Bu sabah Diyarbakır Eczacı Odası Başkanı sevgili Ferat Değer’ le uzun uzun telefonda sohbet ettik.
Dertliydi...
Hem de çok!
Öyle doluydu, öyle ardı ardına anlatıyordu ki, araya girip merak ettiklerimi sormakta zorlandım.
Bölge kötüydü.
Çok boyutlu terör saldırıları, çatışmalar, günlerce süren sokağa çıkma yasakları, ölümler, acı, gözyaşı...
Belli yerlerden binlerce insan göç ediyordu... Yaşama kaygısı ağır basıyordu.
Kan ve ölüm kokusu yine o en bağışlamaz haliyle burunlarda asılı kalmıştı.
***
’Meslektaşlarımıza sahip çıkmaya çalışıyoruz. Bir çok bölgede dışarı çıkamıyor insanlar. İnan, işimiz çok zor’ diyor.
’ İnsanlar perişan, ne sağlık hizmeti?’ derken ah çekiyor.
’Sağlık Ocağı var. Yanında eczane. Ama sağlık ocağında kimse yok ki... Doktor, hemşire hepsi kaçmış. Eczacı ne yapsın?’ diyor.
’Bazı yerlerden binlerce insan göç ediyor. Kaçıyor. O bölgelerdeki eczacılar da perişan’ derken sesi titriyor.
***
Bölgede sağlık ve ilaç hizmeti verilemiyor...
Bölge en şiddetlisinden imdat diyor...
İmdat!
***
’Eczacılar için ne yapılabilir?’ diye soruyorum...
Ardı ardına yanıtlıyor:
- Bir defa olağanüstü olan bu durum açıkça mücbir sebeptir. Yasal hakkımız da var. Bu nedenle bölge eczacılarına hiçbir sınırlamaya tabi olmadan eczanelerini taşıyabilme hakkı verilmelidir.
- Eczacılar aylardır işlerini yapamıyorlar. Bu nedenle meslektaşlarımız yoğun ekonomik sorunla karşı karşıya. Bu bizim dışımızda gelişen bir durum. O zaman bu yükü sektörel olarak herkesin yüklenmesi lazım. İlaç Dağıtım Kanalları bölgeye özel, faiz işletmeden ilaç ödemelerinin vadelerini uzatmalılar... Bu bize bir parça da olsa soluk aldıracaktır.
- Türk Eczacıları Birliği’ ni yanımızda görmek istiyoruz. Türk Eczacıları Birliği, bölge eczacılarına özel kredi vermeli... Bu krediler, bir süre geri ödemesiz ve olabildiğince uzun vadeli olmalı. Bu bizim hakkımız.
Telefonu kapatırken son sözü:
’Bizi duyun! Bizi anlayın!’ oldu.
***
Allahaşkına!
Çok mu zor?
O bölgenin sağlık hizmetsizliğini, yaşananları ve eczacıların yaşadıklarını...
Feryadını...
Bu ülkenin gündemine taşımak!
Devasa bir meslek örgütümüz var...
Türk Eczacıları Birliği ile 54 Eczacı Odası, derli toplu, güçlü bir biçimde Ankara’ da ya da Diyarbakır’ da gümbür gümbür, canlı canlı basının önüne çıkması...
Bunları anlatmak, haykırmak, sahip çıkmak, acılara ortak olmak çok mu zor?
Üstelik bize yakışanı bu değil midir?
Yakışır...
Hem de çok!
***
Ferat Değer diyor ki:
’Bizi duyun! Bizi anlayın!’
Ben de diyorum ki:
’Şimdi değilse ne zaman? Kalbimin bir parçası da sensin Diyarbakır!’
Beni duyuyor musun?
İLETİŞİM İÇİN:
https://www.facebook.com/HakanGencosmanoglu
https://twitter.com/HGencosmanoglu
h.gencosmanoglu@eczacininsesi.com
gencosmanogluhakan@gmail.com