Sonunda söyleyeceğimi hemen başta söyleyeyim...
Ne taraftan zorlarsanız zorlayın...
İstanbul Eczacı Odası’ nı yöneten iradeyi ve yedi insanı üst üste koyup suyunu sıksanız...
Oradan, Sağlık Bakanlığı’ nca işaret edilen ve yargıya taşınan suçlamaya ilişkin ’’gerçekte’’ bir şey çıkmaz.
İstanbul Eczacı Odası’ nı yönetenler, çok net olarak ’’15 Temmuz darbe girişimine, terörüne’’ karşıdırlar.
Demokrasiye bağlıdırlar.
Nereden mi biliyorum...
E, yıllardır tanıyorum...
Oradan biliyorum.
Kaldı ki; kendileri de bunu kamuoyuna açık bir dille ifade ettiler.
Her Yönetim Kurulu gibi, faaliyetleri, yazdıkları, söyledikleri tartışılır. Eleştirilir. O başka...
Ancak bu konuda netim. Yapılan şey haksızlık. Doğru değil.
Yazanı ve / veya yazanları açısından meramını anlatmakta yetersiz kalan, kağıda özensiz dökülmüş olan bir- iki cümleyi zorlamaya, zorlama yorumlar çıkartmaya çalışmanın hiç gereği yoktur.
***
15 Temmuz darbe girişiminin ardından, İstanbul Eczacı Odası Yönetim Kurulu, 16 Temmuz tarihinde -hemen her siyasi parti, sendika, meslek örgütü vs. gibi- darbe girişimi karşıtı bir açıklama yayımladı.
Açıklamanın içinde, dediğim gibi, meramını anlatmakta aciz kalan özensiz yazılmış bir, iki cümle vardı.
Onlar da gelen tepkiler üzerine, bunu gördüler, o açıklamayı kaldırıp ikinci bir açıklama yayımladılar.
O açıklamada da bir kez daha ’’15 Temmuz darbe girişimine, terör saldırısına’’ karşıtlıklarını çok net olarak ilan ettiler.
Ancak Sağlık Bakanlığı, birinci açıklamadaki bazı cümlelere dayanarak yargıya başvurdu, İstanbul Eczacı Odası Yönetim Kurulu’ nun görevden alınmasını talep etti.
Dava devam ediyor... Sonucunu göreceğiz.
Sağlık Bakanlığı bunu neye dayanarak yaptı?
Varlığını unuttuğumuz, bizim yasamızda (6643 sayılı TEB yasası) bulunan şu maddeye dayanarak:
’’Amaçları dışında faaliyet gösteren oda ve Birliğin sorumlu organlarının görevlerine son verilmesine ve yerlerine yenilerinin seçilmesine, Sağlık Bakanlığının veya bulundukları yer Cumhuriyet Başsavcılığının istemi üzerine, o yerdeki asliye hukuk mahkemesince basit usule göre yargılama yapılarak karar verilir ve dava en geç üç ay içinde sonuçlandırılır.’’
Burada da hukuksal bir gariplik var tabi...
Dava, ’’ amacı dışında faaliyette bulunmak’’ suçlamasıyla açıldı.
Konuya ilişkin açıklama yapmayan kalmadı ki...
Herkes açıklama yaptı.
Üstelik bizim yasamıza göre; Türk Eczacıları Birliği ve bağlı eczacı odaları, memleketi, kamu yararını gözetmek zorunda.
Dolayısıyla, kamu yararını gözeten her alanda faaliyet gösterebilir, açıklama yapabilirler.
***
Şu notu düşeyim, kayıtlara geçsin....
27 Eczacı Odası bir açıklama yaparak Sağlık Bakanlığı’ nın söz konusu davayı geri çekmesini talep ettiler.
Keşke bunu 54 Eczacı Odası yapabilseydi.
Çok şık ve doğru olurdu.
***
Sonuç...
Biz İstanbul Eczacı Odası üyeleri olarak, kongrelerde, ilgili tüm platformlarda, bağıra çağıra İstanbul Eczacı Odası Yönetim Kurulu’ nun eksiğini, gediğini, yanlışını yüzlerine söyleriz.
Ve seçimlerde sandığa düşüncemizi atarız.
Böyle olmaz.
Demokrasiye gönülden inanıyorsak eğer; ’’seçimle gelen seçimle gitmelidir’’.
Bence de, Sağlık Bakanlığı bu girişimini tekrar değerlendirmeli, gözden geçirmeli ve bu davayı geri çekmelidir.
Doğrusu budur.
İLETİŞİM İÇİN:
https://www.facebook.com/HakanGencosmanoglu
h.gencosmanoglu@eczacininsesi.com
gencosmanogluhakan@gmail.com