Bindiğim taksinin şoförüyle sohbet ediyoruz...
Yeri geldi, "ne iş yapıyorsunuz?" diye sordu.
"Eczacıyım" dedim.
Yüksek sesle bir "ooo !.." yaptıktan sonra "hükümet sizi de duman etti be abi..." dedi, yüzünde müstehzi bir ifade...
"Evet, sorma öyle oldu..." diyebildim.
Taksici konuşkan, devam etti:
"Sizin eskiden çok sesiniz çıkardı. Siz de sustunuz. Bir ara gazeteler hep sizi yazardı. Ne zamandır sesiniz çıkmıyor. Bizim mahallede üç tane eczane var. Çok dertliler. Hepsi güzellik kremi satmaya başladı. Bir de o yeni çıkan ilaçlar var. Bitki hapları mı ne... Öyle söylüyorlar. İlaçta para kalmamış... Değişik değişik şeyler satıyorlar..."
***
Geçen gün genel olarak OTC alanında faaliyet gösteren bir firmanın üst düzey yöneticisi olan bir arkadaşımla epeyce konuştuk.
Konu malum... "Ne olacak bu eczacıların hali?"
Şöyle dedi:
"Kısa vadede, sizin için, bireysel çözümlerin dışında çözüm görünmüyor. Uzun vadede ise sizi kurtaracak olan beyaz önlüğünüzdür.
O önlüğe, beyaz önlüğün saygınlığına, güvenilirliğine sahip çıkın. Halk beyaz önlüğünüze saygı ve güven duyuyor. Ama siz bunun yeterince farkında mısınız, ondan çok emin değilim. İlaç sizin işiniz. İlaca sahip çıkın..."
***
Eczaneden satılabilecek ilaç dışı ürünlere ilişkin elbette çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Eczanelerimizde o alanı geliştirmeliyiz. Buna hiç şüphe yok.
Ancak biz eczacıyız.
Bir savrulma içine düşmemeliyiz.
Bizim işimiz ilaç.
Beyaz önlüğe ve ilaca sıkı sıkıya sahip çıkmalıyız.
Önemli bir not: bu bağlamda majistral ilacı da unutmayalım. O alana da gereken önemi verelim.
Ünlü bir siyasinin deyimiyle "tapulu arazimize gecekondu kurdurtmayalım".
Belki de şimdi bir durup yeniden düşünme zamanı...
Hem de "iyice" düşünme zamanı...
Eczacı Erkan Önsel’ in İçeride Unutulmasına İzin Vermeyiz...
Sokakta ki yurttaştan Cumhurbaşkanı’ na kadar herkes uzun tutukluluk sürelerinin toplum vicdanını kanattığını söylüyor.
Ama insanlar içeride yatıyor.
Unutmayın...
Orada, Silivri’ de "bizden" de biri var.
***
Eczacı Erkan Önsel, İstanbul Eczacı Odası eski başkanı, şimdinin İşçi Partisi Genel Başkan yardımcısı.
İstanbul Eczacı Odası’ nda aynı yönetim kurulunda, 1997- 1999 yıllarında birlikte çalışmıştık.
İlk mahkemesini izledim. O iddianameyi dinledim.
Hukukçu değilim ama tutuklanmasına, içeride olmasına aklım yatmadı.
Vicdanım kabullenmedi.
İnsan olarak çok derinden örselendiğimi hissettim.
***
Erkan Abi, onaltı aydan bu yana tutuklu.
Ne kadar yatacağı da belli değil.
Geçtiğimiz Ağustos ayı ortasında abisi Ersin Önsel yaşamını yitirdi.
O çok sevdiği köyüne, Maçka’ ya (Trabzon) bu defa özel izinle ve jandarmaların arasında gitti.
Abisini sonsuzluğa uğurladı.
Çevresinde jandarmalarla.
Herhalde katlanması çok zor bir acıdır bu.
Yine eczacı olan eşi Meral Önsel’ le ara ara konuşuyoruz. Haberlerini alıyorum. İki gün önce konuştuk.
"Herkese selam söyle... Ben iyiyim. Beni merak etmesinler..." demiş.
***
Aslında herkesin bir tarafından içi kanıyor.
Ama...
Çok üzülerek söylüyorum; "korku" elleri, akılları, yürekleri tutuyor.
Vicdanları susturuyor.
***
Sesim duyulsun, karşılık bulsun istiyorum...
Bir gün...
TEB Merkez Heyeti, Eczacı Odaları, Eczacı Örgütleri, eczacılar hepimiz...
Bize yakışanı yapalım...
Bir gün kitlesel olarak Silivri’ de olalım...
Yalnızca TEB Başkanı Erdoğan Çolak’ a değil...
Arkadaşım olan Erdoğan Çolak’ a da sesleniyorum...
Çağrını yap arkadaşım...
Arkanda onurla dizilelim.
"Biz" den olana sahip çıkma erdemini birlikte gösterelim.
"Sahip çıkmama" utancını yaşamayalım.
Vicdanlarımızı Silivri’ nin duvarlarına akıtalım.
Korkunun usul usul vicdanımızı kanatmasına, içimize akmasına, içimizi çürütmesine izin vermeyelim!
Hiçbirimiz bunu hak etmiyoruz.
Biz, her ne olursa olsun, Eczacı Erkan Önsel’ in içeride unutulmasına, unutturulmasına izin vermeyeceğiz...
İLETİŞİM İÇİN:
https://www.facebook.com/HakanGencosmanoglu
h.gencosmanoglu@eczacininsesi.com
Faks: 0216 574 72 69