Ecz. Merve Müftüoğlu

Yaz kapıda!  Plaj sezonu yaklaşırken portakal kabuğu görünümüne çözüm arayanlar, bir umut eczanelerimizin kapısını aşındırmaya başlayacak. Peki biz eczacılar selülit problemi ile ilgili öneriler vermeye hazır mıyız?

 Bu sorunun cevabının;

-Selülitin oluşum mekanizmasını

- Selülit oluşumunu hızlandıran faktörleri

-Selülit tedavisinde kullanılan gıda takviyeleri ve topikal ürünleri

-Selülit ile mücadelede sağlıklı yaşam önerilerini

 anlattığım yazımı okuduktan sonra gür sesle çıkan bir evet olmasını dilerim😊

Değerli meslektaşlarıma ve yazımı okuyan herkese şimdiden iyi bayramlar.

SEVGİLER…

SELÜLİT OLUŞUM MEKANİZMASI NEDİR?

Selülit daha çok pelvik bölge, alt ekstremite ve karın bölgesinde görülen portakal kabuğu görünümünde deri çukurlanmalarıdır. Esas olarak kadınların %85-98’inde görülür ve genellikle kadınlara özgü bir fenomendir.

Mekanizmaya geçmeden önce yağ doku anatomisini bilmemiz önemli!

Cilt altında,  hipodermiste  yağ dokumuz vardır. Bu yağ dokuların arasında ise dermisi kas dokuya dikey olarak bağlayan bağ doku elemanı fibröz septalar bulunur.  Fibröz septa, kılcal dolaşım ile iyi beslenebiliyor ve tamamen sağlıklı ise yağ doku büyüdüğünde esneyebilir.

Fibröz septa yeterince esneyemez ise ne olur? Gerilen bağ, deriyi yer yer kasa doğru çeker. Bu çektiği noktalar noktasal şekilde çökük kalır ve selülit oluşur. Aslında bu durumu bir ağın içinde bulunan balonun şiştiğinde meydana gelen duruma benzetebiliriz. Eğer ağ (fibröz septa); en az balon (yağ doku) kadar esnek ise balonla eş zamanlı esner ve dış yüzeyde herhangi bir engebe olmaz. Peki ya ağ yeteri kadar esnek değilse? İşte o zaman yüzey girintili çıkıntılı bir hal alır. Bunun insan bedenindeki karşılığı selülittir.

Fibröz septa neden esneme kabiliyetini kaybeder?

Aşırı büyüyen yağ hücreleri ve ödem, bölgeyi besleyen kılcal damarlara baskı yapar ve mikro sirkülasyon azalır. Lenfatik sistem düzgün çalışamaz. Bunun sonucu olarak yağ hücrelerinin arasında bulunan kolajen yapılı fibröz septanın beslenmesi bozulur. Yani konu sadece yağ hücrelerinin boyutu ile değil, fibröz septanın yapısı ile de ilgilidir.  Bu sebeple selülit zayıf kişilerde de ortaya çıkabilir. Fakat, aşırı kilolu olmak selülit ihtimalini artırır.

ÖZETLE;

Kilo alımı ya da interstisiyel sıvı artışı (ödem) sebebiyle yağ doku büyür, lenf dolaşımı bozulur ve azalan mikrosirkülasyon sebebiyle fibröz bant beslenemez ve yeterince esneyemez. Oksidatif stres ve kalıcı düşük dereceli inflamasyonun dahil olduğu çok karmaşık bir tablo ortaya çıkar.  

SELÜLİT OLUŞUMUNU HIZLANDIRAN FAKTÖRLER NELERDİR?

Genetik arka plan, hormonal dengesizlik, su tutulmasına neden olan ilaçlar, hareketsiz bir yaşam tarzı,  dar giysiler giymek, sigara içmek, aşırı alkol alımı, sağlıksız beslenme alışkanlıkları, stres ve beyaz ırk risk faktörleridir. Venöz yetmezlik, böbrek sorunları, metabolik bozukluklar ve gastrointestinal değişiklikler gibi bazı bozukluklar da selülitle ilişkilendirilebilir.

SELÜLİT PROBLEMİNDE TEDAVİ KRİTERLERİ

Selülit karmaşık bir tablodur ve tedavisinde patofizyolojisinin farklı yönlerini etkilemek için farklı yöntemler birarada kullanılmalıdır. Bununla birlikte selülit, yıllar içinde gelişir ve tedavi ederken de herhangi bir etkinin ortaya çıkması en az birkaç ay sürecek bir durumdur. Fakat çoğu zaman, birey klinik derecedeki değişiklikler meydana gelmeden önce durumdaki iyileşmeleri öznel olarak algılayabilir. Sabırla ve uyunçla tedavinin devam ettirilmesi çok önemlidir.

Selülit problemini tedavi etmeye çalışırken temelde etki edilecek 3 faktör vardır.

  1. Yağ dokunun hacmini azaltmak
  2. Lenfatik sistemi harekete geçimek ve ödemi azaltmak
  3. Fibröz septanın esnekliğini artırmak.

Şimdi sırayla bu 3 faktörü nasıl etkileyebiliriz biraz anlatayım.

Selülit tedavisi için, en başta kilo kaybı olmak üzere çeşitli tedaviler önerilmiştir. Adipogenezi azaltmak ve termojenezi arttırmak birincil yollar gibi görünmektedir. Ayrıca mikro sirkülasyonu, lenfatik dolaşımı ve kollajen sentezini iyileştirmek de hedef olmalıdır.

Tüm bunlar için yaşam tarzı ile ilgili değişiklikler şart olmakla beraber; yanında cilt masajları, çeşitli topikal ajanlar ve oral takviyeler denenebilir.

CİLT MASAJI

Venöz dönüşü azalmış kişilerde interstisyel sıvının giderilmesini teşvik etmek ve lenfatik drenajı iyileştirmek için kuvvetli masaj kullanılır. Bu durum ilgili bölgede doku ödemini azaltır. Kısa zamanda meydana gelen gelişme sadece fazla sıvının uzaklaştırılmasıyla ilgilidir. Daha uzun süreli tedaviler altta yatan mekanizmayı iyileştirebilir. Masajla hücre dışı matriste meydana gelen gerilim kuvvetine fibroblast hücreler kolajen üreterek yanıt verir. Bu yanıt fibröz septanın esnekliğinin artmasına katkı sağlar. Bulgular; mekanik uyaranların lokal olarak uygulanmasının yani masajın,  cilt için  fizyolojik önemini ve selülit belirtilerini azalttığını gösterir.  

TOPİKAL UYGULAMALAR

RETİNOL: A vitamini, çok kullanılan yaşlanma karşıtı bir aktiftir. Başlangıçta akne karşıtı tedavi için kullanılan retinoik asit, şimdilerde yaşlanma belirtilerini tedavi etmek için kullanılmaktadır. Retinoik asit tedavisi, tedaviden sadece haftalar sonra büyük epidermal değişikliklere neden olur, ancak daha uzun vadede dermal etkiler gözlemlenir. Retinolün topikal uygulanması, fibroblast hücre sayısını artırarak, cilt kollajen seviyelerini iyileştirir. Böylece yaşlanma ile ilişkili cilt değişikliklerini tersine çevirebilir. Selülit üzerindeki etkinliği ise yine aynı mekanizma ile fibröz bant esnekliğini artırmak ve cilt kalitesini iyileşirmek suretiyle meydana gelmektedir.

EK BİLGİ:Çalışma sonuçlarına göre  %0.5 retinolün (ROH), %0.05 retinoik asit kadar etkili olduğu bildirilmiştir. Fakat bu miktarda retinolün dermokozmetik ürünler içerisinde bulunması yasaktır.

KAFEİN: Metilksantinler; örneğin kafein, selülit ürünlerinde kullanılan yaygın bileşenlerdir ve fosfodiesterazın inhibisyonu ve siklik adenosin monofosfat (AMP) seviyelerinin arttırılması yoluyla adiposit lipolizi üzerindeki etkileri nedeniyle kullanılırlar. Peki adiposit lipolizini nasıl indüklerler?

UNCOUPLİNG PROTEİNLER (UCP) tüm hücrelerin mitokondrilerinde bulunur ve ısı üretmek suretiyle yağ yakarlar. Bu yüzden insan yağ dokusundaki ekspresyonları yağ doku miktarını azaltabilir. Bu alanda daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır ancak kafein, deri altı beyaz yağ dokusu adipositlerinde UCP-3 seviyelerini arttırır. Bu yüzden selülit tedavisinde topikal kullanımı denenebilir. Retinoidler de bu etkileri indükleyebilir.

ALFA HİDROKSİASİTLER: Selülit tedavisinde alfahidroksiasitler (AHA'lar),  özellikle laktik asit önerilmiştir. Bu ajanların yaşlanmayı önleyici bir etkisi olduğundan (artan kollajen seviyeleri) , ışıkla hasar görmüş cilt belirtilerini iyileştirdiği ve epidermal farklılaşma ve bariyer fonksiyonunu iyileştirdiği için selülitte cilt yüzeyinde portakal kabuğu görünümünü iyileştirmesi muhtemeldir.

GIDA TAKVİYELERİ:

PYCNOGENOL:  Pycnogenol kullanımı hyaluronik asit ve kolajen gibi hücre dışı matris moleküllerinin sentezini artırır. Bu sayede cildin nemlenmesi ve elastikiyeti önemli ölçüde iyileşir. Pycnogenol takviyesi bu nedenle cilt yaşlanmasının klinik belirtilerine karşı koymak için ve selülit problemi ile mücadelede faydalı olabilir.

GOTU KOLA: Gotu Kola olarak bilinen Centella asiatica , halk tıbbında ve bilimsel amaçlı tıpta yüzlerce yıldır kullanılan tıbbi bir bitkidir. Aktif bileşikler pentasiklik triterpenleri, esas olarak asiaticoside, madecassoside, asiatic ve madecassik asitleri içerir. Centella asiatica küçük yaraların, hipertrofik yaraların yanı sıra yanıklar, sedef hastalığı ve sklerodermanın tedavisini iyileştirmede etkilidir. Etki mekanizması olarak;

-Fibroblast artışını teşvik eder .

- Kollajen ve hücre içi fibronektin içeriğinin sentezini arttırır.

 -Derinin gerilme mukavemetini iyileştirir.

-Hipertrofik skarların ve keloidlerin inflamatuar fazını inhibe eder.

Araştırma sonuçları, foto yaşlanan cilt, selülit ve çatlakların tedavisinde kullanılabileceğini göstermektedir.

RESVERATROL:  Resveratrol ile ilgili en erken çalışma, kardiyovasküler sağlık ve kalp hastalığı üzerindeki etkilerini inceleyerek yapıldı. Araştırmacılar, yüksek doymuş yağ alımına rağmen, Fransa'daki insanların diğer ülkelerdeki popülasyonlardan çok daha düşük koroner kalp hastalığı insidansına sahip olduğunu fark ettiler. Bu, Fransız nüfusu tarafından fazlaca kırmızı şarap alımına ve şarabın içinde bulunan resveratrolün etkisine bağlandı ve Renaud ve Lorgeril tarafından “Fransız Paradoksu” olarak adlandırıldı.

Selülit tedavisinde; resveratrolün güçlü antioksidan etkinliği epidermal iyileşme sağlayabilir. Buna ek olarak mikro dolaşım üzerindeki etkinliği sayesinde ödemi azaltıpdolaylı olarak fibröz bant yapısını iyileştirebilir.

YEŞİL ÇAY VE POLİFENOLLER: Yeşil çay özleri, selülit üzerindeki etkileri açısından test edilmemiş olsa da, obezite tedavisi için ilgi odağı. Chantre ve Lairon yaptığı bir çalışmada 3 aylık müdahaleden sonra %25 kateşinlerde standartlaştırılmış %80 etanolik kuru ekstraktın vücut ağırlığını %4.6 ve bel çevresini %4.48 azalttığını gösterdi. Bunu gastrik lipazları inhibe ederek ve termojenezi artırarak yaptığı öne sürüldü. Daha yakın zamanda Wolfram ve ark. ve Klaus ve ark. epigallokateşin gallatın (EGCG) kemirgenlerde obeziteyi önlediğini bildirdi. Yağ doku hacmini azaltan gıda takviyeleri selülit problemini azaltabileceğinden yeşil çay polifenolleri selülit probleminde denenebilir.

OMEGA YAĞ ASİTLERİ:  Yapılan bir çalışmada, Hodan yağı,  Balık yağı ile beraber verildiğinde özellikle adiposit lipolizi, kutanöz mikro sirkülasyon ve kollajen sentezi üzerine olumlu etki ederek selülitte etkili olabileceği bulunmuş. Omega-6 zengini Hodan yağının, Omega-3 zengini balık yağı ile beraber verilmesi ayrıca bedeni enflamasyon tarafına kaydıran, omega 6 baskın durumun da önüne geçebilir.

KOLAJEN TAKVİYELERİ VE ELASTİN: Selülitin, bir bağ doku elemanı olan kolajen yapıdaki fibröz septanın esnekliğinin az olması sebebiyle oluştuğundan bahsettik. Ağızdan alınan TİP I-3 kolajenler bağırsaklarda aminoasit düzeyine parçalanıp, kan dolaşımı yolu ile ihtiyaç duyulan bölgeye gidebilir. Ve burada kolajen sentezi için substrat olarak kullanılabilirler. Bu sayede septa esnekliğine katkıda bulunabilirler. Ayrıca başka bir bağ doku proteini olan elastin, cilt altında kolajen ile birlikte yerleşimlidir. Ve dokuların elastikiyetini sağlayan temel yapıtaşlarından biridir. Selülit sorunu olan bir kişide kolajen ve elastin takviyeleri, yardımcı önlemler ile beraber denenebilir.

BROMELAİN: Ananastan elde edilen bromelain takviyeleri ödem giderici etkinlikleri sebebiyle selülit problemi olan kişilerde ara ara gıda takviyesi planına dahil edilebilir.

AROMATERAPİ

 Bir koku maddesinin solunması, sempatik sinir sisteminin aktivasyonu ve noradrenalin salgılanmasına neden olabilir. Noradrenalin artışı, yağ dokusunda serbest yağ asitlerini yakan UCP'nin gen ekspresyonunu teşvik eder. Bu amaçla Greyfurt yağı tercih edilebilir.Bu uçucu yağın solunması sempatik sinirsel aktiviteyi 2,5 kata kadar artırır. Sempatik sinir sisteminin bu şekilde aktivasyonunun, topikal kafein içeren bir kremle desteklenmesinin, zayıflama etkisine sahip olabileceği bildirilmiştir. Dolayısıyla selülit tedavisinde de etkili olabilir.                                 SELÜLİT TEDAVİSİNDE AROMATERA

YAŞAM TARZI İLE İLGİLİ TAVSİYELER

Selülit ile mücadelede kilo kontrolü yöntemleri çok önemlidir. Yağ doku hacminin azalması tek başına bile selülit derecesini azaltabilir. Beslenmede kalori kısıtlaması, sağlıklı gıdalalarla oluşturulmuş seçici bir diyet planlaması şarttır. Basit karbonhidratlar, özellikle şeker, gazlı içecekler ve aşırı kafein tüketiminden kaçınılmalıdır. Yeterli su tüketimi çok önemlidir.

Bunun yanında hareketli bir yaşam tarzı benimsenmelidir. Özellikle selülit olan bölgelerde fasyal ve mekanik uyarım kolajen sentezini tetikler. Bu fibröz bant esnekliği içiin önemlidir. Ayrıca lenfatik dolaşımı ve mikro sirkülasyonu da iyileştirir. Fasyal uyarım için strechingin bolca olduğu YİN YOGA egzersizi eşsiz bir disiplindir. Ayrıca kalça bölgesi selüliti için squat v.b. hareketleri içeren fonksiyonel antrenmanlar faydalı olmaktadır. Aslında egzersiz tek başına selüliti meydana getiren tüm mekanizmaları tersine çevirebilir.

Danışman kimliğiyle topluma hizmet etmeyi amaçlayan bir eczacı olarak en önemsediğim konu, danışan kişiye doğru yaşam tarzı ile ilgili tavsiyeler vermek. Beden kusursuz yaratılmış bir makine. En iyi şekilde kullanmak vazifemizken; onu hareketsiz bırakan, tıpkı bir çöp kutusu gibi kötü gıdalarla içini dolduran biziz. Her şeye rağmen beden tüm bu yanlışların yarattığı aksaklıkları ortadan kaldıracakken, yaşadığımız stres sonucu başetme mekanizmalarını baltalayan yine bizleriz. Günümüzde hangi sağlık probleminden bahsedersek bahsedelim, mevzunun başlangıç noktası ve önlem almazsak yolun sonu bellidir. Biz eczacılar ise, kah konuşarak, kah yazarak ama en önemlisi kendi hayatımıza adapte edip içselleştirerek sağlıklı yaşamalı, bunu insanlara aktarmalı ve motivasyon yaratmalıyız! Dijitalleşmiş gelecekte hala saygın ve  ihtiyaç duyulan bir meslek grubu olmamızın tek yolu budur.

 

REFERANSLAR

1) Drealos, Z.D. and Marenus, K.D. Cellulite: etiology and purported treatment. Dermatol. Surg. 23, 1177– 1181 (1997).

2) Sainio, E.L., Rantanen, T. and Kanerva, L. Ingredients and safety of cellulite creams. Eur. J. Dermatol. 10, 596– 603 (2000).

3)  Goldman, M.P. Cellulite: a review of current treatments. Cosmet. Dermatol. 15, 17– 20 (2002).

4)  Hariya, T., Sakai, K., Shibata, M. et al. Proposal of a novel slimming theory (UCP theory) and development of slimming odorants. Proceedings6th Scientific Conference of the Asian Society of Cosmetic Scientists, 207– 220 (2003).

5) Hexsel, D., Orlandi, C. and Zechmeister do Prado, D. Botanical extracts used in treatment of cellulite. Dermatol. Surg. 31, 866– 872 (2005).

6)  Kligman, A.M., Pagnoni, A. and Stoudemayer, T. Topical retinol improves cellulite. J. Dermatol. Treat. 10, 119– 125 (1999).



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat