Ecz. Ayşe ARIK

  

NEURALINK: MATRIX’E BİR ADIM DAHA YAKLAŞIRKEN…

 

" Hiç gerçek olduğunu sandığın bir rüya gördün mü?

Ya o uykudan hiç uyanmasaydın rüya olduğunu nasıl anlayacaktın? " 

 

(Morpheus)

 

2016 yılında San Francisco’da Neuralink adında bir şirket kuruldu, bu şirket Nöroteknoloji alanında çalışacaktı ve Mart 2017 de insan beynine implante edilebilir arayüzleri çalıştığını açıkladı. Kurucusu ise tüm dünyanın yakından tanıdığı Elon Musk.  

Daha şirketin ilk kuruluş yıllarında, Elon Musk ‘Aslında hepimiz Cyborg’uz, tek sorun outputumuzun (yani çıktımızın, cevabımızın) parmaklarımızla sınırlı olması’ gibi açıklamalar yapmış, bazı kesimler bunun için, Musk der Musk yapar, dünya değişecek diye düşünmeye başlamıştı bile. Nitekim 29 Ağustos akşamı, tüm insanlığı tüm o uzak gelecek sandığımız bilim-kurgu filmlerinin ortasına, bir omlet yapma sakinliğinde koyuverdi.

 

Nedir bu Neuralink?

Nörolojik hastalıkların tedavisini hayal ederek yola çıktığı ilan edilen proje, kendi tanımlarıyla insanlarla bilgisayarları birleştiren yüksek hızlı beyin arayüzü. Bu beyin sinyallerini yakalayan arayüz denemeleri 2000 li yılların başından beri yapılıyordu, Neuralink bu süreci ticari anlamda bir ürüne dönüştürmeyi başaran oldu. Ve 100 milyon dolarlık bir yatırımı Elon Musk bu arayüz için bizzat harcadı. İlk hedeflerinde beyin ve omurilik rahatsızlıklarını bu implant ile çözmek olduğunu açıkladı. Hafıza kaybından, aksiyeteye, depresyona, inmeye, görme engeline ve hatta bağımlılığa kadar birçok alanda hizmet vereceğine inanılıyor.

Aslında beynin tüm verilerini, duygular da dahil o implantta toplayarak ve gelen sinyalleri düzelterek tüm problemlerin çözüleceği de iddia ediliyor.’

 

Nasıl implant takılır? 

Beyine deri altı uygulama 1 saatten az bir sürede robotik cerrahi operasyonla ile, genel anesteziye bile ihtiyaç duymadan takılan, sanki kolunuzdaki akıllı saat gibi çalışan minik bir cihazı düşünün. Gece boyunca şarj oluyor. 5-10 m wireless alanı olan, 23 mm x 8 mm boyutunda ve asla görünmeyen bu cihaz, bir cep telefonuna bile datayı kolayca gönderebilecek.

Takılması esnasında beyni tarayan cerrahi robot, minik iplikler gibi beynin doğru alanlarına hiçbir kanama bile olmadan sinyal alacağı telleri dikiyor.

 

 

Gerçekten işe yarıyor mu?

İşte bu bölümde, tanıtımda 3 küçük domuz ile açıklandı. Domuzlara takılan implantlar ile gerçek zamanlı data toplanmasını, domuzların yemek yerken duygu değişimini de ekranlarda canlı gördük.

 

Sadece bulunla kalmadılar, birden fazla implant takılmış bir domuzda ise 2 grafik görüyorsunuz. İşte bu gerçek zamanlı ölçüm ve implanta bağlı bilgisayar tahmininin nasıl örtüştüğünü gösteriyor. Yani ölçümün hassas ve doğru olduğunu da ispatlamış oluyorlar.  FDA de ürünü çığır açıcı cihaz kategorisinde onaylamış görünüyor.

Beyin gibi milyonlarca uyarıyı aynı anda yöneten bir organın, gürültüsünün bertaraf edilip datalardan verilerinin işlenebilmesi için ise cihazın mutlaka yapay zeka ile donatılması gerekiyor. Bu da projenin epey yolunun olduğunu gösteriyor. Epilepsi gibi hastalıklarda gördüğümüz ileti-cevap hatalarını, istenmeyen nöronlarla yapılan yanlış bir etkileşimin ise ne sonuçlar doğurabileceğini ise henüz bilmiyoruz.

 

Yaklaşan tehlike mi? Devrim mi?

Tesla arabanı uzaktan çağırmak (şu anda cep telefonu ile yapılabiliyor), oyun oynamak, yemek siparişi vermek gibi işlemler, icadın en basit meseleleri.

Herkesin aklında büyük soru işaretleri oluşturan bu gelişmede, Elon Musk’un anıları kaydedip tekrar izleyebilme olanağının da mümkün olduğunu söylemesi ise büyük sürprizdi.

En önemli tartışma konusu ise, beynin çıktılarını okuyan sistemin, ters çalışıp beyni yeniden programlamaya açık hale getirip getirmeyeceği. Elon Musk bu konuda çok ciddi güvenlik ve şifreleme kullanacaklarını söylemiş olsa da, teknolojinin insan düşüncesini okuması fikri herkes tarafından sıcak karşılanmayabilir.

Bu bir transhümanizm yani yarı insan yarı robot modellemesi diyenler de var. Tüm hafızan ve yaşanmışlıkların kopyalanıp, beden ölümü sonrası saklanabilir halde olabilir bu durumda. Yani aslında insanlık beyin ölümsüzlüğünü bulma yolunda bir adım atmış görünüyor. Burada oluşturulan komplo teorilerine baktığınızda, belki de o chip fiziksel olarak başka bir bedene takıldığında, o bedende yaşamının devam edebileceği iddialar arasında ya da birinin chipini çalarak onun tüm geçmişini ele geçirmek.

 

Biz sağlık tarafından bakarsak, nörolojik ve psikiyatrik problemleri çözmede bir devrim olduğu açıkça görülüyor. Felçli, görme, yürüme, konuşma vb duyularını kaybetmiş kimselerde, Alzheimer gibi hastalıkların koşullarında tamamen çığır açacak bir teknolojiyi tanıtmış oldular. Bu alanlarda hastaların kullandıkları ilaçların yerini, artık tıbbi cihazlar alacak demektir ki, bu da sektörel olarak büyük değişimlerin olacağını gösteriyor.

Birçok zaman basit sosyal medya hesaplarımızın hatta banka yazılımlarının şifrelerini koruyamıyorken, insan beynini korumanın çok kolay olmayacağını düşünmemiz hiç de absürd değil. İnsanların en büyük kaygısı, takip edilme, yönetilme, beynin programlanması, bir düşüncenin uzaktan yerleştirilmesi gibi konularda devam edecek gibi görünüyor.

 

Yıllar önce izlerken bizi şaşırtan Matrix filminin ya da Black Mirror’ın bir bölümünün tam ortasında kalmış gibi, tüm evrenin zihninin içinde olduğuna inandıran zamanlara her geçen gün biraz daha yaklaşıyoruz. Bilim kurgu seviyorsanız eğer, 2014 yapımı Transcendence (Evrim) filmini de öneririm, tam olarak bu konuyu ele alan filmde, ilk sahnede seyirciler arasında kim var bilin bakalım. Tabii ki Elon Musk!

İnsan sağlığını teknolojik gelişmelerle düzeltirken, hukuki alanda sınırlandırılmalar da paralel olarak mutlaka çalışılmalı diye düşünüyorum, aksi halde teknoloji ve yapay zeka çalışmaları, bir insanla ilgili sınırsız bilgiye erişecek gibi görünüyor.

 

“Gelecek çok tuhaf olacak”

Ben demiyorum, Elon Musk diyor.

 

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat