İtiraf edelim ki, bu salgın ortaya çıktığında önce devasa bir şaşkınlık yaşadık…

Dünyadan ulusal basınımıza düşen haberler ve bilim insanlarımızın yaptıkları açıklamalar hepimizi dehşete düşürdü.

Çok kısa bir sürede panik, korku, telaş, endişe bütün her şey birbirine karıştı ve yalnızca virüs kapmamaya, yaşayabilmeye odaklandık.

***

İki aylık bir sürede, şimdilerde, düşünceler açılmaya başladı.

Gerçi ne olacağı, salgının nereye evrileceği çok da belli değil…

Ama her ne olursa olsun, gördük ki, yaşam devam ediyor…

Ve yaşayabilmek için yalnızca “koruyucu sağlık önlemleri” yetmiyor.

Salgın ekonomiyi de derinden sarsıyor.

Yüz binlerce insan aşsız, işsiz kaldı.

Ekonomistlerin gelecek öngörüleri “ikinci dalga” gibi…

***

Bu arada ilaç Sektörü’ nden de alarm sinyalleri gelmeye başladı.

Şimdilik, elimizde sağlıklı rakamsal veriler yok…

Ancak konuştuğum kimi sektör yöneticileri, çok ciddi oranlarda “ekonomik kayıplardan” söz ediyorlar.

Eczanenin konumuna göre değişmekle birlikte eczane ekonomilerinde de “kırmızı alarm” durumu var gibi!

Görünen o ki, ekonomik açıdan da önümüzde çetin günler var…

***

Elbette bu anlamda çok şey konuşulacak…

Galiba işin ekonomik tarafında, konuşulacak şeylerin başında yine, aslında gündemden hiç düşmeyen ilaç fiyatları geliyor…

Türk Lirası hızla değer kaybediyor.

Hesap çok açık…

Sağlık Bakanlığı, ilaçta fiyat artışı kararını, daha çok yeni, 18 Şubat 2020 tarihinde açıkladı…

Şöyle:

“ İlaç fiyatlandırmasında 1 (bir) Avro değeri 3,4037 TL’den 3,8155 TL’ye artırılmıştır.”

Karar 19 Şubat 2020 tarihinde yürürlüğe girdi.

Yani, ilaç fiyatlarına % 12. 09 oranında zam yapıldı.

19 Şubat 2020 tarihinde gerçek Avro kuru 6.56 TL idi.

O tarihten bu yana 3 ay bile geçmedi

Bugün, (7 Mayıs 2020) tarihli gerçek Avro kuru 7.85 TL.

18 Şubat tarihinden bu yana Avro kurundaki artış % 19.6

Sonuç…

İlaçta verilen fiyat artışı çoktan eridi, sonuç; yaklaşık eksi % 7.5.

Yeni ilaç fiyat artış tarihlerine ise daha 10 ay (Şubat 2021) filan var…

Buraya kocaman bir soru (?) işareti koyalım.

***

Kısa ve uzun vadeli çözümleri üretebilmek için sakin ama hızlı davranmak gerekiyor…

Duyulmadığı, görülmediği çok belli olan kimi taleplerle çözüm olmayacağını geçmiş deneyimlerimizden biliyoruz.

Daha bugünden, Sağlık Bakanlığı, İlaç Sanayicileri, İlaç Dağıtım Kanalları ve Türk Eczacıları Birliği’ nin katılımıyla bir konsey oluşturulması doğru olur gibi geliyor bana…

Hiç zaman geçirmeden görüşmelere, çözüm yolları, çözümler üzerinde çalışmaya başlanmalı…

Galiba bu konseyi oluşturma görevi de yine Türk Eczacıları Birliği’ ne düşüyor…

 

İLETİŞİM İÇİN:

h.gencosmanoglu@eczacininsesi.com

gencosmanogluhakan@gmail.com

https://www.facebook.com/HakanGencosmanoglu



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat