Nedir bu siyah veya beyaz tutkumuz...
Gerçekten anlamıyorum.
Anadolu deyişiyle ’ya benimsin ya kara toprağın’...
Oysa yaşam böyle bir şey değil.
Güncel gelişmelere, bilimin gereklerine ve insanların ihtiyaçlarına göre geliştirilebilir, yeniden üretilebilir bir şey.
Facebook sayfamdan şöyle bir ileti paylaştım:
’’Bugün, ülkemizde, eczanelerin varlığı için en büyük tehlike eczanelerin gönüllü olarak ’’marketleşmesi’’ dir. Çünkü; eczanelerin temel gücü ’’eczane’’ olmasıdır...Eczaneler savrularak asıl görevlerinden kopmamalıdırlar...’’
Onaylayanlar kadar olmasa da tepkiler de aldım.
Yanlış anlama sonucu tepkiler…
Çok yakın arkadaşlarımdan bazıları bile dediler ki:
’’Sen böyle bakmıyordun ne oldu?’’
Bakışımda bir değişiklik yok.
Aynı şeyi yıllardır söylüyorum...
OTC ilaçlar, beslenme takviyeleri, kişisel bakım ürünleri, insan sağlığını doğrudan ilgilendiren, yaşam kalitesini yükselten tüm ürünler eczanelerden satılmalı ve eczacı buna sıkı sıkıya sahip çıkmalı.
***
Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun/ Madde 1:
’’Eczacılık; hastalıkların teşhis ve tedavisi ile hastalıklardan korunmada kullanılan tabii ve sentetik kaynaklı ilaç hammaddelerinden değişik farmasötik tipte ilaçların hazırlanması ve hastaya sunulması; ilacın analizlerinin yapılması, farmakolojik etkisinin devamlılığı, emniyeti, etkinliği ve maliyeti bakımından gözetimi; ilaçla ilgili standardizasyon ve kalite güvenliğinin sağlanması ve ilaç kullanımına bağlı sorunlar hakkında hastaların bilgilendirilmesi ve çıkan sorunların bildiriminin yapılmasına ilişkin faaliyetleri yürüten sağlık hizmetidir.’’
Eksiği var ama işte bu.
Yoksa üzerine kaç yazı yazdığımı, kaç sunum yaptığımı hatırlamadığım ’ilaç dışı ürünleri’ ve bunların eczaneden satılmasını asla reddetmiyorum...
Tam tersi; hep savundum ve savunuyorum.
Benzetme yerindeyse, ’ilaç dışı ürünler’ eczaneleşmeli, eczaneler marketleşmemeli...
***
Herkesi ’marketçi’ yapabilirsiniz...
Ama herkesi ’eczacı’ yapamazsınız.
Anlatabiliyor muyum?
Gözümüzden kaçmasın... Araştırmalarda, eczacılar en güvenilir meslek gruplarının ilk sıralarında yer alıyor.
Bu çok kıymetli bir şey.
Bu güveni son derece gereksiz, kimseye yararı olmayacak bir ’marketçilik’ hevesiyle boşa çıkartmamak lazım.
Şuna inanalım...
Eczacı ilacı başka ellere verirse diğerlerini haydi haydi verir...
Bunu görebilmek çok mu zor?
Bugün yaşanan sermaye tekelleşmesi ve yoğunluğunda eczacının biricik gücü ’eczacı’ ve örgütlü olmasıdır.
Bir şeye daha inanalım...
Bugün, eczacının eczacılığından ve örgütlülüğünden, o örgütlülüğün tepkisinden çekinmeseler, hiç beklemediğimiz bir gecenin sabahında bambaşka bir ilaç dünyasına, bambaşka bir eczacılık sistemine uyanırız.
Sonuçta, diyorum ki; her ne olursa olsun eczacı ve eczane ’ilaç kokmalı’...
Söylediğim bu.
Bu kadar açık.
İLETİŞİM İÇİN:
https://www.facebook.com/HakanGencosmanoglu
h.gencosmanoglu@eczacininsesi.com
gencosmanogluhakan@gmail.com