Uzm. Ecz. Sevil Ağalar ALTINEL 

Hem dünyada hemde ülkemizde çok sık karşılaştığımız ve oranı giderek artan bir sorun olan ağrı, oldukça kompleks kişinin yaşımını zorlaştıran ve yaşam kalitesini düşüren yaygın bir sağlık problemidir.

Üç aydan uzun süren ağrılar kronik, üç aydan daha kısa süren ağrılar akut ağrı olarak tanımlanmaktadır.

Birinci basamak sağlık merkezlerine başvuran hastaların yaklaşık %10-20’si kronik ağrıdan yakınmaktadır.

Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) çok merkezli olarak yaptığı bir araştırmada birinci basamak sağlık merkezlerine başvuran hastaların %22’sinin ağrılarının 6 aydır devam ettiği belirtilmektedir. Gelişmiş ülkelerde bu oran %15‘den %55.2’ye kadar yükselmektedir. Avrupa’da her beş kişiden biri kronik ağrıdan yakınmaktadır.

Türkiye’de AĞRI:  Yapılan çalışmalarla saptanan sonuçlar

  • Ağrı prevelansı % 63.7 olarak görülmektedir.
  • Türkiye’de kadınlarda ağrı insidansı erkeklere göre daha yüksektir.
  • Batı bölgeleri ve kentte yaşayan kadınlarda ağrı daha fazla görülmektedir.
  • Yaş arttıkça ağrı oranı artmaktadır.
  • Hastaların eğitim düzeyleri arttıkça ağrı düzeylerinde azalma olmaktadır.
  • Mevcut ağrıların %44,6 sı  hergün görülmektedir.
  • Mevcut ağrıların  %24,6 sı 4-12 saat sürmektedir.  
  • Mevcut ağrıların %26 sı ise dayanılmaz olarak tanımlanmaktadır.
  • Ağrıların  %76,6 sı kronik ağrılar olarak görülmektedir.
  • Ağrı şiddetinin, yani VAS değerinin 4 ve üzerinde olduğu hastalarda ağrının uykuyu etkilediği görülmektedir.

Ağrı, üst solunum yolu enfeksiyonlarından sonra,  hastayı doktora götüren ikinci en sık yakınmadır.  

Eczanelerimizde de bu durumun yansımasını yüksek ağrı kesici reçetelenme ve talep etme oranları ile görmekteyiz.

Evrensel bir deneyim olan ağrı kavramı International Association for the Study of Pain (IASP - Uluslararası Ağrı Araştırmaları Teşkilatı) tarafından doku hasarı veya potansiyel doku hasarı ile birlikte olan yada böyle bir hasar süresince tanımlanan duyusal ve emosyonel/duygusal deneyim olarak tanımlanmaktadır.

Yaşam süresince kazalar, hastalıklar gibi pek çok farklı nedenlerle ortaya çıkabilen ağrı;

  • Kişi tarafından ifade edilişi ve kişinin ağrı eşiği
  • Yaş 
  • Cinsiyet
  • Altta yatan psikolojik nedenler
  • Vücuttaki lokalizasyonu ve ağrı şiddeti gibi faktörlerden etkilenmektedir.

Bireyin yaşamını olumsuz etkileyen bir deneyim olan  ağrıyı yönetmek kişinin yaşam kalitesi açısından çok önemlidir.

Ağrının en kolay değerlendirme yolu hastaya ağrısının olup olmadığını sormaktır.

Ancak sadece “var ya da “yok” şeklinde değerlendirme yapılması yeterli olmamaktadır. Bu yüzden etkin ağrı yönetiminin ilk basamağı ağrının uygun şekilde değerlendirilmesidir.

 

Visual Analog Skala (VAS)

 

0’dan 10’a kadar numaralanmış bu skalada 0, hiç ağrı olmaması durumunu; 10 ise en şiddetli ağrıyı ifade eder.

Hastanın ağrı değerlendirmesi yapılırken; ağrı algısının kişiden kişiye değişebileceği, herkesin ağrı eşiğinin aynı olmadığı, ağrı algısını sosyo-kültürel durum, eğitim gibi özelliklerin  etkileyebileceği göz önünde bulundurmak önemlidir. 

Birer sağlık danışmanı olan biz eczacılar, ağrı tanısı ve kaynağını belirlemek ve daha iyi ağrı kontrolü sağlayabilmek için aşağıdaki soruları hastamıza yöneltebiliriz. 

  • Ağrı ne zaman başladı?
  • Ağrı lokasyonu
  • Ağrının tarifi
  • Ağrı seviyesi 0-10 arası tanımlama
  • Ağrının artışına veya azalmasına neden olan durumlar
  • Yaşam şekli
  • Hasta tedavi almış mı?
  • Daha önceki tedavilere yanıt?

Bu değerlendirmeleri yaptıktan sonra görüş bildirmek ve tedavi seçeneği sunmak hasta danışmanlığı açısından önemlidir.

Ağrı tipleri çeşitlidir; 

Kronik Ağrı :

Kronik ağrı, akut ağrının tersine mutlaka hasarlı bir dokudan kaynaklanmayabilir. Bir hastalık veya yaralanma düzeldikten sonra da devam edebilir. Tedavi edilemeyen veya tedavi edilmesi zor olan tıbbi bir durumdan da kaynaklanmış olabilir. 

Bazı olgularda kronik ağrının belli bir sebebi yoktur.  Yaygın görülen kronik ağrılar içinde, artritler, bel ağrısı ve başağrıları yer alır.

Kronik ağrı kişiyi zorlayan ve başa çıkılması zor, çaresiz bırakan bir durumdur. Eğer ağrı 4-6 haftadan uzun sürüyorsa mutlaka ağrı konusunda bir uzmana danışılmalıdır. 

Uçucu yağlar kronik ağrıda özellikle anksiyete ve strese yardımcı olurken, ağrı algısını azaltarak uygulanan medikal tedaviye de destek olurlar. 

Akut ağrı: 

Akut ağrıların nedeni genelde bellidir.  Çarpma-vurma gibi travmalar sonucu gelişebildiği gibi, ameliyata bağlı olarak da akut ağrı ortaya çıkabilir.  Çoğunlukla iyileşme ile geçen ağrı tipidir.

Doku kendini iyileştirince ağrı da geçer. Ama akut ağrılar yeterli ve doğru tedavi edilmezse kronikleşebilir.

Eklem ve Kemik ağrıları:

Eklem ve kemik ağrılarının doğal yaşlanma, kaza ve travmalar gibi birçok nedeni bulunmaktadır.  Bu tip ağrılar daha çok orta yaş ve üstünde sıklıkla rastanmaktadır.  Yaş aldıkça kemik yoğunluğunda azalma, eklem yerlerinde doku azalması gibi birçok değişiklikler sonucu ortaya çıkmaktadırlar.

Kas ve Adele ağrıları:

Kas ağrısı (miyalji) şiddeti değişebilmekle birlikte genelde daha hafif ağrılardır.  Çoğu kas ağrısı genellikle birkaç gün içinde kaybolabilir fakat bazı kas ağrıları aylarca geçmeyebilir.

Modern yaşam şartlarında hareketsiz bilgisayar karşısında oturma, stress, gerginlik vs nedenler başta olmak üzere kas ağrısı, özellikle boyun, sırt bölgesinde yoğun olarak görülmektedir.

Ağrı genellikle, bir veya birkaç kas bölgesinde lokalize olmasına rağmen, daha yaygın olabilir. Kişinin hareketini zorlaştırabilir.

Kas ağrılarının en sık nedenleri; gerginlik, stres, aşırı kullanım veya küçük yaralanmalardır.

Fibromiyalji:

Fibromiyalji , yaygın kas iskelet sistemi ağrısı, uyku bozukluğu ve yorgunluğun çoğu kez birlikte bulunduğu kronik ağrı sendromudur. Fibromiyaljili kişilerde irritabl barsak sendromu, kronik baş ağrısı, depresyon, anksiyete, huzursuz bacak sendromu, temporomandibular disfonksiyon, kronik yorgunluk sendromu ve irritabl mesane sendromu gibi bazı semptom ya da sendromlara sık rastlanmaktadır.

Genel polikliniklere başvuruların %5–6’sını, romatoloji polikliniklerine yeni başvuranların   %10-20 sini fibromiyaljili hastaları oluşturmaktadır.

Yapılan çalışmalar, ağrısı olan kişilerin %33’ünün ağrı nedeniyle ilaç kullandığını göstermektedir. 

Kullanılan ilaçlar; ağrıya yönelik doktor reçeteleri, danışman eczacının tavsiyesi, evde olan ilacın kullanılması, dost ve arkadaş tavsiyesi olarak görülmektedir.

İlaç tedavisi dışında, ağrı ile başetme yöntemleri :

Fizik tedavi

Masaj

Sıcak/soğuk uygulama

Transkutanöz elektriksel sinir stimülasyonu

Egzersiz

Dikkati başka yöne çekme, gevşeme

Meditasyon

Müzik terapisi

Refleksoloji

Hipnoz

Aromaterapi

Terapötik dokunma

Masaj ve akupunktur

Bu seçenekler nonfarmakolojik ağrı tedavisinde etkili uygulamalar olarak görülmektedir.  

Yurtdışında huzurevlerinde yaşayan yaşlılarda yapılan bir çalışmada yaşlıların ağrı yönetiminde nonfarmakolojik yöntemleri sıklıkla kullandıkları saptanmıştır.  

Aynı çalışmada, huzurevinde yaşayan yaşlı bireylerin %79.3’ünün ağrılı bölgeye/bölgelere masaj, %37.8’inin ise stresi kontrol altına almak için yardımcı yöntemleri – birisi ile konuşma, solunum egzersizi, ağrılı bölgeye soğuk-sıcak uygulama   gibi yöntemleri kullandığı saptanmıştır.

Ağrının şiddetli olması, sık aralıklarla tekrarlaması, analjezik tedaviye istenen cevabı vermemesi, geçmişteki olumsuz ağrı deneyimleri bireyde anksiyete yaratabilmektedir.

Ağrı sendromlarında, anksiyete ve anksiyeteye bağlı uyum güçlükleri sıklıkla görülmektedir.

Kronik ağrıya, depresif semptomlar daha sık eşlik ederken, anksiyete bozuklukları daha çok akut ağrılarda görülmektedir.

Yaygın anksiyete bozukluğunda, kaygı-huzursuzluk, kas gerginliği, ağrılar, motor gerginlik, irritabilite, tepkilerde aşırılık, uyku bozukluğu, darlık hissi, çarpıntı, terleme, ağız kuruluğu, ateş basması gibi bulgular belirgindir.

Kronik ağrı ile anksiyete, depresyon ilişkisi klinik çalışmalarla bilinmektedir.

Yapılan çalışmalarda hastaların yaklaşık %74.4’nün ağrıları olduğunda; ağrı kesici ilaç tedavisi yanında sağlık danışmanlarından psikolojik destek, egzersiz, fizik tedavi, masaj, gibi non-farmakolojik önerileri bekledikleri görülmektedir.

Birçok durumda ağrı kontrolü veya ağrının azalması veya tolere edilebilecek duruma gelmesi farklı teknikler ve yaşam şekli değişikliği ile sağlanabilir.

Yaşam Şekli Değişikliği:  Yaşamdaki çok basit değişiklikler ile ağrı oluşumu engellenebilir veya azaltılabilir.

Örneğin; Kilo kontrolü, sağlıklı beslenme, sigarayı bırakma gibi. 

Kilo problemi, eklem ve adelelerdeki baskıyı arttırarak ağrının artmasını etkiler. Ayrıca eklemlerde dejeneratif değişikliklere yol açar.

Çalışmalar, sigara kullananlarda daha fazla ağrının görüldüğünü, düşük oksijenlenme ve dolaşım bozukluğu nedeni ile doku ve adelelerin daha geç iyileştiğini göstermektedir.

Egzersiz, Streching (Esneme) ve Adele Güçlendirilmesi:

Birçok kişi egzersiz yaptığında ağrılarının azaldığını görmektedir. Egzersiz vücutta serotonin salgılanmasını arttırırken aynı zamanda adele güçlenmesini sağlayarak ağrı kontrolünde etkili rol oynamaktadır.  

Hafif germe/esneme/stretching eklem ve adelelerin gevşemesini rahatlamasını sağlamaktadır.

Ayrıca yüzme ağrı tedavisinde etkili ve güvenli bir yöntemdir.

Düzenli egzersiz, adele ve kemik yapısını güçlendirirken, genel vücut duruşunu düzeltir.  Ayrıca vücudun sakatlanmasına karşı da koruyucu etki gösterir.

 4

 

Stres Azaltılması:

Stres ağrıyı tetikleyici bir faktördür. Adele kasılmasını ve gerginliğini arttırır. Stresin azalması veya yok edilmesi ağrının azalmasında etkili rol oynar.  

 

Aktif Yaşama Katılım:

Kronik ağrıda en önemli stratejilerden biri sağlıklı ilişkiler kurmak ve kişinin sosyal /fiziksel aktiviteleridir.  

Çalışma, hobiler, sosyal etkinlikler ağrı algılamasını değiştirebilir.

 

İlaç Kullanımının Doğru Uygulanması:

Ağrı tedavisinde, ilaç reçetelenmiş ise, doz ve uygulamanın doğru yapılması önemlidir.  Bir çok hastada   doğru süre ve dozda reçetelenen ilacın kullanılmadığı, ağrı azaldığında veya tedavi bitmeden ilacın bırakıldığı   veya verilen ilacın bir iki kullanım sonrası ağrı geçmedi diye kesildiği veya değiştirildiği gözlenmektedir.

Ağrı tedavisinde aromatik yağlar:

Aromatik yağlar tarihin ilk çağlarından beri sağlık problemlerinde kullanılmıştır. 

Uçucu yağların özellikle kronik ağrı, artrit ve siyatik ağrıları ve fibromiyaljide ağrıyı azaltıcı destekleyici etkileri bulunmaktadır. 

Aromaterapinin yararları ile ilgili  çoğu araştırmaya baktığımızda, aromaterapinin depresyon, anksiyete, kas gerginliği, uyku bozukluğu, mide bulantısı ve ağrıyı yönetmek için kullanımına odaklandığını görmekteyiz.  Son yıllarda ise özellikle COVİD sürecinde  antiviral etkileri ile gündeme gelen aromaterapi, tedavide bütüncül yaklaşımın bir parçası olarak ortaya çıkmaktadır.

Ağrı üzerine olan çalışmalar, aromaterapinin  olfaktör stimülasyonunun , ağrıda azalmaya ve ayrıca nabız, kan basıncı, cilt ısısı ve beyin aktivitesi gibi fizyolojik parametrelerin değişmesine neden olabildiğini göstermektedir. Son zamanlarda aromaterapi, ağrı yönetimine yönelik entegre, multidisipliner bir yaklaşımın parçası olarak ortaya çıkmaktadır. Aromaterapinin, dokunma ve koku alma etkileri yoluyla parasempatik yanıtı arttırarak, ağrı algısını değiştirdiği ve derin gevşemeyi teşvik ettiği görülmektedir.   

Uçucu yağları ağrı tedavisinde özel yapan nedir?

Aromaterapinin ağrı tedavisindeki etkisi birçok faktöre bağlı olduğu düşünülmektedir. Uçucu yağlarda genellikle analjezik ve antienflamatuvar etki birlikte görülmektedir.

Uçucu yağlar çok küçük moleküller olduklarından ciltten hızla penetre olarak ağrılı bölgede dolaşımı arttırıp, oksijenlenmeyi hızlandırırak enflamasyonu azaltırlar.

Bazı uçucu yağlar ise rubefiyan etki göstererek dolaşımı arttırılar, bu şekilde hasarlı bölgede kanlanmayı arttırarak etki ederler.

  • Uçucu yağların kompleks yapısı beyinde hafıza ve rahatlama üzerinde olumlu etkiler oluşturur.  
  • Uçucu yağların, nörotansmitterler; dopamine, seratonin ve noradrenalin reseptör düzeyinde etkileri bulunmaktadır.
  • Birçok çalışma, uçucu yağların antinosiseptif ve moleküler mekanizma üzerinde etkileri olduğunu göstermektedir.
  • Nitrik oksit sentezi ve oluşumunu azaltıp, dokuda birikimlerini önledikleri görülmektedir…
  • Aromatik karışımlar ağrı üzerinde etkili olurken, kas gevşemesini de sağlarlar.
  • Ağrılı bölgede dolaşımı arttırıp oksijenlenmeyi hızlandırırlar.
  • Enflamasyonu azaltırlar.
  • Anksiyete ve stres üzerine etki ederek ekstra fayda sağlarlar.

Örneğin;

Karabiber uçucu yağı; ağrılı kaslarda kullanıldığında ağrıyı azaltırken aynı zamanda uygulama alanında kan dolaşımını arttırak ağrıya neden olan enflamasyonu da azaltıcı etki gösterir.

Bunun dışında başağrılarında sıklıkla kullanılan Lavanta yağı stress ve anksiyeteyi de azaltarak   ağrının hafiflemesine yardımcı olur.

Stress ve uyku bozukluğu aslında birçok ağrının ve sızının altında yatan nedenlerdir. 

Vücut ve ruhu birbirinden ayrı olarak düşünmek imkansızdır.  Ruh ve beden bir bütün olarak değerlendirilmelidir. 

Aromaterapide ruh ve beden bir bütün olarak değerlendirilir ve geniş kapsamlı bir bütünlük üzerinden iyilik/tedavi amaçlanır.

Ağrı tedavisinde uçucu yağ kadar kullanılan sabit yağda büyük önem taşır:

Seçilen sabit yağın, ağrı tedavisinde etkili bir yağ olması tedavinin başarısını arttırır. 

Endikasyona uygun sabit yağın seçimi aromaterapide uçucu yağ seçimi kadar önem taşımaktadır.

Sızma zeytinyağ - Olea europae

Geleneksel tıpta zeytinyağı, ağrı kesici etkilerinden dolayı oral ve topikal olarak kullanılmıştır. Saf sızma zeytinyağının içeriğinde bulunan Oleocanthal, doğal fenolik bir bileşiktir.  Terapötik etkinliği birçok kronik enflamatuvar hastalıkta gösterilmiştir. Oleocanthal, güçlü bir ağrı kesicidir.  İbuprofen gibi etki eden doğal bir bileşiktir.    

Hint Yağı - Ricinus communis

Hint yağı içeriğindeki risinoleik asit ve doymamış yağ asitlerinden dolayı çok güçlü nemlendirici ve antimikrobiyal etki gösterir. Özellikle egzema, dermatit, ciltteki kızarıklıkların rahatlamasını sağlar.  

Anti-enflamatuar etkisi nedeni ile artrit ağrılarında, enflamasyonda ve kas ağrılarında   masaj yağı olarak kullanılır.


 

Hint yağının neredeyse % 90'ını oluşturan risinoleik asidin analjezik ve antienflamatuvar özellikleri   yapılan çalışmalarda görülmektedir. Hint yağının bu özelliği lenfatik sistem üzerindeki dekonjestan etkisinden kaynaklanmaktadır.

Vücudun her yerinde geniş bir ağ oluşturan lenf damarları, dokulardan atıkları toplar ve eliminasyon için kana taşır. Bu damarlarda tıkanıklık ve toksik atık birikimi, eklem ağrısı ve enflamasyona neden olan artrit gibi bir çok hastalıkta rol oynar.

Artrit ağrılarında, karabiber veya  hint biberi (Cayenne ) yağlarını    hint yağı ile karıştırarak lokal ağrılarda  kontrol sağlanabilir.

Ayrıca adele ve eklem ağrılarında gazlı bez hint yağı karışımına batırılıp sıkıldıktan sonra kompres şeklinde uygulanabilir. 

Sarı Kantaron- Hypericum perforatum

Türkiye’de Sarı Kantaron olarak bilinen, halk arasında ise genellikle birbirdelik otu olarak adlandırılan hypericum perforatum Yurt dışında “St. John’s Wort” olarak isimlendirilmektedir. 

Hypericum infüzyonu için, bitkinin çiçeği iyi kalitede zeytinyağında, güneş ışında bir kaç hafta bekletilerek hazırlanır. Bitkinin güneş ile reaksiyonu sonucu hypericin türevlerinden ; hyperforin, ksantonlar, flavonoitler içeren karışım olan  kırmızı renk açığa çıkar.

Hypericum türleri dünyanın birçok yerinde yara iyileştirici ve yatıştırıcı etkilerinden dolayı yüzyıllardan beri tedavi amaçlı olarak kullanılmaktadırlar.

H. perforatum bitkisinin siyatik ağrılarının giderilmesinde kullanılabileceği ilk kez Dioscorides tarafından rapor edilmiştir. Antik çağardan beri geleneksel olarak miyalji, siyatik, doku ve sinir harabiyeti durumlarında H. perforatum bitkisinden hazırlanan formülasyonların kullanıldığı bilinmektedir.

2010 yılında yapılan randomize, çift kör klinik deneylerde sezaryen operasyonu geçiren 144 kadın hastaya H. perforatum içeren krem uygulandığında ağrı seviyelerinde belirgin oranda azalma olduğu görülmüştür.

Son dönemlerde yapılan bazı klinik çalışmalar H. perforatum bitkisinin nöropatik ağrıda da kullanılabileceğine dair sonuçlar vermektedir.

Arnika yağı–Arnica montana

Arnika topikal olarak kullanımda, içeriğinde bulunan seskiterpen laktonlara bağlı olarak antiflojistik, analjezik ve antiseptik etki göstermektedir.

Arnika yağı, subakut ve kronik eklem rahatsızlıkları, kas eforu sonrası ağrı ve yorgun kas sendromlarında haricen kullanılır .

Topikal olarak küçük yaralanma ve kazalar sonucu oluşan ağrı ve enflamasyonda, morluklar, ekimoz, hematom gibi durumlarında da etkilidir.

Ağrı tedavisinde kullanılabilecek uçucu yağlar:

Lavanta uçucu yağı- Lavandula angustifolia

Hafifçe tatlı kokulu lavanta uçucu yağı, aromatik dünyanın baş oyuncusudur.  Etki spektrumu, düşük yan etki insidansı ile geniş bir kullanım alanına sahiptir.  Migren tipi ve gerginliğe bağlı baş ağrılarında ilk sıralarda önerilen uçucu yağlardandır.

İnhalasyon olarak kullanıldığında rahatlatıcı ve ağrı hafifletici etkisi bulunmaktadır. Ayrıca ağrı nedeninin altında yatan stress ve anksiyete gibi sorunların da azalmasını sağlayarak ağrı kontrolünde destek sağlamaktadır.

Lavanta uçucu yağı inhalasyon yolu ile kullanılabildiği gibi hızlı etki istendiği durumlarda bir iki damla dilue edilmeden direkt boyun ve alın bölgesine masaj yapılarak da uygulanabilir.

Çeşitli enflamatuvar hastalıkların tedavisinde kullanımı vardır. Romatizma ağrılarını dindirici özelliğe sahiptir. Anksiyete ve huzursuzluğun semptomatik tedavisinde rahatlamayı sağlamak için  inhalasyon tedavisi şeklinde kullanılır.

2012 yılında lavanta uçucu yağının migren ağrısı etkisi üzerine yapılan bir çalışmada; lavantanın inhalasyon yolu ile uygulanmasında migrene bağlı baş ağrılarında etkili olduğu ve migren ağrısının şiddetini azalttığı görülmüştür.

2013 yılında yapılan bir araştırmada bademcik ameliyatı sonrasında lavantanın ağrı kontrolüne yardımcı olduğu görülmektedir. Bademcik ameliyatı sonrasında lavanta uçucu yağı koklatılan çocuklarda ameliyat sonrası uygulanan günlük parasetamol dozunun azaldığı gözlemlenmiştir.

2015 yılında yapılan bir araştırmada, lavanta uçucu yağının masaj yolu ile uygulanmasının reçeteli ürünler kadar ağrı ve enflamasyonda etkili olduğu görülmüştür.

Papatya uçucu yağı -Anthemis nobilis ve Matricaria chamomilla 

Roman papatya yağı Anthemis nobilis ve Alman papatya yağı ise Matricaria chamomilla analjezik etkili uçucu yağlardır. Adele ve eklem ağrılarında kullanılabilir. 

Karminatif etkilidir. Karın bölgesinde oluşan gaz şikayetlerinin azalmasına yardımcı olur.

Roman papatya daha yumuşak etkiye sahiptir.  Özellikle küçük çocuklarda karın bölgesinde gaz nedeni ile oluşan ağrı ve huzursuzlukta etkilidir.  Ayrıca strese bağlı ağrılarda kullanılabilir.

Alman papatyası, karekteristik koyu mavi rengini veren kamazulen içermektedir.  Kamazulen anti-enflamatuvar etkilidir.  Sırt ağrıları, adet (PMS) ağrılarında etkilidir.

Ne yazık ki Alman ve Roman papatya uçucu yağları oldukça pahalı olduğundan ülkemizde pek kullanılamamaktadır.

Zencefil uçucu yağı-Zingiber officinale

Zencefil daha çok sindirim sistemi rahatsızlıklarında gözde olan bir yağ olması dışında etkili bir ağrı ve enflamasyon gidericidir.

Zencefil rizomları prostaglandin ve lökotrien sentezini inhibe eder. Ekstratının TNF yapımını inhibe ettiği gösterilmiştir.  Antienflamatuvar ajan olarak romatik ve kas rahatsızlıklarında kullanılır . Romatizmada zencefilden hazırlanmış sargılar kompres olarak kullanılabilir. Zencefil sargısı bütün vücudu ısıtır, eklem hareketliliğini arttırır ve ağrıyı azaltır. Bu nedenle kronik eklem rahatsızlıklarında kullanılabilir.

Miami üniversitesi artrit derneği, yaptığı çalışma sonucunda zencefil ekstresinin özellikle artrit hastalarında sertlik, ağrı ve enflamasyonu gidermede non-steroid antienflamatuvarlar kadar etkili olduğunu bildirmiştir.

2001 yılında yapılan bir çalışmada zencefil yağının, artrit hastalarında eklem ve dizlere uygulanarak ağrı giderici etkisine bakılmıştır. Çalışmaya katılan hastaların yarıdan fazlasında ağrı azalması görülmüştür.  Zencefil yağını kullanan hastalar, kullandıkları ağrı kesici ilaç dozlarını düşürmüşlerdir.


Karanfil uçucu yağı-Eugenia caryophyllus

Karanfil , Syzygium aromaticum ağacından elde edilir.   Anavatanı Endonezya olup, tüm dünya mutfaklarında baharat olarak kullanılır. Karanfil ağacının çiçek tomurcuklarından elde edilen baharat, odunumsu, siyah renkli ve güzel kokuludur.

Çiğnendiğinde nefesi taze ve temiz tutar. Karanfil, güzel kokusu sebebiyle ağız kokusuna karşı kullanılır. İçerdiği "Eugenol" maddesinin etkisi ile hafif ve orta şiddette diş ve dişeti ağrılarına karşı lokal anestetik olarak kullanılır. 

Antibakteriyel etkisi vardır.

Karanfil tomurcukları yüksek miktarda uçucu yağ, tanen ve flavonoitler taşırlar.  Karanfil; antiseptik, antibakteriyel, antifungal, antiviral, spazmolitk ve lokal anestetik etkilere sahiptir. 

Hint tıbbında drog; diş ağrısı, mide ve bağırsak gazlarında, iştahsızlık ve gastropatide kullanılmaktadır.

Alman E Komisyonu; dental analjezik etkisi nedeniyle ağız ve farenks enflamasyonlarında karanfil kullanımını onaylamıştır.

Akut ağrıda anestetik etki yapar.  Özellikle diş ağrılarında kulak çubuğu ile ağrıyan bölgeye uygulama yapılabilir.  Ayrıca bir iki damla karanfil yağı bir bardak ılık suya damlatılarak boğaz ağrılarında gargara olarak uygulanabilir. Boğaz ağrısını giderirken antibakteriyel etki ile enfeksiyon üzerine de etki eder.

Aşırı yorulmadan oluşan adele ve eklem ağrılarında sabit bir yağ ile karıştırılarak uygulandığında rahatlama sağlar.

Biberiye- Rosmarinus officinalis

Biberiye yağının içeriğinde bulunan rosmarinik asit COX ve LOX inhibe eder, ağrı kesici ve enflamasyon giderici etki gösterir. Rosmarinik asit romatoit arttirte önemli rol oynayan T hücre aktivasyonunun apoptozisini indüklerleyerek semptomları azaltır.  Miyalji ve artraljide etkilidir.

Biberiye uçucu yağının dolaşım arttırıcı etkisi bulunmaktadır.

Ölmez çiçek uçucu yağı - Helichrysum italicum

 

Helichrysum italicum bitkisinden elde edilir, binlerce yıllık kullanımı vardır. Ölmez çiçek bitkisel ilaç olarak tanımlanmaktadır.  Çok güçlü bir ani-enflamatuvar ve anti-spazmotik etkilere sahiptir. 

Dokuda dolaşımı arttırarak ödem çözücü etki gösterir. Özellikle morarmış bölgelerde ağrı ve sızıyı giderdiği gibi hızla morarmayı iyileştirir. 

Kuşburnu yağı ile birlikte uygulanabilir. Karpal tünel sendromu veya nöropatik ağrılarda sabit bir yağ ile karıştırılarak uygulandığında ağrı ve sızıda iyileşme sağlar. 

Akgünlük -Boswellia serrata

Hindistan, Kuzey Afrika ve Orta Doğu’da yetişen akgünlük, ağaç gövdelerinin çizilmesi ile zamk/reçine halinde ortaya çıkar.

Boswellia reçinesinde, pro-enflamatuvar enzimlerin inhibisyonundan sorumlu olan β boswellik asit, asetil β boswellik asit, 11 keto β boswellik asit ve asetil 11 keto β boswellik asitten oluşan dört ana pentasiklik triterpenik asit bulunmaktadır.  

Antienflamatuvar etkisinden dolayı antiromatizmal olarak uzun yıllardır geleneksel tıpta kullanılmaktadır.

Ardıç Juniperus communis

Dokudaki kan dolaşımını arttırır.

Romatizma, artrit, bel fıtığı gibi rahatsızlıklarda iyileşme/rahatlama sağlar. Kasların rahatlamasını yardımcı olur. Özellikle hint yağı ile birlikte masaj çok olumlu sonuçlar vermektedir.

Ağrılara karşı sabit bir yağ ile karıştırılıp küvet içinde banyo ile destekleyici tedavi yapılabilir.

Tıbbi Nane - Mentha piperita

Soğutucu ve ağrı giderici etkileri yanında enflamasyon giderici etkisi bulunmaktadır.

İçeriğinde bulunan mentolden dolayı antimikrobiyal, koleretik ve karminatif etkilidir. Deriye uygulandığında düz kas kasılmasına ve serinlik, ferahlık hissetmeye neden olur.

Hafif lokal anestezik etkilidir ağrının azalmasına yardımcı olur. Burundaki cold reseptörleri uyararak rahat nefes almayı sağlar.

Nane uçucu yağının baş ağrısı ve migrende etkili olduğu bilinmektedir.

Gerilim tipi baş ağrısında asetaminofen ile kıyaslamalı yapılan bir çalışmada, tıbbi nane uçucu yağının baş ağrısını hafifletmede asetaminofen ile aynı oranda etkili olduğu ve yan etki görülmediği bildirilmiştir.

BERGAMOT  Citrus bergamia

Anksiyete ve stresle ilişkili durumlarda etkilidir. Anksiyolitik ve antidepresan etkiye sahip olduğu, strese karşı rahatlatıcı etkisi çalışamalarla belgelenmiştir.

Bergamot uçucu yağı nöropatik ağrıda etkilidir.

2015 yılında Italya Calabria Üniversitesinde   yapılan bir çalışma bergamot uçucu yağının nöropatik ağrıda etkili olduğunu ortaya koymuştur.

Bergamot uçucu yağı aynı zamanda strese bağlı anksiyete, duygu durum bozukluğu ve kronik ağrılar üzerinde de etkilidir.

Ökaliptus - Eucalyptus globulus

Okaliptüs uçucu yağının ana bileşenleri 1,8-sineol limonen, α-pinen ve β-pinen’dir.

Nezle, grip ve sinüs konjesyonu gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarında analjezik, antipiretik, antienflamatuvar özelliklerinden dolayı geleneksel kullanımda yeri vardır.

Romatizmal ağrı, kas ve eklem ağrısında kullanımı mevcuttur. Yapılan bir çalışmada, total diz replasmanı sonrası 3 gün boyunca her 30 dakikada bir okaliptüs uçucu yağının inhalasyonunun, ağrıyı ve enflamatuvar yanıtları anlamlı olarak azalttığı bildirilmiştir.

   

 

 

 

Uzm. Ecz.Sevil Ağalar Altınel

www.naturenurture.com.tr

 

REFERANSLAR:

  • Ayan, M., Tas, U., Sogut, E., Suren, M., Gurbuzler, L., &Kovuncu, F. (2013, April). Investigating the effect of aromatherapy in patients with renal colic [Abstract]. Journal of Alternative and Complementary Medicine, 19(4), 329-333
  • ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/23072267  Bagetta, G., Berliocchi, L., Rombolà, L., Morrone, L. A.
  • İnternational
Journal of Human Sciences  ISSN:2458-9489  Volume 16 Issue 3 Year: 2019
  • AKYÜZ, G., ÖZKÖK, Ö., (2012). Evidence Based Rehabilitation in Chronic Pain Syndromes, Ağrı, 24(3):97-103
  • ARSLAN, S.Y., KURŞUN, Ş., (2009). Dahili ve Cerrahi Kliniklerindeki Sağlık Çalışanlarının Erişkin Hastalarda Ağrı Tanılaması ve Ağrıya İlişkin Uygulamalarının Belirlenmesi, İ.Ü.F.N. Hem. Dergisi, 17(1): 32-40
  • -ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
    September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:06 K:12
    www.uhpdergisi.com(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
  • ÖZEL, F., YILDIRIM, Y., FADILOĞLU, Ç., (2014). Huzurevinde Yaşayan Yaşlılarda Ağrı Yönetimi, Ağrı, 26(2):57
  • Merskey H., Bogduk N. Classication of chronic pain. 2nd ed. Seattle: IASP Press; 1994. Unruh AM, Strong J, Wright A. Understanding pain. In: Strong 
  • J, Unruh AM, Wright A, Baxter GD, editors. Pain, A text book  for therapists. London: Churchill Livingstone; 2002; p. 3-99.
  • Visentin M, Zanolin E, Trentin L, Sartori S, de Marco R. Prevalence and treatment of pain in adults admitted to Italian hospitals. Eur J Pain 2005;9:61-7.
  • Crook J, Rideout E, Browne G. The prevalence of pain complaints in a general population. Pain 1984;18:299-314.
  • Saastamoinen P, Leino-Arjas P, Laaksonen M, Lahelma E. Socio-economic dierences in the prevalence of acute, chronic and disabling chronic pain among ageing employees. Pain 2005;114:364-71.
  • Verhaak PF, Kerssens JJ, Dekker J, Sorbi MJ, Bensing JM. 
  • Prevalence of chronic benign pain disorder among adults: a  review of the literature. Pain 1998;77:231-9.
  •  Gerdle B, Björk J, Henriksson C, Bengtsson A. Prevalence of current and chronic pain and their inuences upon work and healthcare-seeking: a population study. J Rheumatol 2004;31:1399-406.
  • Bloodworth D, Cavillo O, Smith K, Grabois M. Chronic pain syndromes: Evaluation and treatment. In: Braddom RL, editor. Physical Medicine and Rehabilitation. Philadelphia: W.B. Saunders Company; 2000. p. 913-33.
  • Cleeland CS, Ryan KM. Pain assessment: global use of the Brief Pain Inventory. Ann Acad Med Singapore 1994;23:129-38.
  • Cleeland CS. Measurement of pain by subjective report. In: Chapman CR, Loeser JD, editors. Advances in Pain Research and Therapy, Volume 12: Issues in Pain Measurement. New York: Raven Press; 1989. p. 391-403.
  • Gureje O, Von Kor M, Simon GE, Gater R. Persistent pain and well-being: a World Health Organization Study in Primary Care. JAMA 1998;280:147-51.
  • Fox PL, Raina P, Jadad AR. Prevalence and treatment of pain in older adults in nursing homes and other long-term care institutions: a systematic review. CMAJ 1999;160(3):329-33.
  • Erdine S, Hamzaoğlu O, Özkan Ö, Balta E, Domaç M. Türkiye’de erişkinlerin ağrı prevalansı. Ağrı 2001;13(2): 22-30.
  • Suka M, Yoshida K. Musculoskeletal pain in Japan: prevalence and interference with daily activities. Mod Rheumatol 2005;15(1):41-7.
  • Davatchi F, Tehrani Banihashemi A, Gholami J, Faezi ST, Forouzanfar MH, Salesi M, Karimifar M,Essalatmanesh K, Barghamdi M, Noorolahzadeh E, Dahaghin S, Rasker JJ. The prevalence ofmusculoskeletal complaints in a rural area in Iran: a WHO-ILAR COPCORD study (stage 1, rural study)in Iran. Clin Rheumatol 2009 Jul 23.
  •  Chou R, Qaseem A, Snow V, Casey D, Cross JT Jr, Shekelle P, et al. Diagnosis and treatment of low back pain: a joint clinical practice guideline from the American College of Physicians and the AmericanPain Society. Ann Intern Med 2007;147:478-91.
  •  Parsons S, Breen A, Foster NE, Letley L, Pincus T, Vogel S, et al. Prevalence and comparative troublesomeness by age of musculoskeletal pain in dierent body locations. Fam Pract 2007;24:308-16.
  • Muula AS, Misiri HE Pain management among medical in-patients in Blantyre, Malawi. Int
  • Comparative clinical trial of castor oil and diclofenac sodium in patients with osteoarthritis.-Medhi B1, Kishore K, Singh U, Seth SD.Journal List Int J Mol Sciv.15(7); 2014 JulPMC4139846
  • Herbal Medicine: Biomolecular and Clinical Aspects. 2nd edition  Ann M. Bode and Zigang D
  • Comparative clinical trial of castor oil and diclofenac sodium in patients with osteoarthritis.Medhi B1, Kishore K, Singh U, Seth SD.


Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat