Flash Bellek

Hepten tek tipleştik...


Eskiden paneller, açık oturumlar olurdu. En hakikisinden...

Şimdi, ’panel’ diyorlar... 

Bakıyoruz; dört- beş konuşmacı bir de moderatör. Modere eden, sırasıyla isimleri anons ediyor. Sırası gelen cebinden çıkartıp flash bellekini rejiye veriyor.

Ve gösteri başlıyor... 

Ekrana yansıyan yazı ve görseller eşliğinde konuşmacı, gayet aklıbaşında, bilgi temelli, subjektif değerlendirmelere çokta girmeden, ayakta durarak sunumunu yapıyor.
 
Alkışını alıyor , kimseye bulaşmadan oturuyor. Genel olarak konuşmacılar birbirleriyle muhatap bile olmuyorlar (Alınacak olanlar varsa lütfen alınmasınlar ben de aşağı yukarı böyle yapıyorum).

Oysa eskiden böyle miydi? 

Panelistler ellerinde kalem kağıtları, önlerinde notları oturdukları yerden konuşur ve konuşurken bir taraftan da sataşmalara yanıt vermeye çalışırlardı.

Panelistler aralarında tatlı tatlı atışırlar,  tartışırlar hatta bazen ’kavga’ bile çıkardı. 

Ah ahh... Ne güzeldi o ’kavgalar’!..
 
Farklı düşünceler değişik biçimlerde çarpışırlardı. Panellerin, açık oturumların bir lezzeti vardı ki o lezzet ’tartışmaydı’.

Şimdi öyle mi ya? Herkes aynı şeyleri söylüyor... İnansa da inanmasa da. Korkarım yakında herkesin cebinden aynı flash bellek çıkacak.

Dedim ya... Tek tip olduk! 

Çok sevimsiz bir durum!
 
 

Akbank Reklamı

TV’ lerde bir reklam dönüp duruyor.
 
Bu reklam bundan beş- on yıl önce yayınlansa kıyamet kopardı...

Sağlık örgütleri, sivil toplum örgütleri kınama üzerine kınama yayımlardılar...

Bağırırdılar:

’’Hani herkes istediği hastaneye gidiyordu?’’

’’Sağlıkta özelleştirme özendiriliyor’’

’’Sosyal devlet ayaklar altında’’

vb.vb.vb.

Şimdi kimsenin umurunda bile değil!

Reklam filmi kısaca şöyle:

Adam kaza yapmış, her tarafı alçıda hastanede yatıyor. 

Diğer adama diyor ki: 

’’Bana para ver. Hastane masraflarını ödemem lazım’’

Diğer adam diyor ki:

’’Gerek yok. Bankanı ara 10 bin TL. kredi cebine gelsin’’

Adam arıyor... 10 bin TL kredi ’’hakikaten’’ cebine geliyor. Hastane masrafı ödenmiş oluyor.

Evet... Günümüzde herkes istediği hastaneye gidiyor... 

Parasıyla pardon krediyle değil mi? Arıyorsun bankayı para cebine geliyor.
 
Veriyorsun hastaneye yatıyorsun. Ne rahat!

Herkes alıştı bu düzene...
 
 

Barışı Kim İstiyor ki?
 

25 Aralık’ ta Galatasaray Lisesi’ nin önündeydik. Sağlık Meslek Örgütleri, ülkenin Güneydoğusu’ nda yaşanan çatışmaları kınamak, barış talep etmek ve bölgedeki sağlık çalışanlarının güvenlikleri için sokaktaydı... Beyaz zincir oluşturduk. Basın açıklaması yapıldı.

Kimler katıldı? 

İşte ilan edilen o liste:

İstanbul Eczacı Odası, TTB - İstanbul Tabip Odası, Sağlık Emekçileri Sendikası İstanbul Şubeleri, İstanbul Veteriner Hekimler Odası, DİSK Devrimci Sağlık-İş, Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği, Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği İstanbul Şubesi, Türk Psikologlar Derneği...

Kaç üyesi vardır bu örgütlerin? Kırk bin... Elli bin...Yüz bin... 

Hesaplamadım doğrusu.

Biz orada kaç kişiydik?

De ki; yüzelli... Hadi ikiyüzelli olsun... Yoktu ama olsun.

İşte durum bu!

Yoruma gerek var mı?

 
 

Yeni Yılınız Kutlu Olsun...

Ahmed Arif’ ten...
 
’’Öyle yıkma kendini,
  Öyle mahzun, öyle garip...’’

Yeni yılın adına ’Barış’ diyelim... 

Her şey dilediğiniz gibi olsun...
 
Mutlu yıllara...
 
 
 
 
 
İLETİŞİM İÇİN:
https://www.facebook.com/HakanGencosmanoglu
https://twitter.com/HGencosmanoglu
h.gencosmanoglu@eczacininsesi.com
gencosmanogluhakan@gmail.com


Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat