Artık elli yaşımda bir adamım...

Ama yine de içimde yaşatmaya çalıştığım o yaramaz çocuk sayesinde hâlâ bazı şeylere çok şaşırıyorum.

Örneğin...

Önce konuşan, düşüncesini özgürce söyleyen insanları dövüp, kafasını gözünü patlatıp, ağzını boğazını ciğerlerini biber gazıyla dolduruyorlar...

Yetmiyor...

"İçeri" tıkıyorlar.

Sivil toplum örgütlerini, sendikaları, meslek örgütlerini susturuyorlar...

Sonra...

İnsanların ayağına anketçi gönderip "ne düşünüyorsun?" diye soruyorlar.

İşte buna şaşırıyorum.

***

Biliyorsunuz, son yıllarda yönetenler her konuda anketler yaptırıp halkın nabzını tutuyorlar.

Ve açıklıyorlar:

"7 bölgede, 34 şehirde, 3563 denek üzerinde yapılan ankete göre..."

Denek?..

Bu "denek" lafına da çok takığım.

"İnsana" ne oldu?

Ne demek, denek!?

"- Önümüzdeki seçimlerde kime oy vereceksiniz?"

"- Sana ne?"

***

Yaşadığımız dönemin sihirli tanımlaması "algı yönetmek".

Artık politikacılar eskisi gibi inançlarını, düşüncelerini, ideallerini anlatmıyorlar.

İnsanların algılarını yönetiyorlar.

Veriyorlar parayı...

Anket yaptırıyorlar.

Anket sonuçlarına göre "beyanat" veriyorlar.

O sonuçlara göre davranıyorlar.

***

Önce tasarı ortaya atılıyor.

Herhangi bir konuda bütün iletişim kanallarından, TV’ lerden, gazetelerden, internetten yalan bilginin ve oluşturulan kurgunun bombalaması başlıyor.

Papağan korosu gibi...

"Denekler", hiç olmayacak bir şeye akılalmaz bir biçimde inandırılıyorlar.

Sonra ne düşündükleri soruluyor.

"İnanıyoruz" diyor denekler.

"Karaya" "ak" diyorlar topluca.

Ve malum açıklama geliyor...

"Yapılan anketlere göre halk arkamızda..."

***

Ben, anketlere katılmıyorum...

"Onların" sıradan bir deneği olmayı reddediyorum çünkü.

Dilediğim zaman dilediğim gibi konuşuyor, düşüncemi söylüyorum.

Siz de deneyin.

Anketlere katılmayın.

İnanın iyi hissedeceksiniz.

 

İLETİŞİM İÇİN:

https://www.facebook.com/HakanGencosmanoglu

h.gencosmanoglu@eczacininsesi.com

Faks: 0216 574 72 69



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat