Balık avlamanın çeşitli yöntemleri vardır...
Suya ağ ya da sepet salabilirsiniz. Bir süre sonra gider sudan çekersiniz. Bahtınıza ne çıkarsa artık.
En yaygını olta balıkçılığıdır. Oltaya bir yem ya da yem taklidi takıp sallarsınız. Balık ’yediyse’ şanslısınız. Bereketli olsun. ’Yemediyse’ balığın şansı sizin şanssızlığınızdır...
Başka türlü yöntemler de vardır elbette...
En radikali ise zıpkınla balık avlamaktır. Kuralları en net olan yöntemdir. Aynı zamanda en risklisi de bu yöntemdir. Suyun altında neyle karşılaşacağınız belli değildir. Elinizde zıpkın, suya süzülür, dalar, kaya diplerinde gizlenmiş balık ararsınız. Bulduğunuzda artık göz gözesiniz. Uygun zamanlama ve doğru atışla tetiğe basarsanız balık sizindir.
Hayat balık avlamak gibidir. Suyun akışına bırakabilirsiniz. Suyun akışından bir şeyler çıkartma şansı elbette vardır. Ama bazen de doğrudan müdahale etmezseniz hayat kaçar... Diğer taraftan doğrudan müdahaleler risk içerir. Risk almazsanız müdahale etme şansı da yoktur.
***
TEB Yönetimi, bir süredir yoğun bir biçimde SGK protokolü görüşmelerini sürdürüyor. Daha doğrusu SGK protokolünün "eczacının ekonomik iyileştirme taleplerine ilişkin maddeleri" ni görüşüyor. Diğerleri yılbaşında halledilmişti.
Benzeri bir çok açıklama var... En son açıklamayı Adana Eczacı Odası Başkanı Ersun Özkan yaptı.
Şöyle diyor:
“Bizzat SGK verilerinden hareketle hazırlanan Eczane Ekonomileri Profil Araştırması’na göre eczanelerin % 63,8’i gibi büyük bir çoğunluğunun ekonomik kırılganlığa sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Eczacıların % 54,8’i kredi kullanmakta; kredi kullanan eczacıların % 66’sı ise sürekli olarak kredi almak zorunda kalmaktadır. Eczacı, eczanesinin ekonomik sürekliliğini sağlayabilmek için borçla yaşamaktadır. Ciro kaybı ile ters orantılı olarak artan eczane giderlerinin eczacı üzerinde yarattığı basınç tahammül edilemez boyutlara ulaşmıştır. Biz eczacılar çok zor ekonomik koşullarda hayatımızı idame etmeye çalışırken kamuoyunda oluşturulmaya çalışılan ilaç zammı haberleriyle ilaç sanayiye verilen yaklaşık 500 milyon TL’lik katkı hükümet tarafından saklanmaya çalışılmaktadır. Eczacı bugün “artık yeter!” deme noktasındadır”
Bu tablo, eczacılar açısından artık bir "kırılmışlık" halidir. Bu çok açık.
O zaman, TEB ve Eczacı Odaları yönetimleri bu hale uygun bir tavır geliştirmek durumundadırlar.
Bu tespitler, hiç kuşkusuz risk alıp radikal bir tavra denk düşer.
Yapılması gereken, artık suya ağ salıp, ağa takılana şükretmek değl, zıpkını alıp suyun altına inmektir.
Deniliyorsa ki; ülke olağanüstü bir durumdan geçiyor...
Verilene razı olalım...
Bunun adı, en hafif tanımıyla- karşı taraf için söylüyorum- oportünizmdir.
Ülkenin bu halinde, bu yangın yerinde, ilaç sanayicilerinin taleplerini karşılayan, Artvin- Cerattepe’ de maden patronlarının çıkarlarını canla başla savunan hükümet, eczacının hakkını hukukunu hakkaniyet ölçüsünde teslim etmelidir!.. Bunun tartışılacak bir yanı yok.
Eczacılar da artık haklarını hukuklarını düzgün bir biçimde savunmalıdırlar!
Ötesi boş laftır.
Gerçekleri görebilmek için üzerine basmanız gerekmez...
Önünüze bakmanız yeterlidir.
İLETİŞİM İÇİN:
https://www.facebook.com/HakanGencosmanoglu
h.gencosmanoglu@eczacininsesi.com
gencosmanogluhakan@gmail.com