Fidel Castro; ’’Sağlık meslekleri ve sağlık meslek çalışanları yüz güldüren insanlardır. Sağlık meslekleri de yüz güldüren mesleklerdir.’’ demiş...


Eczacılar, bir yandan kendilerini sürekli geliştirmek için ’’öğrenirken, ilerlerken’’ diğer yandan da eczacılık mesleğini daha bir görünür kılmaya çalışıyorlar.

Olduğundan daha ’’ileri’’ bir eczacılık hizmeti yalnızca eczacılığa katkı değil ’’daha sağlıklı’’ bir topluma katkı olacaktır.

’’Eskiden’’ eczacılık mesleği ’’ilaç odaklı’’ idi...

Sonra ’’hasta odaklı’’ oldu...

Şimdi ise Dünya Sağlık Örgütü(WHO) eczacılık mesleğini ’’insan odaklı’’ olarak konumlandırıyor.

Elbette eczacının temel görevi ve sorumluluğu, üretiminden saklanmasına, hastaya ’’gereğince ulaştırılmasına’’ kadar ilaç ve ilaca dairdir.

Ancak geldiğimiz noktada; insanların sağlıklı ve kaliteli yaşaması için, koruyucu sağlık hizmetleri, her anlamda kişisel bakım da eczacıların temel görevleri ve sorumlulukları arasında yerini aldı.

*** 

Peki, eczacı hakkıyla bu görevlerini yapabiliyor mu?..

Ya da doğru soru şu:

Sağlık Otoritesi, Devlet, eczacıya bu görevlerini yapabilmesi için gerekli alanı oluşturuyor mu?

Devlet, bir yandan daha sağlıklı bir toplum için çalıştığını iddia ederken bu amaca dönük olarak sağlık hizmetinin temel taşları olan eczacıları yeterince gözetiyor mu?

Hayır!

*** 

Bugün, Sosyal Güvenlik Kurumu(SGK) nun ya da Sağlık Bakanlığı’ nın bir dizi gereksiz işi yükleyerek eczacının zamanını aldığını, alanını daralttığını, bunalttığını kim inkar edebilir ki...

Gittikçe daralan eczane ekonomilerinin, eczacının geliri sabit kalırken sürekli artan eczane işletme giderlerinin, yüksek vergilerin eczacıları oldukça ’’üzdüğünü’’, sıkıntıya soktuğunu ilgili herkes görmüyor mu?

Günümüzde ülkemizde eczacı- hasta, eczacı- hasta yakını ilişkilerinin mutlu olduğunu kim söyleyebilir?

Zaten sağlık okur- yazar oranı oldukça düşük olan ülkemizde, eczacılardan hizmet alan kurumlar(SGK ve diğer kurumlar) olmayacak uygulamalarla eczacılarla hastayı neden karşı karşıya getirir?

Ve en önemlisi...

Sağlık otoritesi neden eczacıyı ’’yok sayar’’?

*** 

Sağlık otoritesi ve tüm ilgili devlet kurumları artık şunu net olarak görmeliler...

Eczacılar, ısrarla ’’gereğince eczacılık yapmak’’ istiyorlar...

Gerekli alt yapının sağlanmasını istiyorlar...

Sorunlarının çözümlenmesini hiç olmazsa en aza indirilmesini istiyorlar.

Bu sağlandığı takdirde görülecektir ki; insanların sağlık değerleri, yaşam kalitesi yükselecek...

Kamu maliyesi kazanacak...

Sağlığın finansmanına oldukça etkili bir kazanım sağlanacak.

*** 

Ekonomik sorunlarla boğuşan...

İlaç anlatması gerekirken ’’muayene ücretini, fiyat farkını, ödendiydi, ödenmediydi vs.vs.vs’’ anlatmak için çaba harcayan...

’’Camına şunu yazamazsın, bunu ödemenden kestim, ısı- nem cihazı alacaksın vs.vs.vs.’’ bunaltılan...

Eczacıların kimseye hayrı olmaz!

*** 

Dönelim sözün başına...

Sağlık meslek çalışanlarının yüzleri güldürebilmesi için önce kendilerinin yüzlerinin gülmesi gerekiyor.

Dünya Sağlık Örgütü’ nün hedeflediği doğrultuda eczacılık yapabilmek için önce devletin üzerine düşen görevleri yapması gerekiyor.

Bir süredir Eczacının Sesi/ Farmazi Akademi’ nin Eczacı Toplantıları nedeniyle tüm Türkiye’ yi dolaşıyorum...

Meslektaşlarımın yüzü gülmüyor.

Bilin istedim.
 

 
İLETİŞİM İÇİN:
https://www.facebook.com/HakanGencosmanoglu
h.gencosmanoglu@eczacininsesi.com
gencosmanogluhakan@gmail.com  


Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat