Dün gece bir TV programında, son dönemde yazdığı muhalif yazıları nedeniyle işsiz kalan gazeteci- yazar Ece Temelkuran’ a soruyorlar:
"Neden şimdiye kadar sessiz kaldınız, olana bitene?"
Çok açık cevap veriyor:
"Kendine dokunulmadıkça hissetmiyorsun. Anlayamıyorsun... Ancak kendine dokundukça gerçeği kavrıyor ve görüyorsun. Faşizm böyle bir şeydir..."
Temelkuran, aslında tam da insanı anlatıyor.
İnsanın o iflah olmaz bencilliğini ve yalnızlığını.
Bedel ödemek ihtimali karşısında yaşadığı yürek ürküntüsünü.
Bencilliği ile kendini yalnızlaştıran...
Kendini yalnızlaştırdıkça koyu karanlıklara gömülen, giderek soluk alamayan, boğulan insanı anlatıyor.
Sahip olduğu en büyük hazineyi, vicdanını susturan, sonra da başka insanlarda vicdan arayan insanı anlatıyor.
Vicdanını susturan insan, gökyüzünden yeryüzüne düşen kar taneleri gibidir.
Kar taneleri, bembeyaz, olanca sevimliliği ve saflığı ile yeryüzüne düşerler.
Sonra eriyerek bir çamur bulamacı halinde şehrin kanalizasyonuna karışırlar. Doğanın yaşadığı en hüzünlü sonlardan birisidir kar tanelerinin erimesi.
***
Derler ki; ekmek ve su olmadan yaşayamaz insan!
Ya adalet ve özgürlük olmadan yaşayabilir mi?
İnsanoğlunun yeryüzü serüveninde bitip tükenmeyen bir arayıştır, adalet ve özgürlük.
İnsanın bu arayışta, bunca yaşanmışlığa rağmen öğrenemediği şey; "ya herkese ya hiç kimseye" gerçeğidir.
***
Şimdi, dünden daha fazla adalet ve özgürlük arıyoruz...
Bir defa daha öğreniyor, daha doğrusu görüyoruz ki; sustukça sıra herkese gelecek.
Dünden daha fazla vicdanlara çağrı yapmak zamanıdır.
Geri dönülemez bir yolun başındayken, o yolun ihanet yüklü olduğunu, acılarla dolu olduğunu görebilmek gerekiyor.
Vicdanlarımızı diğer vicdanlarla bütünleştirip, beslemek gerekiyor.
Seslerimizi ortaklaştırmalıyız.
Bütün acıları, acılarımız bilmeliyiz.
Yaşama ve insana yaraşan her ne varsa hepsini sahiplenmeliyiz.
İLETİŞİM İÇİN:
https://www.facebook.com/HakanGencosmanoglu
h.gencosmanoglu@eczacininsesi.com
Faks: 0216 574 72 69