Facebook’ ta bir fotoğraf paylaştım…
Hemşerilerimin hediyesi olan ve eczanemde asılı duran bir Trabzonspor atkısının fotoğrafı.
Üzerine de şöyle yazdım: Eczanemin başköşesi.
Meslektaşım Ahmet Olgay Altındağ (açık zeminde yazdığı için adını yazmakta sakınca görmedim) yorum olarak fotoğrafın altına şunu yazmış:
“Tüm eczacıların sesi olarak gördüğümüz birinin, eczanesinin başköşesi…”
Hem iyi bir şey söylemiş hem fena iğnelemiş.
“Bu kadar sorunumuz var, biz ne bekliyoruz sen Trabzonsporla mı uğraşıyorsun?” demeye getirmiş herhalde…
Meslektaşımın bu içtenlikli yaklaşımı mesleki olarak ne denli sert ve sorunlu bir dönemden geçtiğimizi göstermiyor mu?
Devam Reçeteleri
TEB Yönetimi, bir süredir devam reçetesi uygulamasının kaldırılması için uğraş veriyor…
Oysa bu uygulama ilaçlarına kolay ulaşması açısından kronik hastalara oldukça kolaylık sağlamıştı. Zaten uygulamaya konulma amacı buydu.
Ama…
Kabul edelim, uygulama bir kesim meslektaşımız tarafından oldukça istismar edildi.
Deyim yerindeyse, “atmaca” meslektaşlarımız “süper takip sistemleri” ile genele reçete bırakmamaya ve devam reçetelerini kendilerinde toplamaya başlamışlardı.
Ve sonuçta uygulamaya meslektaşlarımızın genelinden yoğun bir tepki duyulmaya başladı.
TEB doğruyu yaptı...
Devam reçetesi uygulaması yakında kaldırılacak.
“Ben Eczacıyım!..”
Geçenlerde Merkez İlaç Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Ecz. Mehmet Şapçı’ nın daveti ile bir akşam yemeğine katıldım.
Davetlilerden biri de sık sık TV’ lerde gördüğümüz, dinlediğimiz fakülteden Sayın Hocam Oğuz Özyaral idi.
Yıllar sonra birlikte bir masaya oturduk.
Gerçekten de çok koyu ve keyifli bir sohbet olanağı bulduk.
Bütün akşam boyunca eczacılık konuştuk.
Oğuz Hocam şöyle dedi:
“Katıldığım TV programlarında beni hekim sanıyorlar… Onurla ve yüksek sesle “ben eczacıyım!” diyorum… Eczacılar, gerçek birer koruyucu halk sağlığı uzmanıdırlar. Yerlerini hiçbir şey alamaz. Bunun önemini, vazgeçilemezliğini görmelisiniz. Mesleğimizin kıymetini bilin. Bir dağılmışlık hali görüyorum. Aklınızı başınıza toplayın. Sakın ola ki umutsuzluğa kapılmayın. Bunun hiç gereği yok…”
Hocam durumumuzu ve olması gerekeni iyi özetledi.
Duruşu Olmalı İnsanın…
Bir duruşu, bakışı olmalı insanın…
Omurgası…
Tarafı olmalı.
Nefesi, sesi olmalı...
Böyle olursa saygı görebilir ancak...
"Ortalarda dolaşarak" değil.
Sözümü ortaya atacak değilim.
Sözüm yükselen trende…
Sözüm; “Yeni Türkiye” ’nin “yeni tip” meslek örgütü yöneticilerine…
Sözüm; kendisiyle birlikte temsil ettiği kurumları da saygıdan yoksun bırakanlara…
İLETİŞİM İÇİN:
https://www.facebook.com/HakanGencosmanoglu
https://twitter.com/HGencosmanoglu
h.gencosmanoglu@eczacininsesi.com
Faks: 0216 574 72 69