Bilirsiniz, çok bildik bir hikaye ve örneklemedir.

Rivayet odur ki:

Fatih Sultan Mehmet, Bizans’ın kapılarına dayandığında, Bizans uleması ve yöneticileri meleklerin cinsiyetini, cinsiyetlerinin olup olmadığını tartışıyormuşlar.

Onlar tartışa dursun... Fatih, Bizans’ı zapt etmiş.

Şimdi bizimkisi de o hesap.

***

Eylül ayı içinde eczacı odaları kongreleri ve seçimleri (İstanbul ve Tekirdağ hariç) yapıldı.

Kongreler seçim odaklı gerçekleşti.

Siyasi iktidarın sağlık politikaları kimsenin umurunda bile olmadı. Hiç tartışılmadı. En azından bize yansıyan böyle bir şey yok.

Hani neredeyse ilaç ve eczacılık ta hiç konuşulmadı desem yeridir.

Yaşadığımız sorunlara dönük anlamlı çözüm önerileri, geleceğe dair projeler hak getire...

Koy ki bulasın. Olmayacak beylik vaatlere devam.

Diğer yandan...

Demokratik meslek örgütleri olan eczacı örgütlerinin yöneticiliğine soyunmuş insanların memlekete dair iki çift laf etmesi gerekmez mi?

İstisnalar haricinde sıfır.

Hâlâ eczacı örgütlerimizin ülkenin birinci gündem maddesi olan Anayasa değişikliğine dair ne söylediklerini bilmiyoruz. Muamma.

Yalnızca tümüyle kişisel, ekipsel "kavgalar" öne çıktı.

Yani?

Meleklerin cinsiyetleri tartışıldı.

***

Seçim sonuçlarına baktığımızda genel olarak değişen bir şey yok...

Öyle görünüyor.

Bir çok eczacı odasında sessiz sedasız tek listeler onaylandı geçildi. Bunlar mevcut yönetimlerin oluşturduğu adaylık listeleriydi.

Sayıları çok az da olsa "değişmiş gibi görünen" kimi eczacı odalarında kazanan ekipler ise yine mevcut yönetimlerin içinden çıkmış ekipler.

Aslında oralarda da değişen bir şey yok.

***

Peki...

Buradan "eczacı halinden memnun, istikrar istiyor" denilebilir mi?

Dışarıdan baktığınızda böyle okunabilir.

Ancak doğru okumak bu değil, diye düşünüyorum.

Bence eczacı değişim istiyor.

Nabız bu yönde...

Ama...

Bunu genel olarak söylüyorum...

"Al birini vur öbürüne" görüntüsü veren yapıları meslektaşlarımız doğru alternatifler olarak görmüyorlar.

Yanlış olarak gördükleri bir şeyin bir diğer yanlış şeyle düzeltilemeyeceğini biliyorlar.

E, haklılar da...

Dolayısıyla bir de yeni bir yanlışa ortak olmamak için sandığa gitmiyorlar. 

Ya da mevcut yönetimlere yöneliyorlar.

Böylece "değişen bir şey yok" tablosu ortaya çıkıyor.

***

Ne yapmalı?

Sonuç:

1) Meleklerin cinsiyetini tartışmaktan vaz geçmeli. Bu tartışmanın koca Bizans’a hayrı olmamış bize mi olacak?

2) Doğru alternatifleri ortaya koyabilmeli. Değişimin yolu buradan geçiyor.

Sonuç olarak...

Toplumsal mesleki mücadeleler uzun soluklu işlerdir.

Vazgeçmemeli.


İLETİŞİM İÇİN:

https://www.facebook.com/HakanGençosmanoğlu

h.gencosmanoglu@eczacininsesi.com

gencosmanogluhakan@gmail.com

Faks:0216 574 72 69



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat