Büyük Kongreden Akılda Kalanlar
TEB yönetim kadrolarının seçimlerinin yapıldığı Büyük Kongreleri, 4 günlük çalışmalarıyla değerlendirmek yerine, öncesi ve sonrasıyla beraber bir bütün olarak ele almak çok daha sağlıklı bir yaklaşım olacaktır diye düşünüyorum.
Eczacı Odası seçimlerinin sonuçlanmasının ve odaların büyük kongre delegelerinin belirlenmesinin ardından eczacılık camiasında heyecanlı bir hareketlenme başlar. Yönetimde olup devam etmek isteyenler ile yönetimi değiştirmek isteyenler arasında kıyasıya bir yarış başlar. Aday olanlar projelerinin yer aldığı seçime özel hazırlanan dökümanlarla eczacı odalarını ziyaret ederek kendilerini, projelerini, neden aday olduklarını anlatıp seçim için destek isterler. Ancak açık söylemek gerekirse kongre sürecinde en az ilgi gören de projeler ve bu projelerin yer aldığı ofset baskılı kitapçıklardır.
Büyük kongrelerde seçim sonuçlarını adayların kişisel yaklaşımları, eczacı odalarının birbirleri ile olan ilişkileri, artık günden güne artan siyasetin müdahalesi ve divana sunulan aday listelerindeki “denge” ler belirlemektedir.
Ne kürsüdeki konuşmacının anlattığı projeler ne de mesleğe dair ortaya koyduğu tespitler delegeler tarafından pek fazla ilgi görmemektedir. Katılımcılar daha çok kürsüdeki konuşmacının coşkusu, kürsüye hakimiyeti, Türkçeyi kullanması ve salonu hareketlendirip hareketlendirmediği ile ilgilenmektedir.
Şu bir gerçek ki kongre kürsüsü ile seçim sonuçlarının doğrudan bir ilişkisi yoktur. Sanırım bu nedenledir ki 42 Büyük Kongremizde 54 Oda Başkanından sadece 20 (yirmi) oda başkanı kürsüye çıkmıştır. Bir başka deyişle kürsü almayan 34 saygıdeğer oda başkanlarımızın geçmiş iki yıllık yönetime, eczacılık alanında yaşananlara, büyük kongre ve seçimlere, önümüzdeki dönem olası yaşanacaklara, ilaca, eczacılığa ve halk sağlığına dair söyleyecek tek kelimeleri dahi yok muydu?
Peki bu saydığım konularda konuşmayan oda başkanlarımız odalarına döndüğünde üyelerine ne söyleyeceklerdir? Mesleki olarak ivme kaybetmemizin ve sorunlara çözüm noktasında müdahil olamamamızın bir nedeni de bu sessizlik değil midir?
Kongrenin en önemli bölümlerinden olan, tüm eczacıların uymak zorunda olduğu kararların alınacağı, olası yönetmelik değişikliklerinin hazırlanacağı, Büyük Kongre kararlarının alınacağı bölüm yine “zaman darlığı” nedeni kısa bir zaman dilimine sıkıştırıldı ve sadece meraklı birkaç kişinin katılımı ile tamamlandı. Bir başka deyişle önemli bir nokta delegeler tarafından yine ıskalanmış oldu. İtiraf etmek gerekirse artık alıştığımız üzere tüm katılımcılar seçime odaklanmıştı.
Kongrelerimizin en renkli bölümlerinden biri olan açılış bölümü bu yıl hükümetten ve siyası parti genel başkanlarından katılımcı olmayınca biraz sönük kaldı.
TEB Başkanının önceki dönemlere oranla çok uzun olmayan ve ağırlıklı olarak durum tespiti içeren konuşması ve siyasi parti temsilcilerinin pek fazla mesaj içermeyen hitapları ile durağan bir başlangıç oldu. Eczacı Odalarında görev yaptıktan sonra belediye başkanı olan ve kongreye katılan meslektaşlarımız kongrenin en çok ilgi çeken isimleri oldu.
Bu dönem toplantılarımızın neredeyse tamamına katılma nezaketi gösteren TTİCK Başkanı Sn. Hakkı Gürsöz’ün ılımlı, iyimser, samimi ama kesin çözüm odaklı olmayan konuşması dinleyenleri tatmin etmekten biraz uzak kaldı.
Eczacılık alanındaki sorunlara duyarlılığı ile bilinen AKP milletvekili Ecz. Öznur ÇALIK’ın konuşması siyaset ağırlıklı olmasının yarattığı burukluk dışında, kendisinin geçmiş dönemlerde sağladığı katkılar da göz önünde bulundurularak genel anlamda olumlu karşılandı.
Üyesi olduğu siyasi parti milletvekillerinin kongreye katılımına rağmen, Türk Eczacıları Birliği tarihinde büyük kongre delegesi olmadan TEB Denetleme Kurulu Üyeliği’ne seçilen tek kişi olma özelliğini taşıyan MHP Milletvekili Sayın Ecz. Nevin Taşlıçay’ın kongreye katılmaması dikkatlerden kaçmadı.
Açılış bölümünün son konuşmacısı, partisinin grup başkanvekili olması nedeni ile protokolde son konuşma sıra şansını her zaman olduğu gibi olağanüstü avantaja çeviren Ecz. Özgür Özel oldu. Meslek örgütünün birinci basamağından başladığı yolculuğu zirveye taşıyan Özel’in siyasete atıldıktan sonra da mesleğinden kopmadığını, ilaca ve eczacılığa sahip çıktığını kanıtladığı konuşması Büyük Kongreyi heyecanlandıran en önemli konuşmalardan birisi oldu.
Önceki dönem başkanlarından Ecz. Mehmet Domaç son dönemlerde olduğu gibi uzun emek ve çalışma sonucu hazırladığı belli olan konuşması ve üretim ile ilgili sunduğu projeleriyle gündemin öne çıkan isimlerden biri oldu.
İzmir Eczacı Odası Başkanı Ecz. Tuncay Sayılkan’ın kendine has üslubü ile yaptığı naif konuşma, Sn. Mehmet Domaç’a sık sık atıfta bulunması, konuşmasından alıntı yaparak kendisinden sitayişle söz etmeyi alışkanlık edinmesi tebessüm ve ilgi ile karşılandı.
Kongreye az bir zaman kala başkanlığa aday olduğunu açıklayan Gaziantep Eczacı Odası Başkanı İrfan Demirci, oda yöneticiliği geçmişi, kişiliği ve özellikle kürsüdeki üslubu ile farklı bir aday profili çizdi. Gerginlikten uzak tarzı, eleştirilerini lisan-ı münasiple anlatabilen üslubuyla Demirci, çözüm odaklı yaklaşımının karşılığını seçimlerde aldı. Yaklaşık 80 delegenin desteği ile girdiği seçimlerin sonucunda Demirci’nin listesi ortalama 120 oy alarak delege özelinde ciddi bir karşılığı olduğunu gösterdi. İrfan Demirci’nin konuşmasını tamamladıktan sonra kürsüden inip rakibi Başkan Erdoğan Çolak’ın yanına gitmesi ve ikisinin beraber elele salonu selamlaması da bir başka ilk olarak Büyük Kongre tarihine geçti.
Kongre’nin sonunda Sayın Çolak da İrfan Demirci’nin kürsü üslubu ve devamındaki şık hareketinden etkilenmiş olsa gerek ki kapanış konuşmasında önceki yıllardan daha farklı bir profil çizdi. Bir adım daha atan Çolak seçimin ardından sosyal medya hesabından Demirci’nin de adını zikrederek bir teşekkür mesajı yayımladı. Bu mesaj da Sayın Erdoğan Çolak cephesinde bir ilk olarak hafızalara kazındı.
Erdoğan Çolak yedinci kez başkanlığa seçilerek Türk Eczacılar Birliğinde bir rekora imza attı. Kongrelerin nabzını tutmak konusunda ciddi bir birikime sahip olan Çolak 6 dönemlik başkanlığın verdiği avantajla örgüt içi dengeleri kendi lehine çevirmeyi bilerek zorlu bir yarışı daha önde bitirdi.
Gelinen noktada, eczacı odalarının TEB yapısı içindeki sayısal denklemine bağlı olarak dengelerin öncelendiği bir seçim daha bitti. Yeni oluşan Merkez Heyeti’nin birlikteliği ve bütünleşmeyi sağlayıp sağlayamayacağını süreç içinde birlikte göreceğiz.
Bu seçimde bir başka dikkat çekici konu da eczacı odalarının kendi içlerinde yaşadığı iktidar mücadelesinin TEB seçimlerine yansımalarının çok net olması idi. Yönetimi değişen bazı odaların TEB nezdindeki taraf seçimleri, önceki yıllardaki duruşlarıyla karşılaştırınca oldukça şaşırtıcı ve ilginç bir noktaya gelmiş oldu.
Türk Eczacıları Birliği’nin 41. Büyük Kongresi öncesinde yazdığım değerlendirme yazımı okuyan çok sevdiğim genç bir oda başkanı dostum biraz da ilk kez başkan olarak katıldığı büyük kongre tecrübesinin az olması nedeni ile bana hitaben “goy goycu bir yazı olmuş abi” ifadesini kullanmıştı. Dostumun tecrübesizliğine ve heyecanına verdiğim bu yorumuna istinaden, o yazımda bahsettiğim konularda herhangi bir değişiklik olmadığını düşündüğüm için o yazımın linkini tekrar paylaşıyorum
http://www.eczacininsesi.com/index.php?yon=birtutamtuz&id=12
Dört dönem yöneticilik yapmaktan onur ve mutluluk duyduğum bu güzide kurumda, bugüne kadar görev yapan, görev yapmak için aday olma medeni cesaretini gösteren ve yeni seçilen meslektaşlarımı kutluyorum.
Yönetici olarak dün biz vardık, bugün yeni yöneticiler var, yarın başkaları olacak. Yöneticiler ve yönetim biçimleri eleştirilebilir ve tartışılabilir, tartışılamayacak olan Türk Eczacıları Birliğinin kurumsal yapısıdır.
Umuyorum güzel günlere hep beraber ulaşırız.
Ben umudumu hiç kaybetmeyenlerdenim.
“Yok öyle umutları yitirip karanlıkta savrulmak. Unutma; aynı gökyüzü altında, bir direniştir yaşamak.” Nâzım Hikmet