı tutarak, İstanbul’ un bu tavrının doğru olmadığını daha önce yazmıştım. Hâlâ doğru bulmuyorum.
 
Her ne olursa olsun "kızdım, katılmıyorum" olmaz.
 
Kaldı ki; TEB Yönetimi, o toplantıların sahibi değil düzenleyicisidir.
 
TEB Yönetimi, eczacıların emanetinin bekçisidir.
 
Tapu, Türkiye’ de ki tüm eczacılardadır.
 
Örneğin; Sayın Güngör o toplantıya gidip Sayın Çolak’ın OTC konusunda ne denli yanlış düşündüğünü anlatmalıydı.
 
Evet, TEB Başkanı OTC konusunda yanlış bir düşünceyi ifade ediyor.
 
Eczacılar, OTC konusunda doğru bir meslek politikasının sahibi olmalıdırlar.
 
Bu doğru meslek politikası da ancak konuşa konuşa tartışa tartışa bulunur.
 
Biz konuşmayalım...
 
Bizim dışımızda herkes konuşsun.
 
Erdoğan Çolak, firmaların OTC alanında yaptığı yatırımları göremiyor mu?
 
Bu insanlar bu yatırımları boş yere mi yapıyorlar?
 
Elbette değil.
 
Uzak bir geleceğin değil, hemen yarının yatırımları bunlar.
 
Yasanın eli kulağında...
 
Kaldı ki; reklamıyla, ürünleriyle fiilen kısmen yürürlüğe girdi bile.
 
Şimdi temel soru şu:
 
"- OTC yasal çerçevesiyle birlikte markete girecek mi, girmeyecek mi?"
 
Biz nerede, nasıl müdahil olacağız?
 
Konuşarak değil de bakışarak mı müdahil olacağız...
 
 
Bir meslek örgütü içinde farklı düşünceler olabilir.
 
Ancak, mesleğin bugününü ve yarınını can damarlarından ilgilendiren konularda, konuşa konuşa anlaşarak  "tek söz" olamazsak ne olacak?
 
Söyleyeyim...
 
"Kurda kuşa yem olacağız..."
 
Gerçi olduk olacağımız kadar ya, neyse...
 
Lütfen bu kutuplaşmayı sonlandırın artık beyler...
 
Hepimize yazık oluyor.
 
 
Yaşamın her alanında, herkesin yalnızca kendisi için demokrasi talep ettiği, kendi demokrasisini "demokrasi" sandığı bir ülkede yaşıyoruz.
 
İşimiz zor...
 
Hem de çok zor.
 
Ama...
 
Yok öyle peşini bırakmak.
 
Düşe kalka...
 
Doğru bildiklerimizi seslendire seslendire...
 
Yürüyeceğiz!..
 
 

İLETİŞİM İÇİN:

https://www.facebook.com/HakanGencosmanoglu
https://twitter.com/HGencosmanoglu
h.gencosmanoglu@eczacininsesi.com
gencosmanogluhakan@gmail.com
Faks: 0216 574 72 69


Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat